NUH TUFANINDAN SONRA!...

TESPİTLER (10/20)

Abone Ol

"İnsanların kendi ellerinin yaptıklarından dolayı, karada ve denizde bozulma (fesad) başgösterdi. Allah, onlara yaptıklarının bir kısmını tattıracaktır. Belki onlar yaptıklarından dönerler, (pişman olurlar.” (Rum / 30 /41)
Tufan gerçekleşmiş, Gemi salimen Cudi dağına oturmuş, Nuh aleyhisselâm Allah’a ve kendisine iman edenlerle birlikte kurtulmuş, Gemi’dekilerin haricinde yeryüzündeki bütün canlılar sularda boğulmak suretiyle helâk edilmişlerdi. Ve arza, Yeryüzü’ne, “Ey toprak yut suyunu!” Sema’ya da, “Ey gökyüzü açıl!” emri verildikten sonra, Yeryüzü’nün, (bilinen eski dünya’nın tamamını, enginleri, dağların zirvelerini aynı seviyede ist’ilâ eden, sular, dev düdenler v asıtasıyla yerin altına akmaya başladı ve yeryüzü yeniden şekillendi.
Nuh Tufanından sonra yeryüzünde suların en son çekildiği bölge’ler,Ortaanadolu, kısmen de Batıanadoludur; Şöyleki, Afyonkarahisar- Konya arasındaki Sultan Sıradağları, Kayseri Erciyes dağları, Batı Toros dağları, günümüzde, Beyşehir Gölünü çevreleyen, Anamas Dağları, Davras, Keitenlik ve Kafa dağları infitar edince bu bölgelerdeki su kitlesini, Akdeniz Havzasına itmişlerdir.
Anadolu’da en son, en yeni İnfitar eden Dağ’ın, Kayseri’deki Erciyes Dağı olduğu bilinmektedir. Erciyes’ten bir önceki, en yeni ve en son infitar eden, dağlar ise, Konya, Akşehir, Doğanhisar, Hüyük ilçelerini çevreleyen, Darva, Ketenlik ve Kafa dağlarıdır.
Bu Bölgei’de infitar eden dağların itmesiyle büyük su kitleleri Akdeniz Bölge’sine akarken, infitar eden dağların düzlüklerinde ve enginlerinde ba’zı su kitleleri kalmıştı. Bu deniz bakiyesi tuzlu sular zaman içinde yağan, karlar, yağmurlar, neticesinde, ırmaklar ve dereler vasıtasıyla taşınan tatlı sular galip gelince. Tatlı su gölleri oluşmuştur.
Günümüzde, “Göller Bölgesi,” olarak vasıflandırılan, Bölge, Ortaanadolu ve kısmen de Batıanadolu’da bulunan, Afyonkarahisar, Konya, Isparta ve Burdur,Bölgesidir.
Bölge’de irili, ufaklı, 200 kadargöl mevcud idi. İklim değişikli, vahşî Tarımsal sulama ve hoyratça kullanma sebebiyle bilhassa, küçk göllerin tamamı kurumuş, diğerleri de adeta, cançekişiyor.
Van ve Konya, Ankara ve Aksaray illeri üçgeninde bulunan Tuzgölü’den sonra yüz ölçümü bakımından üçüncü, Türkiye’nin içilebilir mahiyyette en büyük Tatlısu Gölü, Beyşehir Gölü de can çekişen büyük tehlike altında olan bir Gölümüzdür.
Beyşehir Gölü, dörtbir tarafı dağlarla çevrili, kapalı bir havzada bulunmaktadır. 1900’lü yılların başlarında, Sultan 2. Abdülhamid devrinde. Konya Ovası’nın bir bölümünün, (Çumra Ovası)ı’nın sulanması için, 110 km. uzunluğunda, Çarşamba Kanalı açılmıştır. Ispaerta’lı, Başbakan- Cumhurbaşkanı, Süleiyman Demirel, Konya, Beyşehir’e, bağlı, Cografî olarak da, Isparta’dan ziyade , Konya’ya daha yakın, 150 Haneli, bir köyü, Yenişarbademli, Köyünü, İlçe haline getirdi ve Isparta’ya bağladı. Böylece, Isparta’nın da göl kenarında toprakları oldğu için , Isparta da Beyşehir Gölüne ortak edildi.Beyşehir’de tarihî, "Taşköprü,” olarak bilinen, Regülatör kapakları kapakları açılarak, Çarşamba Kanalı vasıtasıyla, 1115 yıldır, Konya Ovası’na, daha doğrusu Çumra Ovası’na Beyşehir Göl’ünden su verilmektedir. 110 km, Çarşamba Kanalı açık bir kanal olduğıu için, Kanal’a verilen suyun % 50’si buharlaşmaktadır
Dev Motopomp’larla, Beyşehinr Göl’ünden pompalanan sular, Anamas Dağlarının omuzlarından aşılarak, vahşî sulama ile, Isparta’nın dağlarında, taşlarındaki Elma bahçeleri sulunmaktadır.
2000’li yıllara kadar Göl’den çekilen sudan fazla su muhtelif kanallardan Göl’e ulaşıyordu. Akdağ, Tazıdağı İvgeles dağglarına kışın yağan yoğun kar, ilkbahar aylarında, Kozlu, Tazı, Goraş ve Uzunkuiyu yaylalarındaki derelerden, yer altına iner, yerli halkın, "Uçuklu,” dediği, dev şelâle, halinde Adaköy’de yeryüzüne çıkar, Sakarya Irmağı gibi Göl’e ulaşırdı., Huğlu Boğazından, Sabuncu Belinden akan sular da yine dereler vasıtasıyla doğrudan Göl’e ulaşırdı. Anamas Dağı eteklerinden, Göl’ün dörtbir tarafındaki dağlardan ve derelerden de sular Göl’ü beslerdi. Hatta, ba’zı yıllar, Regülatör’ün bütün kapakları arkasına kadar açılıp, Çarşamba Kanalına bol miktarda su verildiği halde, Göyl taşar, Konya- Beyşehir, Antalya Devlet Karayolu sular altında kaldığı için, yol kapanırdı. Ba’zı yıllar, Göl Köprübaşında, Regülatör kapaklarını aşar, sular Şehir Merkezin’deki Kör İbrahim’in hanına kadar ulaşırdı.
2000’i binli yıllardan i’tibaren, dağlara eskisi gibi, kar düşmüyor, ilkbahar ve sonbahar yağmurları da ezkisi gibi, yağmıyor. Diğer taraftan,Etraftaki, dağlardan ve ovalardan Göl’e akan önemli su kaynaklarının önü kesildi. Baraj’lar, göletler inşa ettirildi. Kaynakların önemli ölçülerde kesilmesine rağmen, Çumra’daki Ahmed Efeni, Ali Dayı, bir-kaç ton daha kavun fazla üretsin, diye D.S.İ. hoyratça, Göl’den su çekmeye devam etti...
Göl,yer,yer, 500 metreye kadar çekilmiş, Şehir’den uzaklaşmış vazi’yyete, Tamamen, kuruyan, başta, Nasıreddin Hoca’nın maya çaldığı, Akşehir Gölü olmak üzere, Bölge’deki kuruyan diğer göllerin fecî, hazin akibeti, Beyşehir Gölü’yle, Eğirdir gölünü de bekliyor.
Eğirdi Gölü için, hassasiyyetli idareciler, Gölü, bu akibetten kurtarmak için, "Acil Eylem Plânı,” hazırlamışlar. Beyşehir Gölü için de, Çevri ve İklim Değişikliği, Bakanı, Konya’lı,Murad Kurum ile, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı, Uğur İbrahim Altay ve Beyşehir Belediye Başkanı, Adil Bayındır, bir araya gelmişler, Beyşehir Gölü’nün kurtarılması için, "Acil Eylem Plânı,” üzerinde anlaşmışlar. Bekleyip göreceğiz...