Nişanlanma Aile Hukukuna göre düzenlenmiş kendisine özgü kuralları olan bir sözleşmedir. Ayırt etme gücü olan yani akla uygun davranabilme yeteneği olanlar nişan kararı verebilir. Nişanın devamı ayırt etme gücünün devamını gerektirir. Yaş yerine cinsi olgunluk ergenlik şartı gerekir. 

Nişanlanma, Evlenme Vaadiyle Olur

Evlenme vaadinin belirtilmesi ise kadın ve erkek nişanlanma konusunda iradelerini ortaya koyması ile olur.

İradenin ortaya konulması ise; mektupla, yazıyla, hediye vermekle, akraba arkadaşlarına yanında ki kişiyi nişanlısı ile tanıtmakla, birbirlerine nişan yüzüğü kabul ettikleri yüzük vermeleriyle, evlilik hazırlıkları yapmalarıyla olabilir. Temsil yoluyla nişan olmaz. 

*Taraflar arasında nişanlı olma konusunda fikir birliği gerekir. Tek taraflı, “bu kişi benim nişanlımdır..vb” demek yeterli değildir.

*Taraflar isterlerse nişanlandıklarını gizli tutabilirler. Bu durum ispatını ve evlilik vadi olmayan birlikteliklerin ayıt edilesini güçleştirir. Bazen karşılaştığımız evlenme vaadi beklentisi ile sürdürülen birlikteliklerin sonunda da tazminat gündeme gelebilmektedir. Evlilik vaadi netleşmese de kızın hamile kalması nişanın varlığı için kanıt olarak kabul edilmektedir. 

*Nişan sonrası bilinmeyen engellerin, olumsuz niteliklerin ortaya çıkması mümkündür. Haklı sebepten nişan sona erebilir ve tazminat hakkı doğabilir. 

*Nişanın belli bir süre sonra biteceği kararı alınamaz. Çünkü nişan kararı bitirilmek için değil evlilik vaadi ile alınır. Nişan tarafların birbirini tanıması ve evlilik için hazırlık zamanıdır. Bu süreçte öngörülemeyenler nişanın bozulmasına neden olabilir. 

*Nişan serbest irade gerektirir. Bu nedenle, “nişandan vazgeçme halinde söyle söyle tazminat ödeyeceğiz” gibi bir sözleşme geçersiz olur. Nişanlı olmakla evlenme zorunluluğu yoktur. Evlenme iradesinin ortaya konulması evliliği zorunlu kılmaz. Ancak buna rağmen tek taraflı nişanın bozulması da tazminat hakkını doğurabilir. 

*Nişanlanmış kişilerin davranışları dürüstlük sadakat gerektirir. Aksi durum nişanın sona erdirilmesi için haklı sebep teşkil eder. 

*Nişanlılardan birinin haksız yere öldürülmesi sağ kalan için destekten mahrum kalma,  manevi tazminat hakkını kazanır. 

*Nişanlılar kendi aralarında evlilik sonrası geçerli olmak üzere mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. 

*Nişanın tarafların iradesiyle sona erdirilmesinden dolayı tazminat talep hakkı doğmaz. Ancak “hediyelerin iadesi kuralı” bu durumda uygulanır. Nişandan dönmenin haklı sebep olması olmaması hediyelerin iadesini isteme hakkını engellemez. Verilen şeylerin hediye olma sıfatı haricinde yardım veya ahlaki sebeple iyi niyetle yardım amacıyla yapılan harcamaların bedeli istenemez. Örneğin Tedavi masrafına iyi niyetle katılmış olmak hediye değildir ve istenemez. Hediye, “nişanlılar tarafından” verilen şeylerdir. Ve ölüm halinde veya ölen nişanlının mirasçıları hediyeyi isteyebilirler. Hediye anında evlilik inancının olması önemlidir. 

*Nişanın tek taraflı bozulması ile ruh halinin şeref ve itibarının zedelenmesi gibi durumlar karşısında manevi tazminat davası açılabilir. Dava nişanın varlığını ispat gerektirir. Ayrıca nişanlı ancak evli olmadıkları halde sürdürülen evlilik yaşamı sonunda erkeğin terki kadına tazminat hakkı vermez. 

 Not: 450 Saatlik Aile Danışmanlığı programımızın 30 Saatlik "Aile Hukuku, Türk Medeni Kanunu vb" ders notlarımdan...