Sevgili okurlarım 24 Kasımlar gelip çattığında Eğitim/Kültür camiamızın önündeki engelleri kaldırıp ilerlemenin önünü açacağımıza, inadına eğitim ordusunu batırmanın hayalleriyle yanıp tutuşanların eylem ve söylemlerine duyarsız kalmayı tercih ediyoruz!.. Demokrasiyle yönetilen ülkeler diğer gezegenlerde yaşamanın yollarını ararken, bizler Türkiye için cehaletin kol gezdiği geçmişe yelken açmış son sürat gitmekteyiz!.
Biliyoruz ki; Eğitim Ordumuz önemi tartışılmaz bir kurumdur. Diğer bir tarifle müreffeh yaşamın Şah Damarıdır!.. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki bu güzide kurum diğer kurumlarımız gibi her geçen gün Kan Kaybetmektedir!.. Atatürk’ün bindokuzyüzlü yılların başında yerleştirdiği ilkelerin üzerine sonsuza kadar kat atma imkanı varken kurumu işlevsiz kılmak, tahrip etmek neyin nesidir acaba!?
Okumak- Düşünmek-Uygulamak Ve Nezaret Etmek, Kısaca Laik Ve Demokratik Yaşamı Devam Ettirmek İstiyorsak Eğer Eğitim Kurumunu Yüceltmek Mecburiyeti Vardır.
Bu gün sizlerle, eğitim sistemimizin inkişafı için ne gibi ilmi çalışmalar yapılması gerektiğini paylaşmayı çok isterdim!.
Ne yazık ki ben yazıma, ibret olsun için önemli bir hatırlatma yaparak başlamak durumundayım.
15 Temmuz 2016 kalkışmasından sonra Türkiye’de olağan üstü hal (OHAL) ilan edildi malumunuz!. Bu minvalde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) ezeli ve ölümsüz olduğuna inandığımız ne kadar askeri ilim irfan yuvalarımız varsa yangından mal kaçırırcasına yerle yeksan edildi. Bununla da yetinilmeyerek öğrenci/öğretim kadrolarımız adil olmayan uygulamalarla adeta talan edildi!..
***
İç/Dış Güçlerin Ülkemizi Hangi Karanlık Dehlizlere Sürüklemeye Çalıştıklarını Bilmemiz İçindir Şimdi Yazacaklarım.
Bakınız! Japon düşünür ne diyor mealen Türk ulusu için: ''Türkiye Emperyalistler İçin, Yeşermeye Başladığında Budanacak, Kurumaya Yüz Tuttuğunda İse Az Biraz Su Verilecek Bir Ağaçtır”
Kan emiciler, ancak bu nitelikte bir Türkiye’yi sömüreceklerini çok iyi bilirler..
Eğitim camiamızı yeşertip, aydınlatacak olan öğretmenlerimizi ve ihtiyaç duyulan kaynakların armatürlerini dış güçlerin ellerine teslim edersek, o kutsal varlıklara yapılan vefasızlıkları her yıl dilimize dolar, şikayet eder oluruz, şimdi olduğu gibi!...
***
Şimdi de eğitim camiasının gelişimini istemeyen dış mihrakların hedefledikleri temel esasa bir göz atalım.
Emperyalistler, düşünen, düşündüğünü gerçekleştirmek için amansızca mücadele verecek toplum istemiyor. Daha doğru bir ifadeyle, “ilim irfandan soluklanarak kalkınan bir ulus, emperyalistlerin sinsi hayallerinin önündeki en büyük engeldir..”
Bu stratejiyle E Z B E R C İ L İ Ğ İ N özel dershanelerle yerleştirildiğini, bu sayede eğitimde akılcı etkinliğin engellendiğini unutmamalıyız.
Üzülerek belirtmeliyim ki, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra , dış güçlerce kontrol altına alınan Eğitim Ordumuza gözle görülür akılcı ve reformist katkı olmamıştır. Müsaade etmemişlerdir malum dış güçler ve onun ateşine barut taşıyan iç odaklar!..
***
Sorulması gereken aşağıdaki soruların içinde alınması gereken önlemler de mevcuttur.
Baskı altında bulunan ve ileriye dönük olumlu gelişmelere ışık tutamayan ülkelerin eğitim kurumları gelişebilir mi?
Eğitim özgürlüğü tutsak edilmiş bir ülkenin çağdaş uygarlık seviyesine çıkması mümkün müdür?
Gelişimi engellenmiş bir toplumun, büyük beyinleri yaratacak ve yukarıya taşıyabilecek gücü olabilir mi?
Uzağı görüp, gelişmeleri kavrayabilseydik, elimizdeki üstün beyinleri ülkemizde yetiştirip değerlendirebilseydik Beyin Göçü olur muydu?
***Tabii ki yukarıdaki soruların cevapları KOCAMAN bir hayırdır.***
Sonuç olarak, konuya esas olan Eğitim Ordumuzda dağ gibi duran sorunlara çözüm bulunamadığı takdirde her yıl canımız öğretmenlerimizi işportacıda, pazarda ve benzeri yerlerde ekmek parası için mücadele ederken görmeye devam ederiz.
En büyük dileğim, yukarıda belirtilen sorunlara çare bulunarak, ülkesinin yüksek istiklalini korumasını bilen Türk ulusunun ilelebet yaşatılmasıdır.
O Nedenle Öğretmenler Çiçektir, Sulanmazsa Bir Nesli Kurutursun.
Öğretmenlerimiz, Sahiplenildiğinde, Ruhumuzu Okşayan Nadide Bir Çiçek , Önümüzü Aydınlatan Işık Olurlar.
Bu duygularla sevgili ve kıymetli öğretmenlerimizin ellerini saygıyla öpüyor, öğretmenler gününü coşkuyla kutluyorum.. Bu günleri aramak istemiyorsak eğer, tavsiye etmekten onur duyduğum 1923’lerin Türkiye’sini masaya yatırmanın ve tekrar ders niteliğinde olan ilkelerin hayata geçirilmesinin sayısız yararları vardır..