Adalet ve Kalkınma Partisinin BOP Eşbaşkanlığı ünvanıyla çıktığı yolda kendine biçilen sınırları aştığını düşünen küresel güçlerin, son zamanlarda Cumhurbaşkanı ve iktidarın tutum ve uygulamalarıyla Suriye ve PYD konusundaki fikir ayrılığından rahatsız oldukları görülüyor. 

Türkiye Suriye’deki Kürt grupların (PYD) Suriye için tehlike olduğu konusunda ısrar ederken, ABD, PYD’yi, IŞİD ya da El Nusra’ya karşı savaşta müttefik olarak değerlendiriyor. Suriye’de Esad’sız çözüm, tampon bölge oluşturlması ve mülteci sorunu konusunda farklı düşünülüyor. Terörün tanımı ve her türlü teröre karşı işbirliği yapılmasında da Batı dünyası çifte standartlı.

Buna karşın Türkiye’nin demokrasi, kişi ve basın özgürlüğü, otoriterliğe sapma, dini azınlıkların da olduğu on binlerce çocuğun İmam Hatip okullarına gönderilmesi ya da zorunlu İslami dini eğitime tabi tutulması, yabancı yatırımcıların tedirginliği, ekonomik istikrarda oluşan sıkıntılar, piyasada durgunluk, turist girişlerinde yaşanan azalma, vb. nedenlerle yüksek sesli eleştirler bir hayli yaygın.

İsrail’in vatandaşlarını Türkiye’ye gitmemeleri için uyarıp, ardından da ABD’nin Türkiye’deki personel ailelerinin Türkiye’den ayrılmalarını söylemesi, sanki çok kötü bir kaos yaşanacakmış algısını yaratıyor.

Ankara’da ABD Büyükelçisi olarak görev yapmış İki eski elçi, Marc Edelman ve Morton Abramowitz tarafından ortaklaşa kaleme alınan ve ABD’nin en saygın ve etkili gazetelerinden Washington Post’ta yayınlanan makalede, “Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından otoriterliğe, ekonomik yavaşlamaya ve iç savaşa sürükleniyor” denilmiş, Türkiye’de demokrasinin gelişmesinin mümkün olamayacağını vurgulayarak, “Erdoğan ya reform yapmalı, ya da istifa etmeli” ifadesini kullanmışlardır.

Bunlar yetmezmiş gibi, Amerikalı Amerikan Girişim Enstitüsü adlı kuruluşta çalışan, Amerikan Donanması Askeri Akademisinde öğretmenlik ve Amerika'da yayınlanan Middle East Quarterly (Ortadoğu bülteni) dergisinin editörlüğünü yapan,  Washington Post, The New York Times, The Wall Street Journal, The New Republic, National Review, ve The Weekly Standard adlı gazete ve mecmualarda Türkiye, Irak, İran'la ilgili yazıları yayınlanan Michael Rubin de, ordu darbe yaparsa kimse Erdoğan’ın arkasından ağlamaz, ülkede özgürlüğün kapısını açarlarsa büyük destek de bulurlar, diyor. Ayrıca “Amerikan ve Avrupa kamuoyunun Erdoğan, oğlu, damadı, Egemen Bağış ve Cüneyd Zapsu gibi adamlarının idam edilmesine sempatik bakmayacağını, ama yolsuzluktan yargılanıp uzun süre hapis yatmalarını kabul edeceğini” ekliyor... 

Bu gelişmeler üzerine; Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin darbe yapacağı ve TSK’da bazı kuvvetlerde çoğunlukta olduğu öne sürülen “paralel yapı” mensuplarının darbe hazırlığı içinde olduğu iddialarıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetlerinde disiplin, mutlak itaat ve tek emir komuta esastır. Hiçbir yasa dışı, emir-komuta hiyerarşisi dışı oluşum ve/veya harekete taviz verilmesi söz konusu değildir. Bambaşka saiklerle yapıldığı anlaşılan ve hiçbir hukuki, insani, vicdani ve akli dayanağı olmayan, basın etiğinden ve üslubundan uzak, haddini aşan haber ve yorumları yapanlar hakkında hukuki işlemler başlatılmış ve suç duyurusunda bulunulmuştur" denildi.

Bence de adı ne olursa olsun hiç bir örgütün silahlı kuvvetlerde darbe yapacak silahlı kuvvetleri ele geçirecek gücü yoktur. Konuşmaya bile değmez... TSK, Atatürk İlke ve Inkılaplarına bağlı, sarsılmaz disiplini, üstün görev anlayışıyla ordu içine sızabilmiş olan her türlü fitne ve fesat odağını temizleyecek akıl ve iradeye sahiptir...

Sahte delil, yalancı gizli tanıklar ve satılmış bir kısım yargı mensubu eliyle Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve irili ufaklı adeta onlarca dava ile zaten hırpalanan ordumuz, ülkemizde terörün azdığı, komşularımızdaki yangının kıvılcımlarının ülkemize sıçradığı, neredeyse savaşın eşiğine geldiğimiz şu günlerde böyle bir maceraya kalkışmayacak kadar ileri görüşlü, akıllı, demokrasiye, anayasaya ve yasalara bağlı ve tutarlıdır. Kimse öküzün altında buzağı aramasın... Orduya darbe çağrılarının devri geçti. Artık hiç kimse bu tuzağa düşmez ve düşmemeli. “Ordu darbe yaparmı?” diye soranlara  cevabım; “asla olmaz” ve olmamalı da... 

Bu vesileyle büyük bir özveriyle yürüttükleri terörle mücadelelerinde kahraman ordumuzu saygıyla selamlıyor, gazilerimize şifa, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.