Bir tarafını ateş, bir tarafını da su yakıyor memleketimizin.

Yaşadığımız her facianın altında sessiz kaldığımız bir zulüm olmasa bu faciaları yaşar mıyız?

Biz doğaya, insana, hayvana kısaca nefsimize zulmetmesek doğa bize karşılık verir mi?

Neden böyle oldu diye düşünmeden yine oyun, eğlence, tatil peşine koşuyoruz aklımızı ve vicdanımızı işletmiyoruz ya, hep söylediğimi yineliyorum, -ki ağzımıza ilk torba taktığımız günde söylemiştim.

Bunlar daha iyi günlerimiz!

Derelerimiz ve dere yataklarımız bilinçsizce düşüncesizce iğfal edilip inşaatlara feda edilirken sessiz kalanlar, dere asli görevini yapıp, taşıp, köpürüp su verimliliğini artırıca, bu yaşananları Allahın gazabına bağlama nezaketsizliğini göstermeye başladılar.

Çünkü zavallı beyinlerin, her zaman övünecek olduğu bir put, suçlayacak olduğu bir tanrı vardır.

(Bunlardan Allah’a sığınırız)

Bu zavallılık hayatın her yerinde kendini gösterir.

Sadece doğal afetlerde değil.

Suriye’nin kuzeyi yerle bir edilirken, masum insanlar evinden yerinden edilirken sessiz kalanlar, şimdi Suriyeli bir çocuğun yanağındaki kan lekesi ile vicdan rahatlatması yaşayıp kendilerini de bizi kandırmaya çalışıyorlar.

Zavallı geri zekalı, kendini kandırdığı varken bizi de kandırmaya çalışıyor.

Ölçüyor, biçiyor, hesap ediyor, vicdani boşalma yaşıyor. 

Yazıklar olsun sana!

Doğadan siyasete hayatın her tarafında bulunan bu çürümüş fikirlerin çoğunlukta olması bile hakikati görmek için yeterli.

Çoğunlukta olanlar her zaman yanılgı içindedir!

Demokrasi dediğimiz beşeri sistemin en büyük yanılgısı da çoğunluğun tahakkümünden başka ne ola ki?

İnsanlık tarihi çoğunluğa karşı tek başına “yanlış yoldasınız kendinizi düzeltin” diyen insanların haklılığının açık seçik göstergesi ile dolu.

Daha bugünlerde yalnız başına bir öğretmen “bu dere yataklarına ev yapmayın, buraları imara açmayın” dediğinde hangi birimiz öğretmeni dinledik.

Çünkü o yalnızdı.

Bir başına öğretmen.

Allah aşkına biriniz söyleyin:

Barabbas’ı affedip, İsa’yı çarmıha geren toplumdan bir farkınız var mı?

Sevgili Bulancaklılar:

Kastamonu Bozkurt da yaşananlar, Pazarsuyu’ nda Toprakdeğirmeni’ de, İncüvez’de yaşanmayacak diyebilir misiniz?

Bulancaklılar nezdinde tüm ülkemin insanları:

Ben erkenden tedbiri alın derim!

Bir kişi çıkıp gidişatın yanlış olduğunu söylediğinde onu susturmak için otoritenin tarafında yer almaktan ahlaklısı “acaba bu adamın söyledikleri ne derece doğru ve akılcıdır” diye düşünmektir!

Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki; ergeç akılcılık kazanacaktır.

Akılcı olmayan ve akla ters olan her şey tarihin tozlu rafların da kaybolup gitmiştir!

Nuh kendine tabi olan bir avuç insanı gemiye doldurduğunda onları koruyan tek şey gemidir. Gemi ise akılcılığın kendisidir.

Bütün evren su altında kaldığında yüzerek kurtulamazsın.

Seni koruyacak bir gemiye ihtiyacın vardır ve akıl, o gemiyi yapmayı emreder.

“Eğer aklımız işletmezsek bütün evren su altında kalacak” diyenlerin dediklerini dinlemezsek büyük felaket kapıda...

Doğru yolda olana selam olsun!

...