Muhteşem yorumu ve şarkılarıyla bir döneme damga vurdu…. 50 yıla yakın müzik sektöründe olan, 86 albüme imza atan, 80' li 90'lı yılların, Tarabya'da yıldızlı gecelerin unutulmaz ismi Nejat Alp… Profesyonel müzik hayatına 1969’u 1970’e bağlayan yılbaşı gecesinde başlayan efsane sanatçı, Ayvalık doğumlu Perihan hanım ve Artvin doğumlu Necmettin bey’in çocuğu olarak İstanbul Süleymaniye doğumevinde dünyaya geldi. İlkokulu İstanbul Aksaray Deneme İlkokulu’nda , Ortaokul ve Liseyi , İstanbul Fındıkzade semtindeki Özel İstanbul Koleji'nde tamamlayan Nejat Alp, Üniversiteye başladığı ilk yıllarda ailesindeki bazı problemler yüzünden tahsiline devam edemedi  ve  ailesine bakabilmek için iş hayatına atıldı. Alp, iş hayatında da birçok başarı elde etti. Müzik hayatının yanı sıra bir de sinema filminde başrol oynayan Nejat Alp, yaklaşık 9 yıl önce Bodrum’a yerleşti. Ünlü sanatçı ile dününü bugününü konuştuk. Haydi buyurun sohbetimize.

MÜZİĞE OLAN AŞKINIZ NE ZAMAN BAŞLADI?

Çocuk yaşlarda müziğe gönül verdim. Önceleri Gitar sonra, Bass, Piyano , Bağlama ve Buzuki'ye merak saldım. Hepsini de başarı ile icra ettim. İstanbul’un en büyük gazino ve gece kulüp’lerinde orkestrası ile Yıllarca çalıştım. Tabii askere gidene kadar devam ettim. Sonra Orduevi’nde gönderildim orada birbirinden değerli Müzisyen arkadaşları ( Garo Mafyan , Neşet Ruacan , Ömer Faruk Tekbilek ,Cemil Günçer , Necdet Mahir Ün, Akay Temiz ) gibi Sanatçılarla beraber müzik yapma olanağı bulup büyük tecrübe kazandım.

22 YIL AYNI SEMTTE PROGRAM YAPTIM

ASKERLİKTEN SONRA NE OLDU PEKİ?

Askerlik dönüşü İstanbul’un en ünlü gazino, club ve taverna'larına orkestram ile başladım. Sonra bir patronun ısrarı üzerine İstanbul’un Erenköy Semtindeki Clup 33 adlı mekanda piyanist şantör olarak sahne almaya başladım. Erenköy’den Tarabya’ya geçtim ve 22 yıl aynı semtte programlarıma başarı ile devam ettim. Ben Türk sanat müziğine aşık biriyim. 

TAVERNA MÜZİĞİYLE İLK BULUŞMANIZIN NASIL OLDU?

Eskiden İstanbul’da Ermenilerin, Yahudilerin ve Rumların gittiği, özel eğlence yerleri vardı, oralara taverna denirdi. Bu mekânlarda dört-beş kişilik orkestralar olurdu, ben de o orkestralarda bas veya gitar çalardım. Birkaç sene çalışınca çözdüm işi, insanlar orada çok güzel eğleniyordu. Daha sonra Gülizar Gazinosu’nda işe başladım. Bir gün patronuma “Abi tavernalarda nasıl eğleniyorlar bir görsen!” dedim, o da “Bunu Türkçe’ye uyarlasana” dedi. Derken, Tarabya’daki Zarifler’e geldim. 1980 senesiydi. 22 sene, boş sandalye olmadan çalıştık.

15 GÜN ÖNCEDEN REZERVASYON YAPILIRDI

TAVERNA KÜLTÜRÜ ÇOK SEVİLDİ YANİ DOĞRU MU?

Tabii... İnsanlar 15 gün önceden rezervasyon yapardı. Mekâna gelenler, halay çekerek ana caddeye çıkardı. Yan tarafta da Arif’in (Susam) dükkanı vardı, oradan çıkanlar da onlara katılırdı. Ana caddede halay çekilirken bir araba da klarksona basmazdı, öyle güzel insanlar vardı o dönem. Her gece Ajda Pekkan da gelirdi, öyle ki “Nejat Abi’nin dükkanında Ajda Pekkan da çalışıyor” derlerdi. Çünkü arada bir o da sahneye çıkar, üç-dört tane şarkı okurdu. Kapıdan çıkarken teşekkür etmeyen yoktu. Şimdi insanlar nasıl eğleneceklerini bilmiyorlar, unuttular. Eğlencenin nasıl olduğunu anlamaları için bizim yaptığımızı görmeleri lazım.

DÜNYAYI 4 KEZ DOLAŞTIM

YURT DIŞINDA KONSERLERİNİZ OLDU YANİ ADETA DÜNYAYI DOLAŞTINIZ NELER SÖYLEYECEK SİNİZ?

Evet dünyanın dört bir yanına gittim desem yeridir. Ben dünyayı tam olarak dört kez dolaştım. Görmediğim yerlerin sayısı, iki elin parmaklarını geçmez. Tam 164 ülkede konser verdim; Güney Amerika’nın her yerinde, Avustralya’da, Kuzey Amerika’da... Hawaii’de konser veren tek Türk sanatçısıyım ben. Bu hiçbir sanatçıya nasip olmamıştır. Benim öyle bir kitlem vardı ki anlatamam. Yunanistan ve İsrail’den günü birlik beni dinlemeye gelen yabancılar vardı. Hatta Dünyanın ünlü Cazz üstatları yabancı medyada beni öven yazılar yazdılar.

HAWAİİ’DE NASIL KONSER VERDİNİZ?

O zaman Hawaii’deki Türk sayısı 3’tü. İlla konser vermenizi istiyoruz dediler. 11 kişilik grubumla gittik, bir hafta Hawaii’de kaldık. Kaldığımız otelde de konser verdik. O gün yan otelde Kris Kristofferson, caddenin öbür tarafındakinde de Tina Turner sahneye çıkıyormuş. “Onlar varken Nejat Alp’in konserine kim gelir?” dedim ama bin kişiden fazla insan geldi. Üstelik onların konserinin ücreti 75 dolardı, bizimki ise 150 dolar.

PEKİ SALON DOLDU MU?

Gülerek yanıt veriyor bu sorumuza…. Hiç boş yer kalmadı. Onlara da çok ilginç geldi bu müzik. Sabah 6’ya kadar durdular. “Biz eğlencenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyormuşuz” dediler.

ALTI ALBÜMÜMÜN TÜRKİYE SATIŞ REKORU BANA AİTTİR

BUGÜNE KADAR KAÇ ALBÜM YAPTINIZ?

30 asil ve 58 adet karışık ,toplam 88 albümüm bulunmaktadır. ve çoğu da hala satılmaktadır... 6 albümümün Türkiye satış rekoru da bana aittir. Aynı zamanda (Hayat Acıları) adında hiç istemediğim halde bir sinema filmim bulunuyor. O filmin çekilmemesi için çok direndim ancak Topkapı Filmin sahibini ikna edemedim. O filmde Selin Dilmen kardeşimle başrol oynamıştık. Melis ve Beste isminde 2 de kızım bulunuyor.

İLK ALBÜMÜNÜZÜ NE ZAMAN YAPTINIZ?

İlk albümümü 1975 yılında Özdemir Erdoğan ağabeyimin evindeki stüdyoda yaptım. Çalanlar orkestra arkadaşlarım ve rahmetli Selçuk Tekay kardeşimle gerçekleştirdik. Akşamları Gülizar Gazinosu’nda beraber çalışıyorduk. Bestelerin çoğu rahmetli Rıfat Şanlıel ağabeye aitti.

ŞİMDİKİ GENÇLER EĞLENCEYİ BİLMİYORLAR

ŞİMDİKİ EĞLENCE MEKANLARIYLA ESKİ MEKANLAR ARASINDAKİ FARK NEDİR SİZCE?

Eğlencenin nasıl olduğunu 22 sene Tarabya'da gösterdiğime inanıyorum. Ancak; şimdiki gençler göremediler. Diskolarda abartılı yüksek seste zıplamayı eğlence zannediyorlar. Benim programıma her yaştan insanlar gelirdi. Tarabya'da eğlence tavan yapardı. Ben, herkesin sevebileceği müzikleri icra ederken, gecenin sonunda herkesin mutlu olduğunu gözlemlerdim. 15 gün önceden rezervasyon yapılmazsa yer bulmak imkansızdı… Dünyanın her yerinden insanlar eğlenmeye geliyorlardı, Tarabya'ya. Arkadaşların da bir dinleyici kitlesi var ki muhakkak, bir gürültü patırtı yapıyorlar. Ama eğlence denilebilir mi? Zannetmiyorum… Şimdiki gençler eğlenceyi pek bilmiyorlar ne yazık ki.

ŞARKILARINIZ HALA DİLLERDE, HALA BÜYÜK KEYİF İLE DİNLENİYOR BUNUN SİHİRİ NE?

Şarkılarımın dillerde dolaşmasının sebebi bence işimi çok sevmek ve çok çalışmaktan kaynaklanıyor. Ben albüme başlamadan önce en az 1000 beste dinler, onu önce yüze, sonra 50’ye,sonra 30 düşürüp kaydederdim ve 22 adedini yayınlardım. Tabii bu kadar ince eleyip sık dokuyunca da başarı kendiliğinden geliyordu. Bir de Türkiye’nin en kaliteli (A Takımı)dediğimiz müzisyenlerle çalışıyordum. Her albümde 70 ile 85 kişilik kadro olmasa olmazımızdı. Türkiye’de hiç kimsenin albümünde bu kadar müzisyenin çalıştığı görülmemiştir. Tabi ki yönetmen ağabeyim merhum İskender Şencemal’ın payı büyüktür.