Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yurttaşları olarak, toplumumuzun büyük ekseriyeti okuma yazma biliyor. Cumhuriyetimizin kuruluşu ve akabinde ki tüm yöneticilerimiz kampanyalar, atılım seferberlikleri ve benzeri girişimlerle, halkımızın okuma yazma öğrenmesi için çaba göstermişlerdir. 2020 Türkiye’sin de halen okuma yazma bilmeyen çok az sayıda da olsa yurttaşımız mevcuttur. Cumhuriyetimizin kurulmasından bu yana gösterilen çaba ve gayretler sonucunda okuma yazma oranın da ciddi bir artış, başarı yakaladık, geç kalınsa da! Günümüzde ise okuma yazma bilen bir toplumda, toplumun içinde yaşıyoruz ve daha zor ve enteresan bir yapıyla karşı karşıyayız, okumuyoruz. Okumayan, izlemeyen, araştırmayan, sorgulamayan bir toplum olarak en çokta ezberlerimize sarılıyor ve “bildiğimizi okuyoruz”.

..

Eski Mısır devlet başkanı Enver Sedat'ı suikast sonucunda öldüren adama hâkim sorar:

"Neden öldürdün?"
Katil: "Çünkü laikti"
Hâkim: "Laik ne demek?"
Katil: "Bilmiyorum!"

Mısır'ın en iyi edebiyat adamlarından Necip Mahfuz'u öldürmeye çalışıp başarısız olan sanığa hâkim sorar:

"Neden vurdun?"
Sanık: "Sokak çocuklarının hayalleri adlı kitabı yazdığı için"
Hâkim: "Peki sokak çocuklarının hayallerini okudun mu?"
Sanık: "Hayır!!"

Hâkim, yazar “Faraç Foda” yı öldüren üç teröriste sorar:

"Neden “Faraç Foda” ya suikast düzenleyip öldürdünüz?

"Suçlular: "Çünkü kâfir"
Hâkim: "Onun kâfir olduğunu nereden anladınız?"
Suçlular: "Onun kitabından"
Hâkim: "Hangi kitabından anladınız onun kâfir olduğunu?"
Suçlular: "Biz okuma yazma bilmiyoruz"

..

Mısır Devletinde yaşanan bu toplumsal anekdot bizi temize çıkarmaz, biliyoruz ki binlercesi de bizde yaşanmakta. Cehalet sadece okuma yazma bilmemekte saklı değil, okuryazar olup okumamakta. Okuduğumuzu, izlediğimizi, duyduğumuzu, hatta; koklayıp, tadıp, dokunduklarımızı sorgulamamakta. Sorgulamadan irdelemeden araştırma ve gerçeklere ulaşmak adına gayret göstermeden yaşamak için de ezberlerimizi ve taklitçiliğimizi devreye sokuyoruz. Dünya ya da ülkemize de bakıp, tarihsel olup bitene de göz gezdirip aynı sonuca ulaşıyoruz. "Her kötülüğün anası her dönemde her coğrafya da CEHALET olmuştur!"

Haddimi aşarak yazmak isterim ki; okumasak dahi çağımızın teknolojik kazanımları ile gözleyerek, izleyerek, dinleyerek ne çok bilgiye, gerçeklere ulaşmak mümkün. İnsanın aklına geliyor hani! Gerçeklerle, doğrularla yüzleşmek mi istemiyoruz?

Okudunuz ve buraya kadar geldiniz, Mısır da yaşanan gerçek anekdot ülkemizde de sıklıkla tekrarlanmakta, ne üzücü, ne berbat bir durum. “Biz okuma yazma bilmiyoruz” savunmasını yapan Mısırlı katiller, suçlular ile okuma yazma bilip yine de bildiğini okuyup, ezberlerini eyleme dönüştüren yurdum insanı aynı seviyede suçlu değil mi?

Mir Murat Demir