Dünyanın neresinde görülmüştür ki silahla demokrasi gelsin. Tetiğini çektiğiniz silah sadece demokrasiye, hukuka, yaşama hakkına, özgürlüğe sıkmadığınızı anlamış olsaydınız keşke. Sıktığınız her kurşun bir ocağa düşen ateştir. Sıktığınız her kurşun beşikte yatan yetimin ekmeğinedir. Sıktığınız her kurşun öksüz, yetim kalan çocuk demektir.
Birazcık vicdanınız kalmış olsaydı, yüreğiniz kanar, kalbiniz teklerdi. Ama sizler sadece insan görünümlü birer zavallısınız.
Eğer cumhuriyet tarihi boyunca bir haksızlık varsa bu sadece belli bir mezhebe, belli bir gruba veya belli bir bölgeye yapılmış özel bir uygulama değildir. Bunu düzeltmenin yolu parlamentodur, siyasettir, diplomasidir. Ama sizin bunları anlayabilecek kadar dahi zekâya sahip olmadığınızı biliyoruz.
Türkiye’de zaman zaman siyasi görüşü düşüncesi veya başka sebepler dolaysıyla haksızlıklar olmuştur. Lakin bunun karşılığında intikam almayı düşünmedik. Önümüze gelene kurşun sıkmadık. Pusu kurmadık, çöp konteynerine bomba koymadık, şantiye basmadık, öğretmen katletmedik, askere polise kurşun sıkmadık, hep daha iyi nasıl olur onun peşinden koştuk. Haksızlığa uğradığını düşünen sizler ve bizler aynı yasalarla yönetildik. Hep aynı havayı soluduk, aynı mahallede yaşadık. Aynı kahvede çay içtik, aynı mekânda sohbet ettik. Yani aynıyız, eşit olduğumuza göre savaşınız kimedir.
Hiç bir dönem düşünmedik: vicdanımızı, vatanımızı, bayrağımızı, yaşadığımız toprağımızı başkalarının maşası olmak uğruna bu kadar ucuz vermeyi. Vatanımızı ve bayrağımızı namusumuz bildik, satmadık, kiralık tetikçi el olmadık.
Nereden bilebilirdik namusun ve vicdanın, vefanın bu kadar kolay satılabileceğini. Düşünemedik. İnsan olmakla insanlıktan çıkmak (hayvan bile diyemiyorum) arasında seçim yaparken niçin adam olmayı kendinize yakıştıramadınız?
Zor olan, kötülük ve hainlik değildir. Zor olan her türlü kötülüğün karşısında insanlığınızı koruyabilmektir. İncinsek dee incitmemektir felsefemiz. Lakin vatanımıza göz dikenlerinde ölmeden bu dünyada acıların en büyüğünü tattırmaktan da geri kalmayız.
Dört yıldır sürdürülen, çözüm sürecinin rahatlığından faydalanan terör örgütünün gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Dış beslemeli terör örgütünün gerçek amacının demokratikleşme kılıfı adı altında bölücülük yaparak, halkı ayrıştırmak suretiyle ülkemizin bölünüp parçalamak olduğunu anlamayan dimağlara, duymayan kulaklara, görmek istemeyen gözlere umarım bundan sonra görme, anlama, duyma duyularının anlama yetilerini kullanma ihtiyacı hissederler.