Ekonomilerimizi, günlük yaşantılarımızı derinden etkileyen küresel çaptaki kavganın merkezinde Yeni İpekyolu ve enerji kaynaklarını kontrol altına alma mücadelesi yatmaktadır. 

1) Yeni İpekyolu’nun Batı’ya açılan kapısı söz konusu olunca da Türkiye gündeme geliyor,  dünyanın en önemli enerji kaynakları ve dağıtım yolları denilince de yollar Türkiye’ye uzanıyor. 

2) Fosil yakıt kaynaklarımız tükenince, sıra bor ve toryuma gelecek. Bor elektrikli taşıt pillerinin ve hidrojen pillerinin olmazsa olmazı. Toryum ise, tehlikesizce nükleer enerji üretebileceğimiz, çevre dostu bir kaynak. 

Ve…Dünya bor ve toryum rezervinin yüzde 70’i Türkiye’de. 

…Neden hedefteyiz? Sorusunun yanıtını verebildik mi?

Ermenistan 12 Temmuz’da, biryerlerden aldığı ilhamla, Azerbaycan’ın Tovuz bölgesine saldırdı. Yetmedi, 27 Eylül’de Terter’e saldırdı. Azerbaycan ordusundan hiç beklemediği şekilde karşılık alınca, perde gerisindeki koruyucu meleklerinin devreye girmesiyle ateşkes anlaşması yapıldı. 

Ermenistan, bu ateşkes sürecini toparlanma fırsatı olarak değerlendirdi ve bu defa Azerbaycan’ın sivil yerleşim bölgelerine füzeler yağdırmaya devam etti. Amacı, Azerbaycan’ı tahrik ederek karşılık vermesini sağlamak ve bu saldırıyı bahane ederek MİNSK garantörlerini yardıma çağırmaktı. 

AYNEN SREBRENİTZA’DA OLDUĞU GİBİ..

Azerbaycan bu tuzağa düşmedi, ama dünya kamuoyunun sessiz kalmasından yararlanan Ermeniler, aynen Srebrenitza’da olduğu gibi, Bosna’da olduğu gibi, televizyonların canlı yayın yaptığı bir zamanda sivil yerleşim bölgelerine füzeler yağdırmaya devam ettiler. 

Demokrasi ve insan hakları savunucusu ülkeler yalnızca seyrettiler.. 

Ermeniler saldırmaya, Azerbaycan ordusu karşılık vermeye devam ediyor. Azerbaycan ordusu 30 yıldır işgal altında tutulan topraklarını kurtarmaya kararlı. 

Türkiye, bu haklı davasında, elbette kardeş Azerbaycan’ın yanında..

Küresel çapta yeni bir ekonomik düzene, yeni bir para sistemine geçiş hazırlıklarının yaşandığı bir süreçte, Türkiye’yi, Türkiye-Azerbaycan dayanışmasını hedef alan saldırıların gerçek nedenlerini doğru okumak gerekir. 

YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ YENİ BİR EKONOMİK SİSTEM

Ülkelerin koronavirüs salgınıyla sindirildikleri bir süreçte, Türkiye’yi, Türkiye-Azerbaycan dayanışmasını hedef alan saldırılar, ABD digital doları, karşı çıkanlar da bir başka para birimini dayatma hazırlığında. 

Mevcut küresel ekonomik düzeni sıfırlama, yeni bir ekonomik düzene ve yeni bir para sistemine geçme hazırlıklarının yaşandığı bir süreçte, yeni düzenin de kaptanı olmayı, yeni bir Bretton Woods dönemini başlatmayı hedefleyen ABD, öncelikle Yeni İpekyolu’nun kilit ülkeleri konumundaki Türkiye ve Azerbaycan’ı yanında görmek istiyor. Türkiye ve Azerbaycan da, “Önce kendi çıkarlarımız” dedikleri için Ermeni maşası devreye sokuldu. 

ABD’nin, yıllardır hazırlıklarını yaptığı digital dolar sistemini devreye sokabilmesi, Yeni İpekyolu’nda dolar dışında bir başka para birimin kullanılmasını önleyebilmesi için, Yeni İpekyolu’nun önünü kesmesi ya da ortaklığa razı edebilmesi gerekiyor. 

Çin’in küresel ekonominin lideri olması durumunda Yeni İpekyolu’nda, kaçınılmaz olarak, dolar dışında bir para birimi geçerli olacağı için, doların saltanatı, dolayısıyla dünyanın en borçlu ülkesi ABD’nin küresel liderliği sona ermiş olacak. 

Derin ABD, böyle bir sonu kolayca kabullenemediği için, bütün imkanlarını kullanarak, Çin’in enerji kaynaklarına ulaşmasını engellemeye ve Çin’in Yeni İpekyolu’na destek veren ülkeleri yanına çekmeye çalışıyor. Aslında Trump da, Biden da, Yeni İpekyolu’nda Çin ile birlikte yürüme kararında, fakat farklı yöntemler öneriyorlar.

 ABD’nin tek kutuplu yeni bir dünya düzenine yönelik yol hartalarına “evet” dememesi, “önce çıkarlarım” diyerek bağımsız adımlar atması, Doğu Akdeniz’de sismik araştırma ve sondaj konularında ısrarcı davranması, Libya ile, deniz yetki alanlarının sınırlarına ilişkin anlaşmanın ardından, ülkenin imarına yönelik 10 milyar dolarlık yeni bir anlaşma imzalaması, NATO üyesi olmasına rağmen, NATO dışındaki ülkelerden savunma sistemleri alması, Çin’in 2021 başından itibaren küresel ticarette kullanıma sokmaya hazırlandığı RMB’ye, yani Çin merkezli dijital para sistemine sıcak bakması, Karabağ’da 30 yıldır Ermeni işgalindeki topraklarını geri almak için savaşan Azerbaycan ile örnek bir dayanışma sergilemesi, Türkiye’nin hedef tahtasına oturtulmasına neden oluyor. 

Derin ABD’nin Türkiye’ye ilişkin rahatsızlıklarının yansımalarını, Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ve Yunanistan’a karşı sergilediği dayanışma görüntülerinde ve başkan adaylarından Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan söylemlerinde net olarak görebiliyoruz. “Erdoğan’ı seçimle devireceğim” diyen Rum dostu Bidenopulos’un bu söyleminin iç siyasetteki yansımalarını da izlemekteyiz. 

NUH TUFANI GİBİ

Son yıllarda küresel aktörler arasında yaşanmakta olan mücadelenin giderek Doğu Akdeniz’e odaklanmasının nedeni, yalnızca Akdeniz’in derinliklerinde keşfedilen muazzam doğalgaz rezervleri değil. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında bölgemizde yaşanan gelişmeleri arka planlarındaki dinamikleriyle birlikte izleyenlerin kolayca görebildikleri gibi, küresel çapta etkili olacak yeni bir siyasi ve ekonomik düzenin doğum sancılarını yaşamaktayız.    

Kutsal kitaplarda sözü edilen Nuh Tufanı benzeri, tarihin akışına yön veren çok köklü değişim ve dönüşümlerden birine tanıklık etmekteyiz. Koronavirüs salgını ile yeryüzünde yeni bir hayat düzeni başlatan Nuh Tufanı arasında paralellik kuranların ne kadar haklı olduklarını zaman gösterecek, ama küresel aktörler arasındaki mücadelede Covid-19’un bir silah olarak kullanıldığını gözardı edebilir miyiz? 

II. Dünya Savaşı sonrasında, ABD ile Sovyetler Birliği arasında imzalan Yalta Anlaşması’yla kurulan iki kutuplu dünya düzeni, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla son bulmuştu. Bu tarihten itibaren yeni bir dünya düzeni ve yeni bir ekonomik sistem arayışları başlamıştı. Bugünlerde koronavirüsün narkotik etkisi altında yaşanan gelişmeler, küresel liderlik savaşının günlük yaşantımıza yansımalarıdır.  

NEDEN HEDEFTEYİZ?

Ekonomilerimizi, günlük yaşantılarımızı derinden etkileyen küresel çaptaki kavganın merkezinde Yeni İpekyolu ve enerji kaynaklarını kontrol altına alma mücadelesi yatmaktadır.

1) Yeni İpekyolu’nun Batı’ya açılan kapısı söz konusu olunca da Türkiye gündeme geliyor,  dünyanın en önemli enerji kaynakları ve dağıtım yolları denilince de yollar Türkiye’ye uzanıyor. 

2) Unutmadan not düşelim; bütün dünya ülkeleri, ömrü sınırlı ve karbon salınımı çok yüksek olan fosil yakıtlar yenilenebilir enerjiye geçme eğilimindeler. Almanya gibi güneşten nasibi çok sınırlı olan ülkeler gibi güneş enerjisine yönelmiş durumdalar; boş araziler, evlerin ve işyerlerinin çatıları güneş panelleriyle donatılıyor. 

Fosil yakıt kaynaklarımız tükenince, sıra bor ve toryuma gelecek. Bor elektrikli taşıt pillerinin ve hidrojen pillerinin olmazsa olmazı. Toryum ise, tehlikesizce nükleer enerji üretebileceğimiz, çevre dostu bir kaynak. 

Ve…Dünya bor ve toryum rezervinin yüzde 70’i Türkiye’de. 

…Neden hedefteyiz? Sorusunun yanıtını verebildik mi?