Sen sıcacık evinde karnın tok sırtın pek yaşarken ben geceleri guruldayan karnıma ellerimi bastırarak uyumaya çalışıyorum. Üşüyorum... Bedenime küçük gelen yorgana sığmıyor ayaklarım. Çoraplarımsa çoktan terk etmiş ayaklarımı. Ellerimi ısıtmak için eksik kumaş pantolonumun delik ceplerini kullanıyor, tenekede yanan ateşin buz gibi sıcaklığıyla ısınmaya çalışıyorum. Senin baban uykuya dalman için sana, "Kurbağa Prens" masalını anlatırken ben yetimhane adını verdikleri dört duvarın parmaklıklarından elimi uzatıp geceye yalvarıyorum. "Ne olur sabah uyandığımda benimde bir ailem olsun. Geceleri masal anlatan babam kahvaltıda mis gibi çörekler hazırlayan bir annem olsun" diye. Sen sırt çantanla okula gidip defter kalemini sırana koyduğunda, ben çuval geçirilmiş el arabamla kağıttan bir hayat sürüyorum dışarıda. Sen aldığın eğitimle geleceğe hazırlanırken ben sırtıma yüklenen cisimlerin ağırlığı bir yana vazgeçilmişlerin ağır yükünü hep omuzlarımda taşıyorum. Kilometrelerce yol yürüyorum, yürürken de, "Çekil önümden p.." diye yediğim küfrün bini bin para. Senin kurulu bir düzenin, ailen, çoluğun çocuğun varken ben yakın bildiklerim tarafından içine itilerek yaşadığım bu tersine hayatta kaybolup gidiyorum. Ne sıcacık bir yuvam ne elimden tutan anam babam, ne de sahip çıkan bir eşim var. "Adın ne?" diye sorduklarında içimdeki boşluğu dolduracağını sanıp, "Özlem" diyorum her seferinde. Çünkü, tıpkı seninki gibi sevgi dolu bir yuvam, düzgün bir bir hayatım olsun istiyorum. Sen kendinden emin, insan gibi davranılarak insanca yaşamına devam ederken ben kimliğimle ilgili çatışmanın ortasına düşüyor, genellikle toplumdan dışlanıyorum. Hayatın tüm dezavantajları alışmaya çalıştığım kimliğime hücum ediyor. Çoğu zaman insanca yaşamak için mücadele vermekten yorgun düşüyor, sorgulayan gözlerden uzak beni olduğum gibi kabul eden bir toplumda yaşamak istiyorum. Yargısız, hor görülüp dışlanmadan, kınanmadan... Evet, senin sürdüğün hayatın aksine bana dayatılan hayat bu... Evsiz, kâğıt toplayıcı, kimsesiz, hayat kadını, eşcinsel... Sen bana ne dersen de, ben buyum... Ama her şeyden önce insanım. Hani beni yargılıyor, kınıyor, benden utanıyor, hem yardım elini uzatmıyor hem de benim için üzülüyorsun ya... Öyleyse soruyorum sana, "Ben yaşama tutunmaya çalışırken sen benim hayatımın neresindesin?" Kimsenin hayatını kınamamalıyız. Çünkü bizim hayatımız daha sona ermedi...!!!