Bildim bileli bizim evde kurban kesilir…

Bayramdan bir hafta önce, rahmetli babam hayvan pazarına gider ve en güzel kurbanlıkla eve döner…

Babam, ne yapar eder mutlaka salına salına yürüyen yarım kuyruklu en gösterişli koç’u bulur.

Tek katlı, bahçeli evimizin önünde kamyonetten indirildiğinde, koçun etrafına mahallenin çocukları toplanırlar ve hayranlıkla izlerler…

Koçun adı her sene aynıdır, değişmez.

Babam ona “Osman” der.

***

Osman hiç yanıltmaz çocukları…

“Tos oğlum Osman, tos” deyince, koç fırlar yerinden kendisine uzatılan elin içine bir kafa atar…

Birkaç gün içinde mahallelinin sevgilisi olur çıkar Osman…

Diğer sokaklardan gelen çocuklarla daha da ünlenir…

Zaman nasıl geçer Osman’la çocuklar farkına bile varmaz…

Nihayet bayram günü gelir, çatar.

***

Her evin bahçesinden “Meeeeeee” sesleri gelir.

Bayram namazından eve dönülüp ev içi bayramlaşmadan sonra hep birlikte bahçeye çıkılır.

Kesim yeri önceden temizlenip hazırlanmıştır…

Babam, Osman’ı kucağına yatırıp ters bacaklarından tutup devirir ve hemen sağlam bir iple bağlar …

Ön iki bacak ve arkadan bir bacak bağlanır, boşta kalan arka bacaklardan biri de bağlanan bacakların arasına sıkıştırılır…

Arka bacaklardan birinin neden boşta bırakıldığını yıllar içinde öğrendim…

Ölecek olan koç’un stres gerginliğini atması için bırakılan bir uygulamaymış…

Bileylenmiş bıçaklar kurbanlığa gösterilmez…

Kurbanlık kim için kesiliyorsa vekillik alınır…

Dualar başlar ve besmeleyle bıçak boğaza gelir…

Üç defa sürülür bıçak…

Osman yoktur artık.

***

Mahallenin çocukları saat on gibi damlarlar evimize…

Osman’ı kesilmiş ve parçalanmak üzere askıda gördüklerinde çok üzülürler…

Kesme ve içinin boşaltılması dışında kalan bütün işler benimdir…

Çocuklar kaçarcasına uzaklaşır evimizin bahçesinden…

Küserler Osmanı kestik diye...

Öğleden sonra yine gelir mahallenin çocukları…

Bilirler ki rahmetli Kırıkçı-pehlivan Mustafa (Kaya) amcaları mahallede her çocuğa her zaman bayramda para verir…

Yine bilirler ki bu nedenle birkaç yüz lira bozuk parayı çocuklara ayırır…

Çocuklar rahmetli babamı çok severler…

Osman çabucak unutulur…

***

İlk iş olarak Osman’ın etleri paylaştırılır.

Bayram süresince gelene gidene kavurma ikram edilir…

Bizim evde bayram sonrasına kurban eti pek kalmaz, bitmiş gibi olur…

Rahmetli babam, bir daha kurbanlık koç’tan hiç bahsetmez…

Ta ki bir sonraki kurbanın bir hafta öncesine kadar…

Mahallenin çocukları yine toplanırlar heyecanla…

Babamın yarattığı kurban ritüeli her yıl güçlenerek devam eder...

Salınarak gelen koç’a bakarak bütün çocuklar ellerini yine uzatıp seslenirler…

“Tos oğlum tos”

“Tos Osman tos”

***

Elli yıl devam eden bu süreç on yıl önce bitti...

On yıl önce anılarda yaşanmak üzere koptu yaşanan gerçekler...

Babam vefat etti...

Beş yıl önceki kurban bayramında da Cumhuriyet bakışlı annemi (Hikmet Kaya) kaybettik.

Allah rahmet eylesin ikisine de, nur içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun.

Sıcak acılarımızı azaltan çocuklarımızla hayat yoluna devam ederken geriye baktığımda şunu gördüm.

Babam vefat etti büyüdüğümü hissettim...

Annem vefat etti yaşlandığımı...

______________________________________

Arada kaybolmasın diye, iki ay sonra gelecek Kurban bayramınız şimdiden kutlu olsun, değerli okurlarım.