Biri bitmeden diğeri başlayan doğa olaylarında felaketlerin sebebi iklim koşullarına yoruldu ancak kişilerin ihmali göz ardı edildi. Maddi ve manevi kaybın, Türkiye’nin ve Türk milletinin kaybı olduğu bir gerçek var. Ateşte yanmayı, boğulmayı, ölümü kavrayamamak nasıl bir akıldır! Çoğunluğu garip ve yoksul olanların emekleri heba oldu; zararların, kayıpların geri dönüşü yok. Kurumların ihmalkârlığını, görmezden geldiklerini, değişmeyen ve uygulanmayan yasaların faturasını onlar ödediler. Ne büyük zalimlik!

Yapanın yanına kar kalan milyonlarca senaryo geçmişten bu güne evrilip durmakta. Cahillerin, ilkokul mezunu, iş bilmez yöneticilerin, müteahitlerin, milletvekillerinin toplum yaşamına zararları dinamit misali.

Adını koyduğumuz ihmalkârlıklar: su birikintisine düşen damla gibi dalga dalga genişleyip sağlığımızla, geleceğimizle, özgürlüğümüzle, bağımsızlığımızla oynuyor. Ahlakı, vicdanı, insana ve doğaya saygıyı, kurallara uymayı öğretmediğiniz sürece bu yıkım sürüp gidecek.

Mesela; solucanın sindirim sistemi, çiçeğin taç yaprağı gibi kullanmayacağı gereksiz bilgi ile beyni bulanan IQ’su düşüklere nasıl bir eğitim verildiği eğitimcilerin ihmalkârlığıdır. Kişi kırk yaşına gelmiş çöpün yere atılmayacağını öğrenmemiş.  Orman manzarasına karşı içtiği şişeyi yanında götürmek yerine kırmaktan haz duyan ahmakların cahilliği yaşadığı ülkeye ihanetle geri dönmekte. 

Adamın kırk ayrı suçu var ama sokakta. Yan yana yaşıyorsunuz potansiyel suçlularla. Birinde yanıldı ikincisinde alıştı, böyle katlanıyor suçları. Parmak izinden sonuca varılmamışsa 40 kez alınıp bırakılmış olmalı. Kullanılan iş gücü, aracı, benzini, harcanan maddi manevi emek, giden milli servet, milletin ödediği vergiler önemsenmemiş.

Yaşamak için cahil bırakılan, eğitilmeyen köylünün, çiftçinin elinden çıkan gıdalara bağımlısınız. Arıyı kovmak için peteğe tükürdüğünü açıklayan yetiştiriciyi dinledikten sonra hangi kovanı satın alırsınız? Ya ‘Ata Tohumu’nu yabancı hormonlu tohumla birleştirdiğini zaferle anlatan çiftçiyi duyan oldu mu? 

Bir başka örnek: bor madenini ihraç ederken İsrail’den kimyasalı yükseltilmiş deterjan ve katkı maddelerini ithal ediyoruz. Ve ithal edilen diğerleri… “Kişiyi toprağa ters diksen yetişir” dedikleri topraklarınız varken!

Tarlanın, arazinin kullanılmamasının, artan fiyatların, kıtlığın, azalan su kaynaklarının, kirlenen akarsuların, deniz ve toprağın sonunu görmek, anlamak lazım. 

Hepsinin çaresi, ihmalkarlığın önlemi var ama bütün çareler ve gerçekler sessiz! Seslenmesi umuduyla!