“Bu aralar CHP tam bir tiyatro” diyen AKP sözcüsü Hüseyin Çelik…
“Devletin valisi, kaymakamı herkese baskı yapıyor. Recep Tayyip Erdoğan tiyatrosu izlemek,  uymak mecburi.” MHP adına Oktay Vural

Siyasiler dilediklerini söylerler, istediklerini yaparlar, yaptırırlar, çünkü onlar her şeyi bilir. Biz sadece seyirci ve peki demekle mükellefiz. Buraya kadar tamam ama neden tiyatroyu alet ederek lafı dolaylı bir şekilde tiyatronun üzerinden aktarmaya çalıştıklarını anlayamıyorum. Tiyatronun benim bilmediğim bir başka manası mı var ki.
Muhatabı veya muhalifi hakkında hırpalayıcı bir şeyler söylemek isteyen tiyatroyu neden geveler acaba. Sanki söylemek istedikleri “curcuna” “kargaşa” “beceriksizlik” “yüzüne gözüne bulaştırma” gibi manalar ihtiva eden bir ifade olsa gerek. Ama bunun tiyatroya benzer veya tiyatronun buna benzer bir tarafı yok ki. Bir defa tiyatro ikiyüzlü değildir. Komedisiyle dramıyla, fars”ı ve trajedisiyle gayet nettir. Adı adresi soyadı afişinde de yazar oyununda da görünür.
Tiyatroya karşı bir hınçlarımı var acaba desem, niçin olsun. Yoksa karalama, yerme, belkide aşağılama ifadesi yerine neden kullanırlar tiyatroyu.
Tiyatro dünyanın en eski ve en güçlü sanatlarından biri olarak bu şekilde manalandırılmasını doğrusu hoş bulmadığımı ifade etmek isterim.
Sevmeyebilirsiniz, anlamayabilirsiniz ve hatta bilmeyebilirsiniz ama tiyatro güzel bir mekteptir de.
Aslında danışmanlarının uyarması da gerekir fakat sözün arasında danışmana da sorulmaz ki şöyle mi desem, böylemi desem diye.
Şüphesiz tiyatro uygulamalarında yanlışlar eksikler vardır. Ama birilerinin eksiği veya yanlışı o mesleğin asli hüviyetine halel getirmez.
Bu nevi sözler yıllardan beri söylenegelmiş, olagelmiştir. Ben beklerdim ki orada burada ahkâm kesen bazı tiyatrocuların uyarısı olsun. Yapmayın etmeyin desinler. Fakat ne mümkün hiç birisinin gıkı çıkmıyor.
Siyasi kanaatleri ne olursa olsun, kim söylerse söylesin hoş değil. Bir sanat dalını bütünüyle bu tip bir münakaşada olumsuz bir manada kullanılması kabul edilemez.
Her ne ise söyleyeceğiniz ya doğrudan onu söylersiniz  ya da politikanın icabı tevil edilebilir başka bir kelime uydurursunuz.
AKM yapılırken yaptırmayız diye karşı çıkanlar, birkaç sene evvel yıkılmak istenince de yıktırmayız diye ayağa kalkmışlardı.
Ne gariptir ki bu gibi durumlarda hiç sesleri çıkmıyor, her halde duyamadılar.
Yeterli olmasa da bugün Devlet Tiyatroları var, Şehir Tiyatroları var. Birileri bilmese de bazı özel tiyatrolar da  var.
Biz milletçe ve devletçe bu işi başaramadık ama dünyanın her tarafında tiyatro fevkalade önemlidir.
Profesörle okuma yazması olmayan her hangi bir vatandaşın beraberce seyredebilip zevk aldığı, beraberce gülebilip hüzünlenebildiği bir ortam sunan tiyatroyu kavgalara alet etmemeniz de fayda vardır.
Biliriz ki bazıları kendisini göstermek için tiyatroya sığınır ve tiyatro seyreden adam sınıfına dâhil olarak kişiliğine kişilik katar.
Böyle birisi vaktiyle arkadaşıyla bir operaya gider. Beraberce seyrederler. Operadan çıkıp giderlerken arkadaşı sorar, operanın altıncı perdesini nasıl buldunuz efendim,  diye.
O da gayet sakin pişkin ve bilgiç bir ifadeyle cevap verir. Etekleri kirli, birazda yırtıktı, doğrusu yakıştıramadım değiştirseler bari. Der.
Kolay değil elbette bunca işin arasında doğruyu yanlışı tefrik edip, sözü böyle değil de şöyle söylemenin daha güzel olacağını düşünebilmek.
Her vesile ile konuşmak mecburiyeti ister istemez hatalara da sebebiyet verir elbette. Konuşmadan da olmaz ki.
Sözünüz birkaç saat evvelkiyle çelişse bile devam.
Ama neden tiyatro…