Üniversitede akademik kadrom yüksek okulda…
İktisadi programlar bölümündeyim ama farklı seçmeli dersler de veriyorum…
Neslihan, yanıma gelip kitap(Felsefenin temel ilkeleri) isteme numarasıyla iletişime geçtiği dönemde İşletme bölümü öğrencisi…
1.70 boylarında çikolata tenli…
Güzel bir kız.

*     *     *


Bolu’da Yunus Emre sitesi 7 blok en üst katların birinde oturuyor…
O zamanlar TAKOZ tabir edilen Ericson telefonlardan biri var bende…
Gençlerin telefonları genellikle çok şık Nokia, Panasonik Ericson ama Nesli’nin ki çok farklı, ALCATEL…
Akşamın alacakaranlık saatlerinde bir mesaj geldi Nesli’den…
Hocaam sizi kahve içmeye davet edebilir miyim
Benim takoz telefonumun incecik ekranında birkaç defa okudum mesajı ve cevap verdim.
Nesli yanlış bir şey yapmayalım, gelmem doğru olur mu?”
Az sonra iki metalik “dıt” sesi geldi ama doğrusu hızlı yazmasına çok şaşırdım.
Hocaaammm noluuuurr, hadi bekliyoruuuuum, ama noluuuuur
Daha önce evime gelip yalanını yakaladığım ama kendisine söylemediğim bu nedenle de şüphelendiğim Nesli’yi cevapladım
Tamam geliyorum

*     *     *


Üç odalı evde arkadaşlarıyla birlikte kalıyor.
Odasında kazaklar, elbiseler, makyaj malzemeleri hepsi çok düzenli yerleştirilmiş…
Klasik memur davranışı gibi düzenliliği dikkatimi çekti ama kendisine söylemedim…
Basit kurşunkalemler (DMO üretimi) kullanması da ilgimi çeken başka bir şeydi…
Makyaj malzemelerinin çokluğu yanında ailesinin gelir düşüklüğüne ne demeli?
Nesli’nin babası yatalak evde, annesi halkla ilişkilerde çalışıyor, evleri kira, hem de İstanbul’da…
Akla gelen ilk şey para karşılığı birileriyle kolay yaşam falan mı diye düşünüyor insan…
Ama konuşmalarıyla aklı başında biri, sanmam.
Bir saat kadar kalıp Nesli’nin evinden ayrıldığımda, sitelerin karşı çaprazında beyaz, temiz ve camları siyah film kaplı bir minibüs dikkatimi çeken son nokta oldu.
Anlaşıldı beyaz minibüs yine görevde…
Ya Nesli?

*     *     *


Araya tatil girdi…
Ben Bursa’ya, Nesli ailesinin yanına İstanbul’a gittik ama dönüşte onu İzmit’ten alacağım diye anlaştık…
Dönüş zamanı, anlaştığımız gibi o zamanlar var olan Asya Tur önünden Nesli’yi aldım.
Tam yola devam edeceğim ki, annesinin İş bankasına para yatırdığını, çekmesi gerektiğini söylemesi üzerine Bankalar caddesine girdim.
Nesli, nedendir anlamadım ama bankalara uzak bir yerde park ettirip beklememi söyledi…
Bankalarla aramda neredeyse 80-100 metre mesafe vardı.
Nesli’nin bilmediği, her zaman yanımda taşıdığım ve Asteğmenliğim(askerlik) döneminden kalma oldukça kaliteli dürbünümü çıkarıp kendisinin gidişini keyifle izledim…
O da ne?
Nesli,”İş bankasına gideceğim” dedi ama Vakıfbank’ın önüne gitti ve bankomattan para çekti…
Her şeyi yalan Nesli’nin

*     *     *


Bolu’ya doğru yola koyulduk.
Bir ara iki kaset çıkardı çantasından…
O zamanlar çok satan Leman Sam’ın İLLA İLLA sı ve Zühal Olcay’ın Ankara’da aşık olmak kasedi…
Birinden aldığını ve geri vermesi gerektiğini söylemeyi de unutmadı bu arada…
Neden bilemem ama kasetler de zimmetli galiba diye düşündüm…
Taşlar yerine oturuyordu aslında.
Kim tarafından neden peşime takılmıştı Nesli?
Kimdi Nesli, amacı neydi?

Öğrenecektim.