İkinci defa seçilen Obama, başkanlık görevine geçen hafta halkın önünde yemin ederek başladı. 51 yaşındaki Obama’nın ikinci dönem için yaptığı ilk konuşmasından sonra doğal olarak yorumlar da başladı. Bu ilk konuşmasında Amerika’nın iç sorunlarını öne çıkaran Obama’nın, daha eşit ve adil bir düzen getirmeye ve sağlık, eğitim ve vergi sistemlerini geliştirmeye çalışacağını belirttiği ve ayrıca da savaş döneminin sona erdiğinden bahsederek barışçı mesajlar verdiği basında yer aldı. Yine ayrıca bu yeni dönemde Dışişleri ve Savunma bakanlıklarına Türkiye’ye yakın, tecrübeli isimlerin atandığı ve yeni Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ilk gezilerinden birini Türkiye’ye yapacağı da açıklandı.
Obama ABD Başkanı olarak geçen dönemde de göreve başladığında, ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapmıştı. PKK nın silah bırakması, Suriye ve Irak sorunlarının halli için Obama yönetiminin bu yaklaşımı ümit verici bulunmakla beraber Ege ve Doğu Akdeniz’in Orta Doğu’nun, Balkanlar’la Kafkasya’nın sıcak sorunlarının kabarttığı dosyanın, hem hassas hem de riskli olduğu ortadadır.
Ümit verici yaklaşımlar yanında değişik görüşlerin bizzat Amerikalılar tarafından da dile getirildiği unutulmamalıdır. Bunlardan Rus asıllı Prof. Noam Chomsky’nin 19 Ocak’ta Türkiye’de verdiği bir konferansla ilgili Fuat Keyman’ın 23 Ocak’ta Milliyet Gazetesi’nde bir makalesi çıktı. Emperyalizm, güç, çıkar ve demokrasi konularında çok etkili bir Amerika ve İsrail eleştirmeni olarak ifade edilen Chomsky’nin yeni dünya düzeni üzerine konuşmasında ikisi Türkiye ile ilgili yedi ikazına Sayın Keyman makalesinde yer vermiş.
Bunların birincisi, Amerika’nın hâlâ dünyanın en güçlü ülkesi olduğu.
İkincisi, Amerika’nın başta enerji olmak üzere çıkar ve güç alanlarını kontrol etmek üzere Güney Asya ve Pasifik bölgesine doğru ilgi alanını kaydırıyor olması.
Üçüncüsü, NATO’nun giderek küresel kaynakların korunması için çalışan bir kuruma dönüşüyor olması.
Dördüncüsü, tepkilere rağmen Ameraki-İsrail işbirliğinin devam ediyor olması.
Beşincisi, Amerika’nın dünya siyasetine demokrasi istemeden, demokrasiden korkarak bakıyor olması.
Diğer ikisi de, Amerika’nın bu yeni dünya düzeninde Türkiye’nin rolünü önemli ve yapıcı görüyor olmasına rağmen iki ikaz.
Bu ikazların biri, kendi evinin içini başta Kürt sorunu olmak üzere temizlemeyen, demokrasisini güçlendirmeyen Türkiye’nin yeni dünya düzeni içinde güçlü, önemli ve de yapıcı olamayacağı.
İkincisi de Türkiye’nin hapisteki gazetecileriyle oluşan olumsuz uluslararası algısı.
Ben Prof. Chomsky’nin ilginç bulduğum bu tesbitlerini, etkili bir Amerikalı’nın bakış açısını sevgili okuyucularıma iletmek istedim.