Yaratılışımız da var, iyi, güzel, merhamet, şefkat, empati algımız. Pozitif özelliklere sahip olduğumuz gibi öfke, nefret, kin duygularını da yine içimizde barındırıyoruz. Aklımızla, yüreğimizle hangilerini beslersek, o duygularımız daha ön plana çıkıyor. Farklı bir bakış açısıyla şöyle bir tanım getirmemiz de mümkün. Hangi duygularımızı beslersek, o bizim tanımlanmamızda ki değerlerimizden biri oluyor. Öfke’ yi beslersek, öfkeli tanımını alıyoruz, merhamet’ i beslersek, merhametli tanımını alıyoruz.

Sahip olduğumuz organlarımız gibi, gizlimizde soyut olan birçok duygumuzu aklımızla, yüreğimizle besleyip büyütmemiz ya da ön plana çıkarmadan saklı tutmak, bastırmak hali. Yaratıkları bilirsiniz,

gördükleriniz, bildikleriniz, okuduklarınız, gözlemledikleriniz, sivrisinek çevresinde ulaşabildiği her canlıya iğnesini batırır, kanını emer, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır mı bilmem ama fırsat anında dilini insana batırır, zehrini akıtır. İnsan dışında olan her yaratılmış farklı eğilimler ve görevler üzerine yaşarlar. İnsan aklı olduğu gibi, diğer tüm yaratılmışların yeterliliğine icatları ile ulaşabilmesi mümkündür, aklı ve duyguları ile kendi içindeki duyguları iyi ya da kötü anlamda yönetir, yönlendirir. Kalpsiz, böbreksiz, ciğersiz insan olmayacağı gibi, öfkesiz, hiddet siz, kinsiz vb insan olmaz. Öfke her insanda olan bir duygu iken bazılarında yok gibi bir algı edinir, ’’sinirleri alınmış’’ tanımı getiririz. Bazı insanlarda ise öfkeli halleri o kadar ön plandadır ki, ’’öfkesinden sakının’’ diye konuşma dilimize giren bir deyim olmuştur.

Toplumsal etki ve tetikleme hallerini saymaz isek öfke her insanda vardır. Öfkesini kontrol edecek, yakınlarına ve çevresindekilere zarar vermeyecek halde tutmak, kontrol etmek insanın kendi elindedir.

Kendisini güvende hissetmek, özgüveni yüksek, sevgi temelinde bir hayat imkânsız olmadığı gibi, zorda değildir. Asrımızda birçok organımızdaki devre dışı kalma ya da yetersiz işlevine sebep, öfke,

kızgınlık, gergin hallerimizin sebep ve etken olduğu söylenmekte,

bilmek teyiz. Tıp bilimi adını ‘’KANSER’’ olarak tanımlamış olsa da,

benim iç yara, yaralanmalar demeyi tercih ettiğim bir ruhun yüreği tahrip etme halidir. Barikat oluşturacak olan ise insanın yine kendisidir. İnsanın kendi içinde aklı, yüreği, duyguları savaş halindeyken tıp bilimi hangisine ne çare bulur, ne ilaçlar üretir bilemedim.

İnsan cinsiyetine uyumlu olarak, boy, kilo, boy kilo endeksi uyumlu olsa dahi, sportmen, manken gibi bir vücuda sahip olsa dahi, sağlıklı olma halinin bir göstergesi değildir. Fiziksel durum ve göstergeler önemli ve etkendir, düşünce gücü ve etkileri hadisenin müdahili önemli etkenlerindendir.