Türkiye ve Ermenistan’da bir takım “kemikleşmiş” kafa yapılarının bir türlü gerçekleri görmeye yanaşmaması; “İttihatçı ve Hınçak-Taşnak” zihniyetin, “Türk ve Ermeni Milletlerine” mal etmeye kalkışmaları, ne Türkiye’ye ve ne de Ermenistan’a herhangi bir kazanç sağlamamış ve tam aksi, bazı hayati açılardan büyük çapta kayba uğratmıştır!.. Ne bir eksik, ne bir fazla. İstense de, istenmese de Türkiye açısından durum aynen şudur: (Bizler (sözde) dedikçe, Batı Ülkeleri’nin bu konudaki görüşlerine karşı çıktıkça.) Ermenistan puan toplamakta, Ermeni iddialarına sıcak bakan ülkeler her geçen gün artmaktadır. Ermenistan’a gelince, bu konuda lehine puan topladıkça; Türkiye’ye karşı koz olarak kullanmak isteyen devletlerin ekmeğine yağ sürmekte, “kullanılan bir Devlet” olma konumundan bir türlü kurtulamamaktadır. Yukarıda özetle sunduğumuz panorama her iki ülkenin, siyaset yapıyorum derken; yanlışlıklar denizinde çırpınıp durduklarını bir türlü görememekte veya görmek istememektedirler!... Şu husus kesin olarak bilinmelidir ki: (1915 Tehciri) sözde, mözde gibi tabirlerle geçiştirilebilecek bir nesne değildir. İstense de, istenmese de bu uğursuz vak’a olmuştur. Bizlerin bir karara varması, hem de acilen bir karara varması icap eden bir husus vardır ki aynen şudur: (Türkiye’nin Millî Menfaatleri; Aziz Milletimizin mi, yoksa İttihatçıların lehine mi işleyip duracaktır!...) Bu çok ama pek çok önemlidir!.. Niçin çok önemlidir, şu açıdan çok önemlidir ki, üzerinde durulup, bir kesin karara varılması elzemdir. Çünkü; malûm yara kangren olmaya doğru gitmektedir!.. Bizim, malûm meseleye “Ermenistan lehine” bakan Devletler karşısında adeta celâllenerek: “Şayet Parlamentonuzda Ermeni lehine bir karar çıkarsa; şunu yaparız, bunu yaparız” ikazlarıyla hareket etmemiz, aslında vak’anın doğruluğunu kabullenmiş olmamızdan gayrı hiçbir şey değildir. Ermenistan’ın iddialarını destekleyen Devletler böyle bir durumla karşılaştığında ne yapıyor!.. Şunu yapmaktadır: (Peki deyip, malûm tasarıyı rafa kaldırıyor. Lâkin, tamamen değil geçici olarak. Zira başka bir anlaşmazlıkta tekrar raftan indirecek ve temcit pilavı gibi soframıza sürecektir!.. Bu hep böyle olmuştur ve bizler o kemikleşmiş düşünce yapımızdan kurtulmadıkça, bu böyle sürüp gidecektir!... Türkiye’nin de, Ermenistan’ın da, bir hususu gayet açık olarak kabullenmeleri şarttır ki aynen şudur: (1915 - Tehciri) Türkiye’de, Türk topraklarında zuhur etmiş ve dönemin Hükûmeti tarafından kendi vatandaşlarına karşı uygulanmıştır. Yânî bu bir iç meseledir ve şayet bir hak aranacaksa, bu doğrudan Osmanlı, yânî Türkiye Vatandaşı konumundaki Ermenileri alâkadar etmektedir. Ermenistan’ı değil. Ve lâkin, meselenin aslı böyle olmasına rağmen bizlere, yânî Türk-Ermenileri hiçbir surette kâle alınmamakta, kendi davasına sahip çıkabilmesine imkân verilmemektedir!... Bizlerin meselesine “Ermenistan’ın sahip çıkması ise” bizleri bazı düşüncelere sevk etmektedir: (Biz vatanımız Türkiye’de misafir olarak mı ikâmet etmekteyiz?...) Tamam Ermenistan’a saygım vardır. Ancak bu saygımın ve sevgimin de bir hududu vardır ve o hududun aşılmaması elzemdir!.. Bu konuya daha evvel temas etmiş olduğum için, tekrarına lüzum görmemekteyim. Ancak, bizleri rahatsız eden bu meseleye karşı tamamen sessiz kalmayacağımızın da bilinmesi şarttır!.. Yazımın başında ne demiştim: (Her iki tarafın hamasetliği sebebiyle) üçüncü devletler fırsat zuhur ettikçe, bu meseleyi, Türkiye’ye karşı koz olarak kullanmayı tamamen adet hâline getirmişlerdir. Nitekim son zamanlarda Türkiye’den rahatsız olan İsrail de bu konuya parmak basmış, Ermenistan lehine olmak üzere “1915 - Tehciri” konusunda Türkiye’nin aleyhine olmak üzere yeni bir sahife açmaya kalkışmıştır. Meselenin en garip tarafı da Ermenistan karşısında “Şahin kesilen” bazı politikacılarımızla, yine bazı yazar-çizer takımımızda çıt ses yok diyebilirim. Acaba niçin? O hor görülen Ermenistan gibi güçsüz olmadığından mı veya bir başka sebepten mi?.. İşte bütün mesele burada!?. Hiç mi hiç yoruma lüzum görmeden aynen geçiyor ve o pek İsrail sevdalısı bazı Parlamenter ve bürokratlarımızın değerli dikkatlerine sunuyorum. Kim bilir herhalde bir nebze olsun işe yarayabilir!... “MİLLİYET GAZETESİ” 29 Nisan 2010 Perşembe *** İSRAİL PARLAMENTOSU ERMENİ İDDİALARINI GÖRÜŞMEYE AÇIYOR. (Davos’ta “one minute” kriziyle gerginleşen Türk-İsrail ilişkilerinin gündemine şimdi de Ermeni iddiaları oturdu. İsrail Parlamentosu (Knesset), 1915 Ermeni iddialarıyla ilgili genel görüşme açılmasını öngören muhalefetteki Meretz Partisi Başkanı Haim Oron’un önerisini dün “8’e karşı 12 oyla” kabul etti; bir üye çekimser kaldı. Daha önceleri ise Ermeni iddialarıyla ilgili öneri, gündeme gelmesine rağmen Knesset tarafından reddedilmişti. Oturumda: “Biz soykırıma uğramış bir halk olarak, başkalarının acılarına da duyarlılık göstermeliyiz” diyen Oron, Knesset’in, Ermeni iddialarını tanıması gerektiğini savundu. Meretzli Nitzan Horowitz ise genel görüşmeden yana destek verirken, “konunun Türkiye-İsrail İlişkileriyle” bir bağlantısı yok. Türkiye ve Türk halkına yönelik değil dedi. Ancak başka halkların acılarına hassasiyet gösterilmesi gerektiğini söyledi. İsrail Evimiz (Yisrael Beiteniu) Partisi üyelerinden Robert İlatov da bu konunun tartışma yerinin Knesset olmadığını belirterek: “Biz bu soruna müdahale etmemeliyiz. Biz uluslar arası soruşturma komitesi değiliz.” deyip, bu konunun “iki taraf arasında halledilmesi gerektiğini” vurguladı. Hükûmetin görüşlerini açıklayan Likudlu Çevre Bakanı Gilad Erdan ise, “İsrail geçmişte ne olduğuna dair bir hüküm vermesi gerektiğini düşünmüyor.” dedi. Erdan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki açık diyaloğun devam etmesini umduklarını söyledi ve konunun Knesset Dışişleri ve Savunma Komisyonu’na gönderilmesini istedi. Knesset Başkanı Reuven Rivlin (Likud) da, “Bunun Türkiye’ye yönelik bir provokasyon olmadığının” altını çizdi. Ancak Knesset’in de bunu yok saymasının doğru olmadığı görüşünü ifade etti. Oturumun sonunda Oron’un görüşme açılmasıyla ilgili önerisi, Meclis Komisyonu’na mı, yoksa Eğitim Komisyonu’na mı sevk edileceğini karara bağlayacak.) TÜRKİYE’YE SİLÂH SATIŞI DA TEHLİKEDE (“Jerusalem Post Gazetesi” İsrail’in Türkiye’nin Salı günü Suriye ile başlattığı Ortak Tatbikattan endişeli olduğunu yazdı. Gazete haberinde: Bağları yeniden tesis etme girişimlerine rağmen İsrail Savunma Bakanlığı, Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlığında Hükûmetin artan İslâmcı eğilimlerinden kaygı duyuyor ve bunun sonucunda “Türk Ordusu’na ileri askeri platform satışlarını ihtiyatlı değerlendirmeye karar verdi” diye yazdı. Haberde, İsrail’in ileri teknoloji donanımlı silâhların Türkiye’den Suriye’ye transfer edilmesinden kaygılı olduğu belirtildi.) ......... Saygıdeğer okuyucularım, yeni yazımda buluşabilmek ümidi ile cümlenize mutlu tatiller dilerim efendim. Not: Bu makale: (2 Mayıs 2010 Pazar tarihinde yazılmıştır.)