Nevruz Bayramı, asırlardır Türk Dünyası’nın kutladığı bir bayramdır.

Kürt kardeşlerimizin Nevruz’u “BARIŞ” içinde kutlamalarına bir diyeceğimiz yok.

Ama her gösteriyi bahane bilip vatandaşın ve devletin malına saldırmak, yakmak, yıkmak ve yok etmeye yönelik haince tavırlar iyi sonuçlar doğurmayacak. Milletimizin sabrını bu kadar zorlamak, hangi akılla izah edilebilir anlamıyorum!

Kürtlerin yaşadığı topraklar, Osmanlı tarafından işgal edilerek zaptedilmemiştir.

Yavuz Sultan Selim Han’ın 1514’te İran üzerine yaptığı sefer ve kazanılan Çaldıran Zaferi sonrası Kürtler kendi istekleriyle Osmanlı’ya katılmışlardır.

Çaldıran Zaferi’nin kazanılmasında Kürt ve Türkmen aşiretlerinin önemli katkısı olmuştur.

Büyük alim İdris-i Bitlisi’nin telkinleriyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin tamamı bir iki ay içinde Osmanlı Devleti’ne iltihak etmişti.

1516’da Bitlis Hakimi Şerefüddin Bey, Hizan Maliki Emir Davud, Hısn-ı Keyfâ Emiri Eyyubilerden II.Halil, İmadiye Hakimi Sultan Hüseyin olmak üzere 25-30 Kürt Beyi gönüllü olarak Osmanlı’ya katılmıştı.

Musul ve Kerkük de aynı şekilde Osmanlı’ya iltihak etmişti.

Tarihimizi bilirsek, Türklerle Kürtlerin nasıl kaynaştığını daha iyi anlarız.

20. asrın İdris-i Bitlisî’si olan Bediüzzaman 1910’larda Osmanlı Devleti’ne karşı isyan etmek isteyen Kürt aşiret reislerine hitaben diyor:

“Altı yüz seneden beri tevhid bayrağını umum âleme karşı yücelten ve millî âdetlerini terk ederek ihtiyarlanan bizim şanlı Türk pederlerimize, kuvvet ve cesaretimizi hediye edelim. Ona bedel, onların akıl ve ma’rifetinden istifade edeceğiz ve asaletimizi de göstereceğiz. Elhâsıl, Türkler bizim aklımız, biz onların kuvveti; hep beraber bir iyi insan oluruz. Dik başlılık etmeyeceğiz ve kendi başına hareket yapmayacağız. Bu azmimizle başka milletlere ibret dersi vereceğiz. İyi evlâd böyle olur... İttifakta kuvvet var, ittihâdda hayat var, uhuvvette saadet var, hükümete itaatte selâmet var. İttihâdın sağlam ipine ve muhabbet şeridine sarılmak zaruridir.”

Türkiye’yi bölme ve parçalama mücadelesi veren, dış güçlerin maşası PKK ise, Kürt Bölgesi’nin Türkiye’nin işgali altında olduğunu ileri sürebiliyor.

Türk Ordusu’na da işgal ordusu diyebiliyor!

Kürtlerin aklı başında olduğunu zannettiğimiz lider kadrosu ise, teröristlerin tutsağı durumunda olduklarından, sağduyulu seslerini yükseltemiyorlar.

Sağduyunun, kardeşliğin ve barışın hakim olacağı bir Türkiye dileği ile.