Necla Uygur
- Anneler Günü için sizinle röportaj yapmak istedik. Sizin çok fedekar bir anne olduğunuzu biliyoruz. Kaç çocuğunuz, kaç torununuz var efendim.
5 tane oğlum, 11 torunum ve 3 gelinim var. Allah benim evlatlarımı bana, herkesin evladını da kendine bağışlasın.
- Tiyatronun duayeni olan Merhum eşiniz Sayın Nejat Uygur ile çocuklarınızı büyütmek zor oldu mu? Tiyatroculuk zor bir meslek, o günleri bize anlatabilir misiniz?
Gençlikteki ekmek mücadelesi, işin vermiş olduğu yorgunluktan dolayı evlat sevgisini tam anlamıyla tadamıyorsunuz. Ama yaş ilerledikçe etrafınızdaki çocuklarınızın ve torunlarınızın sevgisini en güzel şekilde yaşıyabiliyorsunuz. Herkesin çocuğunu Allah bağışlasın. Hanımefendi o kadar zor oldu ki anlatamam. Kamyonlarda, otobüslerde çocuklarımı yamalı kıyafetlerle yetiştirdim. Anadolu’da halk bizi çok seviyordu. Ekmek parasına çalışıyorduk şimdiki gibi televizyonlar yoktu. Onları eleştirmiyorum o günün şartları bunu gerektiriyordu. Hiç unutmam... Bir kış günü Erzurum’daydık... Erzurum’un soğu iliklerimize kadar işlemişti. O günlerde henüz 3 çocuğum vardı. İkiz çocuklarım zatürre olmuşlardı. Onlara mama dahi bulamadığımız günler yaşadık. Yanımızda çalıştırdığımız işçimizin paltosunu emanet aldık. Tren istasyonlarında tren bekleyerek, yolculuk yapıyorduk. O günleri hatırladıkça hala içim sızlar.
- Behzat ve Süheyl Beyler de babalarının yolunu takip ettiler, çok başarılı birer tiyatro sanatçı oldular. Bu sizi mutlu etti mi? Diğer çocuklarınız farklı alanlarda yaşamlarını devam ettirdiler, siz seçimlerinde destek oldunuz mu?
Çocuklarımın seçimlerine hiçbir zaman karışmadım. Behzat ve Süheyl bizim yanımızda çalışıyordular. Aile tiyatrosu olduğu için kazancımız çok fazla değildi. Babalarından çok cüzi bir maaş alıyorlardı. O zaman evli oldukları için aldıkları ücret az geliyordu. Yollarını ayırmaya ve kendi başlarına tiyatro yapmaya karar vermişlerdi ve bunu ilk bana söylediler. Benden babalarına bunu söylememi istediler. Nejat durumu normal karşıladı ve bizlerin de desteği ile tiyatrolarını açtılar. Nejat Bey ilk oyunlarına isim verdi “Boynuz Kulağı Geçer”.. Çekinmedi, çocuklarım beni geçer diye.... Onlarda işlerini çok iyi yapan tiyatrocular oldular.
- Ben Uygur’ların tiyatro oyunlarını izlemeye çok geldim. Oyunların sonunda Süheyl ve Behzat Beyler sizi sahneye davet ediyorlardı, alkışlar size geliyordu, çok duygulanıyorduk hep beraber, neler hissediyordunuz?
Onları izlerken anlatması güç duygular yaşıyor, onlarla gurur duyuyorum. Geçenlerde tiyatrolarına gittim beni gene sahneye davet ettiler. O an gözlerim Nejat’ı aradı, yanımda olsun istedim. Hala yokluğuna alışamadım. İnşallah daha da iyi olacaklar. Ama tiyatronun basamağı yoktur, merdivenleri yavaş yavaş çıkacaklar. İnanıyorum ki çok daha başarılı olacaklar.
- Anneler Günü için bir mesajınız var mı?
Herkesin Anneler Gününü kutluyorum. Anneler Günü’nün bir günle sınırlı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklar kolay büyütülmüyor, büyük mücadele veriliyor. Anneleri bir sevgi sözcüğü, bir öpücük dahi çok mutlu edebiliyor. Annesini kaybetmiş bir çok insan var. Ancak evladı hayırsız olan anneler de var. Bugünlerde onların da yanında olmamız gerektiğini düşünüyorum.
- Yeni annelere neler söyleyebilir misiniz?
Bugünün anneleri, anneliği çok kolay zannediyor. Annelik zannedildiği kadar kolay bir şey değil. Annelik mücadele, emek, fedakarlık, sabır ister. Bugün çocuklar ya bakıcılarla ya da aile büyüklerinin ellerinde büyüyor. Benim tavsiyem annelerin çocuklarını kokularıyla büyütmeleri. Bir annenin çocuğunu bakıcının eline bırakmasını hoş karşılamıyorum. Ama bugünün getirdiği şartlarda anne ve babanın da çalışması gerekebiliyor. Ama bana göre bir çocuğu annesinin büyütmesi gerekiyor.
Buradan evlatlarıma, torunlarıma selamlar söylüyorum.
Bunlar da ilginizi çekebilir