Aksiyon, drama sahnelerinin muhteşem yüzü… At binmeye bayılıyor adeta. Rol aldığı tarihi sinema filmlerindeki nefes kesen sahneleriyle hayranlarını büyülüyor… Spor yazarı bir baba ve oyun yazarı bir annenin tek çocuğu olarak dünyaya geldi Ada Alize Ertem. Onun daha çocuk yaşta sanata büyük bir ilgisi vardı. Aynanın karşısına geçip kah dans ediyor, kah rol yapıyordu… Çocukluk hayalini de yıllar sonra gerçekleştirdi güzel oyuncu… 15 yaşına geldiğinde İzmir'de Ali Poyrazoğlu’nun kurduğu, İzmir Sanat Tiyatrosu’nda rol almaya başladı. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Anasanat dalını kazandıktan sonra hem dizilerde hem de Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda oynamaya, dublaj yapmaya ve Tan Sağtürk Dans Akademisi’nden eğitim almaya devam etti… Kısa sürede milyonların gönlünde taht kuran Ertem,bir çok dizide rol aldı. Başarılı oyuncuyla bakın neler konuştuk neler…

BİZE BİRAZDAN KENDİNİZDEN SÖZ  MİSİNİZ?

Ben spor yazarı bir baba ve oyun yazarı bir annenin tek çocuğuyum. Zamanım ya İzmir Hürriyet Gazetesi’nde daktilo başında oyun oynayarak ya İzmir Devlet Tiyatroları’nın seyirci koltuklarında aynı oyunları defalarca izleyerek ya da uyuyarak veya kuliste oyuncularla sohbet ederek geçerdi. 5 yaşındayken “Büyüyünce ne olacaksın?” diye sorduklarında önce “dansöz” sonra “palyaço” dermişim; çok şükür bütün isteklerim oldu. Sahneyi o zamandan kafama koymuştum. Çocukluğum sıklıkla taşınma ve okul değiştirme ile geçti. 5 yaşındayken annemin ve babamın ayrılığı sonrası babamın İstanbul’a yerleşmesiyle annemle seferi bir hayat serüvenimiz başlamıştı. Bu esnada en sevdiğim arkadaşım buzdolabı olduğu için obezitenin sınırlarında geziyordum. 14 yaşımın yaz ayında Müjdat Gezen’in yaz okuluna başladıktan sonra ve aynı zamanda psikoloji kitaplarına ilgi duymaya başladığım o dönemde hızla kilo verdim ve kendime güvenmeye başladım. O zamana kadar fiziğimden dolayı okulda başarısız, içine kapanık, dalga geçilen bir çocuktum. 14 yaşımda tiyatroya başlangıcım benim baht dönüşüm oldu. Drama eğitimimden sonra kendinden emin ve güçlü, bütün dünyanın hakkından gelebilecek bir “Alize” vardı artık. Yaşadıklarımdan dolayı daha asi biri olmuştum.

EN SEVEREK OYNADIĞIM DİZİ “HATIRLA SEVGİLİ” OLDU

YANİ ARTIK HIRSLI BİR ADA VAR DI DOĞRU MU?

Evet… Aynen öyle olmuştu… 15 yaşında İzmir'de Ali Poyrazoğlu’nun kurduğu, İzmir Sanat Tiyatrosu’nda rol almaya başladım. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Anasanat dalını kazandıktan sonra hem dizilerde hem de Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda oynamaya, dublaj yapmaya ve Tan Sağtürk Dans Akademisi’nden eğitim almaya devam ettim. En severek oynadığım dizi “Hatırla Sevgili” oldu.


MEZUNİYETİMDEM SONRA AMERİKA MACERAM BAŞLADI

Mezuniyetimden sonra Amerika maceram başladı; bu seferde amacım Broadway tiyatrosunda oynamaktı. Broadway olmadı ama off-broadway de ilk İngilizce oyunumu oynadım. New York’ta 2010 yılında en iyi drama ödülü alan “Departures” filminde oynama şansına nail oldum. Stella Adler de kamera önü oyunculuğu, Broadway Dance Center da Jazz dans dersleri almaya devam ettim ama bunları yaparken garsonluk da yaptım, çocuk da baktım. Çünkü Amerika’da yaşayabilmek ve barınabilmek gerçekten çok zor ama yine de muhteşemdi, iyi ki yaşadım.

PEKİ SONRA NE OLDU?

 Döndükten sonra bir süre Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda ve Kandemir Konduk tiyatrosunda çalıştım, yedi sene önce de İstanbul Şehir Tiyatroları’nı kazandım. 20 yıldır sahneye çıkıyorum ve işime aşığım. Set ya da sahne benim için çok büyük bir disiplin demektir. İşim beni hiç yarı yolda bırakmadı, bana ihanet etmedi, çünkü ben de ona karşı hep dürüsttüm ve yolumdan hiç dönmedim. Yolda biraz aklımı kaçırmış olabilirim ama hedefe giden yol benim için çok önemli…

AT BİNMEK BÜYÜK BİR TERAPİ

OYUNCULUK, YÖNETMENLİK VE DANS DIŞINDA NELER YAPIYORSUNUZ?

 At binmek dünyanın en güzel terapilerinden biri. Beni yolda sokak hayvanlarını beslerken görebilirsiniz, çantamda hep kedi maması vardır. Onların karınlarının doyduğunu görmek muhteşem bir mutluluk. Her gün mutlaka 1 saat spor yaparım, annemle konuşmak ve arkadaşlarımla dedikodu yapmak muhteşem. 5 yaşında bale ve ritmik jimnastik yapıyordum, dans hayatımda hep vardı. 17 yaşında modern dans, 18 yaşımda flamenco, 18 yaşımdan sonra da modern jazz funk jazz ve r&b ile devam ettim. Dans etmek muhteşem bir duygu, vücudum el verdiği sürece dans edeceğim ve hâlâ evde çalışıyorum.Yani boş zamanlarımı böyle değerlendiriyorum.

NEW YORK BROWNFİSH FİLM FESTİVALİ’NDE ALDIĞINIZ ÖDÜL İLE İLGİLİ NELER SÖYLEMEK İSTER SİNİZ?

New York’ta tiyatroda oynarken bir arkadaşım yönlendirdi ve rol için audition verdim. Çekimler başladı, gittiğim seçmelerde daha çok İspanyol rolleri geliyordu ama yalnızca İngilizce bildiğim için sanırım, kariyerim yarım kaldı.

BUGÜNE KADAR HİÇ UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZI BİZİMLE PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?

En mutlu hissettiğim iki proje var. “Naşit Bey” oyunu ve kulisi. Muhteşem eğlenceli bir kulisti, izlemediyseniz mutlaka izleyin derim. Dünyanın en samimi oyunuydu benim için çünkü ekip arkadaşlarımı çok seviyordum. İkinci olarak da Şarkıcı Ziynet Sali’nin Harbiye Cemil Topuzlu’daki konseriydi… Flamenco solom vardı. Nihat Odabaşı ve Ziynet Sali bana hayatımın en özel günlerinden birini yasatmışlardı, sahne enerjimiz çok tuttu ve hayatımda bu kadar övgü aldığımı başka hiçbir proje de hatırlamıyorum.

BİR DRAMA OYUNUNDA MI OYNAMAK DAHA ZORDUR VEYA BİR KOMEDİ OYUNUNDA MI?

Aslında iyi bir yönetmendeyseniz ve partnerlerinize güveniyorsanız, kendiniz de dersinize iyi çalıştıysanız zor diye bir şey yok. Hepsi çalışınca çok keyifli, çünkü bu bir takım işi, siz sağlam bir takımsanız kaleye gol yemezsiniz. Her maçta sakatlık olur önemli olan sonrasında nasıl kalkıp devam ettiğiniz.

OYNADIĞINIZ BUNCA OYUN, DİZİ VE FİLM İÇERİSİNDE, KENDİNİZ İLE BİRAZ OLSUN BAĞDAŞTIRDIĞINIZ SİZDE YERİ AYRI OLAN BİR ROL VAR MI?

“Ay Carmela” oyununda asi ruhu kendimle çok bağdaştırıyorum. Ölüm ve kalım ile sonrayı düşünerek yaşamak mı, hayat içinde kendini sevdirmek için politik davranmak mı yoksa kendine karşı haklı olmak mı? Cevabım; Carmela.

Bu keyifli sohbet için çok teşekkürler

Ben teşekkür ederim Habib bey…