Obezite “sağlığı bozabilecek derecede anormal ya da fazla yağ birikimi” olarak tanımlanmaktadır. Vücut yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının olması gereken düzeyin üstüne çıkmasıdır. Dünya çapında birçok sağlık sorununa yol açmaktadır. Önemli bir halk sağlığı sorunudur ve en yaygın beslenme bozukluğudur. Bir dizi sağlık sorunuyla ilişkilidir. Özellikle abdominalobezite, tip 2 diyabet, kardiyovasküler ve serebrovasküler hastalıklar, hipertansiyon, sindirim bozuklukları ve kanser gibi bazı ciddi problemlerin nedeni olarak görülmekte. Türkiye'de tüm ölümlerin %47,7'si obezite ile yüksek oranda ilişkili olan kardiyovasküler hastalıklardan (büyük olasılıkla serebrovasküler ve iskemik kalp hastalıkları) kaynaklanmaktadır. Bu nedenle obeziteyi etkileyen faktörlerin bilinmesi önemlidir; çünkü kardiyovasküler problemlerin ana nedenlerinden biridir.
Vücut kitle indeksi (BMI) vücut yağını değerlendirmenin önemli ve hızlı bir yoludur. Vücut kitle indeksi (BMI), ağırlık ve boy arasındaki ilişkiyi ifade eden bir ölçüdür. BMI = Kütle/Boy 2 olarak hesaplanır (kg m -2 olarak ölçülür ). Örnek bir hesaplama yaparsak Boyu 180cm ve kilosu 80kg olan birinin ( BMİ= 80kg/ (1,8x1,8 )) BMİ,i 24,6kgm2 dir Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlık riskleriyle ilgili son bilgilere dikkat ederek BMI için dereceli sınıflandırma sistemini tanıttı. Bu sınıflandırmaya göre BMİ 18,5'in altında olanlar zayıf, 18,5-25 arası normal, 25'ten büyük olanlar ise fazla kiloludur. Fazla kilo kategorisi dört alt kategoriden oluşur. BMİ'si 25-30 arasında olanlar preobez, 30-35 arası obez sınıf I, 35-40 arası obez sınıf II ve 40'ın üzerinde olanlar obez sınıf III olarak sınıflandırılır.
Türk nüfusunun sadece %41'inin normal aralıkta olduğunu ve sadece %3'ünün zayıf olduğunu göstermektedir. Nüfusun çoğu (%56) aşırı kilolu: preobez (%40), obez sınıf I (%12), obez sınıf II (%3) ve obez sınıf III (%1). Bu nedenle, WHO'nun sınıflamasına göre , Türkiye nüfusunun çoğu yüksek kalp sorunları riski altındadır. UHY-ME 2004 çalışmasına göre, Türkiye'de tüm erkek ölümlerinin %43'ü ve tüm kadın ölümlerinin %52'si kardiyovasküler hastalıklardan (büyük olasılıkla serebrovasküler ve iskemik kalp hastalıkları) kaynaklanmaktadır.
Türkiye'de obeziteprevalansının yüksek olmasının nedenleri, Türkiye'de şehirlerde artan hareketsiz yaşam tarzı ve yanlış beslenme alışkanlıkları gösterilmekte. Toplumsal değişimler ve teknolojik gelişmeler gibi başka faktörler de etkili olabilir. BMİ'nin erkeklerde 40, kadınlarda 55 yaşına kadar arttığı, ardından azaldığı birçok çalışmada görülmektedir.
Türk nüfusunun Avrupa ülkelerine göre daha yüksek bir obezite oranına sahip olduğunu, ancak Amerika Birleşik Devletleri ile benzer olduğunu göstermektedir. Obezite gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde seküler bir trend olmasına rağmen, BMI vücut yağının bir ölçüsü olduğundan ve vücut yağının istatistiksel olarak kalp problemleriyle ilişkilendirildiğinden Türkiye'de bu artan trende dikkat edilmelidir.
Obezitenin gelişmesinde dikkat edilmesi gereken faktörlerden biri de yaşamın ilk yıllarındaki beslenme şeklidir. Yapılan çalışmalarda, obezite görülme sıklığının anne sütü ile beslenen çocuklarda, anne sütü ile beslenmeyen çocuklara göre daha düşük oranlarda olduğu, anne sütü verme süresinin, tamamlayıcı besinlerin türü, miktarı ve başlama zamanlarının obezite oluşumunu etkilediği bildirilmektedir .
DSÖ ve UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) tarafından yayımlanan çeşitli dökümanlarda 6 ay tek başına anne sütü verilmesinin, 6.aydan sonra emzirmenin sürdürülmesi ile birlikte güvenilir ve uygun kalite ve miktarda tamamlayıcı besinlere başlanılmasının ve en az 2 yıl emzirmenin devam ettirilmesinin kısa ve uzun dönemde obezite ve kronik hastalık riskini azaltabileceği belirtilmiştir.
Obezite oluşmadan korunma büyük önem taşımaktadır. Obeziteden korunma, çocukluk çağında başlamalıdır. Çocuk ve adolesan döneminde oluşan obezite, yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle aile, okul ve çevre yeterli ve dengeli beslenme ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmelidir. Obezite tedavisi, bireyin kararlılığı ve etkin olarak katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu, uzun ve süreklilik arz eden bir süreçtir. Obezitenin etiyolojisinde pek çok faktörün etkili olması, bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini son derece güç ve karmaşık hale getirmektedir. Bu nedenle obezite tedavisinde hekim, diyetisyen, psikolog, fizyoterapistten oluşan bir ekipten destek alınmalı.