Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı, Elbaşı Nursultan Nazarbayev,  bağımsızlıklarının 30. Yılı dolayısıyla kaleme aldığı “BAĞIMSIZLIK DERSİ” başlıklı yazısında, yine bilgi ve deneyimlerinin kazandırdığı bilge kişiliğini ortaya koyuyor.  Elbaşı Nazarbayev bu yazısında, yalnızca Kazakistan halkına ve gelecek kuşaklara değil, bir gün tarih sahnesine bağımsız bir devlet olarak çıkma fırsatı elde edebilecek bütün toplumlara ve onlara önderlik edecek yönetici kişilere çok değerli öğütlerle örülmüş bir yol haritası armağan ediyor. 

M. KEMAL SALLI

Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı, Elbaşı Nursultan Nazarbayev,  bağımsızlıklarının 30. Yılı dolayısıyla kaleme aldığı “BAĞIMSIZLIK DERSİ” başlıklı yazısında, yine bilgi ve deneyimlerinin kazandırdığı bilge kişiliğini ortaya koyuyor.  Elbaşı Nazarbayev bu yazısında, yalnızca Kazakistan halkına ve gelecek kuşaklara değil, bir gün tarih sahnesine bağımsız bir devlet olarak çıkma fırsatı elde edebilecek bütün toplumlara ve onlara önderlik edecek yönetici kişilere çok değerli öğütlerle örülmüş bir yol haritası armağan ediyor. 

Bağımsızlık, yalnızca, ülkemizin sınırları içindeki vatan dediğimiz toprakları korumak değildir. Bağımsızlık, dilimizi, kültürel birikimlerimizi, değer yargılarımızı ve maddi varlıklarımızı koruyabilmek ve gelecek kuşaklara aktarabilmekle mümkündür. 

Nitekim Elbaşımız Nazarbayev, yalnızca siyasi bağımsızlığı kazanmanın yeterli olmadığını, ekonomik ve kültürel konular başta olmak üzere her alanda bağımsızlığı kazanıp korumanın çok önemli olduğunu belirterek, “Geçmişte Saka, Hun atalarımız, kahraman Türk atalarımız çalkantılı zamanların fırtınalarına direnerek Büyük Bozkır'da büyük bir millet yarattılar. Kazaklar, büyük savaşlar ve mücadelelerle Türk halkının vatanını korumuşlardır” diyor.

Nazarbayev, kültürel bağımsızlığın önemine işaret ederken de şöyle diyor: “Bilge atalarımız sadece kendilerini değil, dürüstlüklerini, saf dillerini, güzel şarkı ve ruh hallerini, sohbet kültürünü ve zengin edebiyatlarını da korumayı başardılar. Kökleri, tarihi ve gücü, birçok etnik grubun bir arada barış ve uyum içinde yaşadığı Büyük Bozkır'da bulunan böyle bir ülkenin oğlu ve kızı olmak her Kazakistanlı için sonsuz bir mutluluktur.”

 “…Kahraman atalarımızın birçoğu, bağımsızlığa giden zorlu yolda sayısız savaş ve ayaklanmada şehit oldu. Onları hatırlamak ve saygı duymak bizim görevimizdir. Bu nedenle yeni dünyada kan dökülmesine izin vermeyeceğiz, kutsal olanı benimseyeceğiz; bağımsızlığı sabır ve dayanıklılık, akıl ve bilgelikle elde ettik.”

Elbaşı Nazarbayev’in, “sabır ve dayanıklılıkla, akıl ve bilgelikle” elde ettiklerini söylediği bağımsızlık, aynı zamanda, çok kısa bir zaman diliminde siyaset ve ekonomi alanlarında elde edilmiş başarılar demetinin mütevazi bir ifadesidir.  

Nursultan Nazarbayev, Kurucu Cumhurbaşkanı olarak ülkesinin yönetimini üstlendiği günden günümüze uzanan kısa bir zaman diliminde Kazakistan’ı bir dünya markası yaparak en gelişmiş 40 ülke sıralamasına yüceltebilmişse, bu ayakta alkışlanacak bir başarıdır. Bu başarılar, Kazakistan sınırları içinde yaşayan herkesin Nazarbayev’e güvenmeleri ve aynı frekansta hareket etmeleriyle elde edilmiştir. 

NAZARBAYEV ÖNDERLİĞİNDE BAŞARILAR ZİNCİRİ

1991’de büyük devletlerle çevrili, denize bağlantısı ve serbest piyasa ekonomisi konusunda deneyimi olmayan bir devlet olarak tarih sahnesine çıkan, geniş topraklarına rağmen, karmaşık demografik yapısı nedeniyle geleceği ile ilgili kaygılı yorumlar yapılan bir devletin başkanı olan Nursultan Nazarbayev, kısa bir zaman diliminde ekonomi ve siyaset alanında gerçekleştirdiği başarılarla yalnız Kazakistan’ın değil, Türkistan coğrafyasının ve giderek dünyanın, “tarihin akışını değiştiren bile lider” olarak andığı bir küresel aktör olmuştur. 

Nursultan Nazarbayev’in Kazakistan’ın, Kurucu Cumhurbaşkanı olarak, kısa bir zaman dilimine sığdırdığı başarılar dizisini konu başlıklarıyla özetleyelim:  

1992’de BM Güvenlik Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmada, Avrupa’da güvenliğin oluşturulmasında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) önemine dikkat çeken Nazarbayev, AGİT benzeri bir örgütün Asya’da da gerekli olduğundan söz etmiş ve 2002 yılında Kazakistan, Orta Asya’nın AGİT’i sayılan CICA’nın (Asya İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Teşkilatı) ilk zirvesi’ne ev sahipliği yapmıştı. 

1992’de AGİT’e üye olan Kazakistan 2010 yılında dönem başkanı oldu ve 7’nci AGİT Zirvesi, 1-7 Aralık tarihlerinde Astana’da (Nur-Sultan) yapıldı. Böylece ilk kez bir Asya ülkesi AGİT dönem başkanı oluyordu.

NATO Avrupa Atlantik Konseyi’ne 1992’de, Barış İçin Ortaklık Programı’na 1994’te katılan Kazakistan, 2006 yılında NATO ile ilişkilerini Bireysel Ortaklık Eylem Planı düzeyine yükseltmişti.

1997’de Kazakistan’ın başkenti Almatı’dan Astana’ya (Nur-Sultan) taşındı ve planlı, çağdaş bir kent inşa edildi. Nursultan Nazarbayev Nur-Sultan için,”En büyük başarım ve mutluluğum” diyor.   

1999’da AB ile ortaklık ve işbirliği anlaşması imzalayan Nazarbayev Kazakistan’ı 2015 yılında AB ile Genişletilmiş Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması imzalayan ilk Asya ülkesi olmuştu.

2003’ten başlayarak, Nur-Sultan’da gerçekleştirilen Dünya Semavi ve Geleneksel Dinler Kurultayı etkinlikleri, Batı ile İslam Alemi arasında diyalog ve işbirliğinin gelişmesine vesile olmaktadır. 

30-31 Mayıs 2012’de Astana’da gerçekleştirilen 4. Dünya Semavi ve Geleneksel Dinler Kongresi’nde konuşan Nursultan Nazarbayev bu etkinliklerin hedefini şöyle özetliyordu:

“Astana’da Semavi ve Geleneksel Dinler Kongrelerin düzenlenmesi, dinler arasında uzlaşmaz farklılıklar ve anlaşmazlıklar tezinin sadece bir varsayım olduğunu gösteriyor. Dinler aralarında savaşmazlar; savaşan insanlar ve ülkelerdir. Ulu Abay’ın çok önemli sözleri var: ‘Bir müminin görevi iyilik yapmak. Fakat inanç olmadan yapılan iyilik neye yarar?’ Kongremizin ana amacı insanlığı kayıp mükemmellik yoluna yeniden yönlendirmektir.” 

Yine 2003 yılında, Almatı’da düzenlenen Denize Çıkışı Olmayan Ülkeler Konferansı’yla Kazakistan, BM’nin uluslararası çapta gerçekleştirdiği organizasyonlarından birine ilk defa ev sahipliği yapmıştı. 

Kazakistan, 2007’de BM Asya ve Büyük Okyanus Ekonomi ve Sosyal Komisyonu’nun 63. etkinliğine, 2008’de Dünya Sağlık Örgütü’nün, 2009’da da Dünya Turizm Örgütü’nün uluslararası konferanslarına ev sahipliği yaptı.

22 Ekim 2009’da Türkiye ile Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma Türkiye’nin Avrasya coğrafyasındaki bir ülkeyle imzaladığı ilk stratejik ortaklık anlaşmasıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mayıs 2012’de, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak Kazakistan’a yaptığı resmi ziyarette hayata geçirilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSİK), iki kardeş ülke ilişkilerinin daha da pekişmesini sağlamıştır. 

2010 yılında AGİT başkanlığını üstlenen Kazakistan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) başkanlığını üstlenen ilk Asya ülkesi oldu. Bu başarısı Kazakistan’ın, “Orta Asya’nın en dinamik ve istikrarlı ülkesi olarak öne çıkmasını ve yabancı yatırımcıların cazibe merkezine dönüşmesini sağladı. 

2011 yılında Kazakistan İslam İşbirliği Örgütü Başkanlığı’nı başarıyla tamamladı. Yine aynı yıl, 38. CICA/AİGK zirvesine ev sahipliği yaptı. 

 2011’de Asya Olimpiyatı’na ev sahipliği yapan Kazakistan, 2017’de Universiade Olimpiyadı’na da ev sahipliği yaptı.

2012 yılındaki Londra Olimpiyatları’nda Kazakistan, dünya sıralamasında 12. sırada yer alarak büyük başarıya imza attı. 

2014’te Çin’de yapılan CICA Zirvesi’nde Nazarbayev, örgütün adının Asya Güvenlik ve Kalkınma Teşkilatı (DIDA) olarak değiştirilmesini önerdi.

Nazarbayev, 2014 yılında, Avrupa Birliği’nden ilham alarak, temelini 1994 yılında attığı Rusya ve Beyaz Rusya le birlikte, Avrasya Ekonomik Birliği’ni hayata geçirdi. 

 10 Haziran 2015’te, Başkent Astana'daki Barış ve Uyum Sarayı Piramit'te gerçekleştirilen 5. Dünya ve Geleneksel Din Liderleri Kongresi'ne, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto'nun yanı sıra 42 ülkeyi temsilen 80 heyet katıldı.

2015’te Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üye olan ve dünyanın en büyük 30 ekonomisi arasına girmeye karar veren Kazakistan, OECD’ye üyelik başvurusu yaptı.

Küresel arenada saygın bir devlet adamı olarak anılan Nursultan Nazarbayev’in, Kazakistan için 2023 yılına kadar olan hedeflerini ve yol haritasını anlattığı Nurlu Yol söylemindeki bazı hedeflerini partisinin programına da yazdırmıştı. Bunlar 26 Nisan 2015’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra hayata geçirilmeye başlandı.

Kazakistan 2015 yılında da bir dizi başarıya imza atmış, bu arada, Türkistan tarihinde çok önemli roller oynamış olan Kazak Hanlığı’nın 550’nci, Kazakistan Halkı Asamblesi’nin ve Anayasa’nın 20’nci yıldönümünü görkemli törenlerle kutlanmıştı.

 Kazakistan, Rusya ile Belarus’un kurduğu ve dünyanın ekonomik yapılanmasına yeni boyut kazandıracak olan Avrasya Ekonomik Birliği, 1 Ocak 2015’ten itibaren hayata geçirilmiş oldu.

Kazakistan 28 Haziran 2016’da yapılan oylamayla, ilk defa, 2017-18 yılları için “BM Teşkilatı Güvenlik Konseyi Geçici Üyesi” seçildi. 

2017 yılında pekçok rakip ülkeyi geride bırakan Nazarbayev’in Kazakistan’ı “Geleceğin Enerjisi” temasıyla, EXPO 2017’ye ev sahipliği yapmıştı. EXPO 2017, Kazakistan’ın dünyanın sayılı ekonomileri arasına girmeye hak kazandığını ispatladığı bir etkinlik oldu.

Geleneksel olarak her yıl Nur-Sultan Ekonomi Forumu yapılmaktadır. Ülkenin 1990’larla kıyasla GSYH’sı giderek arttı. 1999 yılından itibaren Kazakistan’da yıllık GSYH artış oranı % 7,6’ye ulaştı ve kalkınmakta olan ülkeler listesinde lider oldu. Kişi başına düşen milli gelir 1998 yılında 1500 dolar iken, günümüzde bu oran 15 bin dolar civarındadır ki, bu büyük bir başarıdır.

TÜRKÇE KONUŞAN ÜLKELER DEVLET BAŞKANLARI ZİRVELERİ

1992’de Nazarbayev’in önermesiyle başlatılan Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi etkinlikleri, 2009’da Türk Konseyi’nin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. Türk Konseyi, TÜRKPA, TÜRKSOY ve Türk Akademisi’ni de çatısı altında toplayan bir kuruluşa dönüşmüştü.

 Bu yıl 12 Kasım’da İstanbul’da, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda gerçekleştirilen 8.Türk Keneşi İstanbul Zirvesi’nde biraraya gelen kardeş ülke liderleri (Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı asım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Türk Keneşi Genel Sekreteri Baghdat Amreyev ve Gözlemci ülke Macaristan Cumhurbaşkanı Viktor Orban ile Türkmenistan Devlet Başkanı Kurbankulu Berdi muhammedov) TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’nı hayata geçirdiler. İsmail Gaspıralı’nın 1883’te yayınladığı Tercüman gazetesinin manşetinde yer alan “Dilde birlik, fikirde birlik ve işde birlik” mefkuresi hayata geçirilmiş oldu. 

Not düşelim; Türk cumhuriyetleri 1991’de bağımsızlıklarına kavuşmaları kardeş ülkelerde büyük bir sevinç yaşanmasına neden olmuştu. Fakat kardeş ülke devlet başkanlarının Türkçe Konuşan Ülkeler İşbirliği Keneşi çatısı altında toplanmaları önerisi, 2009’da Nahçivan’da yapılan zirve toplantısında Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev tarafından gündeme getirilmiş ve TÜRK KENEŞİ 2010 yılında hayata geçirilebilmişti. 8. Türk Keneşi Zirvesi 12 Kasım 2021’de İstanbul’da yapılmış ve birliğin adı TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI olarak değiştirilmişti. 

KAZAKİSTAN NÜFUSU ve PANDEMİ

Kazakistan bağımsızlığını kazandığında dünyanın 9. Büyük ülkesi olmasına rağmen nüfusu bu büyüklükle orantılı değildi. Nazarbayev, uyguladığı çeşitli teşvik yöntemleriyle ülke dışına gitmek zorunda kalmış olan Kazakları geri taşımaya çalıştı. 

Nüfusu, Kazakistan’ın en önemli varlıklarından biridir. O nedenle Kazakistan, bütün dünyayı olumsuz etkilemekte olan pandemi sürecinde, vatandaşlarının sağlığını koruyabilmek için mümkün olan herşeyi yapmıştır. Kazakistan, koronavirüse karşı kendi aşısını üretebilen ender ülkelerden bir olmayı da başarmıştır. 

TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİREN BİLGE LİDER

Yukarıda sözünü ettiğimiz başılar dizisinde, Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı,  Elbaşı Nursultan Nazarbayev’in payı görmezden gelinebilir mi?

Nazabayev’in bu başarılar dizisi Kazakistan ile de sınırlı değildir. 1991’de bağımsızlığını kazanan Kazakistan’ı, 25-30 yıl gibi çok kısa bir zaman diliminde ekonomi ve siyaset alanında, uluslararası ilişkilerde gerçekleştirdiği olağanüstü başarılarla bir “dünya markası”, bugün Nur-Sultan olarak andığımız genç başkent Astana’yı “Barışın Başkenti” yapmayı başaran “Kazakistan’ın Efsanevi Önderi” Nursultan Nazarbayev, küresel çapta saygı gören “arabulucu”, “sorun çözücü” kimliği ile “Tarihin akışını değiştiren bilge lider” olarak saygıyla anılmayı haketmiş ve bu sıfatlarla tarihteki yerini almıştır.

Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, uluslararası ilişkilerde izlediği çok vektörlü denge politikalarıyla, nükleer silahsızlanma konusunda gerçekleştirdiği uygulamalarla ve dünya barışına yaptığı katkılarla küresel çapta saygınlık kazanmış, kördüğüm olmuş gelişmeler konusunda görüşü sorulan, sözü dinlenen bir bilge devlet adamı ve yaptığı yerinde müdahalelerle tarihin akışına yön verebilen bir küresel liderdir.  

..Nazarbayev’in arabuluculuk konusundaki başarılarının pekçoğu kamuoyuna yansımamıştır. Bunların en bilinenleri, 2004 yılında Fransa ile Rusya, 2015 yılında da Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizleri nedeniyle kopma noktasına gelen ilişkileri, bilge kişiliğini devreye sokarak normalleştirmeyi başarmasıdır. 

15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi öncesinde Ortadoğu tarihinin ne yönde zorlandığını öngörebilen bilge devlet adamı Nazarbayev’in, bir zirve toplantısı için gittiği Taşkent’te, ekibiyle birlikte uykusuz kalarak, Ankara-Taşkent arasında, gece yarılarında oluşturduğu hava köprüsünden günümüzde yaşanmakta olan gelişmelere uzanan süreçte ve özellikle “Astana Süreci” olarak andığımız dönemde yaşananları hiçbir zaman unutmamamız gerekir. 

 O tarihi gece, hem bir bilge devlet adamının küresel barış adına kaygılanmasının örneği olarak, hem de bir kardeş dayanışmasının unutulmaz bir örneği olarak asla unutulmaması gereken bir gecedir.  Nursultan Nazarbayev’in o gece, Taşkent-Ankara arasında kurduğu havaköprüsünün hikayesini hepimizin ayrıntılarıyla bilmesi gerekir. O gecede yaşananlar, unutulmaması gereken bir vefa borcunun hikayesidir. 

Türkiye, Astana Süreci’nin hayata geçirilmesi sayesinde Rusya, İran ve Suriye muhalifleriyle birlikte masaya oturabilmişti. Türkiye, 15 Temmuz savrulmasına rağmen, Astana Süreci sayesinde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarını gerçekleştirmiş ve “Ortadoğu denkleminde ben de varım” diyebilmişti.  Türkiye, bu iki operasyon sayesinde, kendisini güney sınırları boyunca kuşatmayı hedefleyen “Terör Kuşağı”nın Akdeniz’e uzatılmasını önleyebilmişti. NATO üyesi olmayan Rusya’dan S-400 Hava Savunma Sistemi alabilmişti 

Vefa, Türk’ün en önemli hasletlerinden biridir. O nedenle, Kardeş Kazakistan’ın 30.Bağımsızlık Yılı’nı kutlarken, bir kez daha  “TEŞEKKÜRLER SAYIN NAZARBAYEV” diyoruz.  

NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ NAZARBAYEV’İN HAKKIDIR 

Nazarbayev’in gerek Kazakistan konusunda gerekse uluslararası ilişkiler konusunda imza attığı başarılar dizisine, bağımsızlığa kavuştuğunda, “dünyanın 4. Büyük nükleer gücü” sıfatından kendi rızasıyla vazgeçmiş olmasını da eklediğimizde, karşımıza bir Nobel Barış Ödülü adayı çıkmıyor mu? Burada hepimize bir görev düşmüyor mu?

2010 yılında, Kırgızistan’ın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Roza Otanbayeva’nın da desteğini alarak, Önce VATAN gazetesi vasıtasıyla başlattığımız, “NURSULTAN NAZARBAYEV’E NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ VERİLMELİDİR” kampanyamız, bütün çabalarımıza rağmen hedefine ulaşamamıştı. 12 Kasım’da hayata geçirilen TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’nın girişimiyle aday gösterek, Nursultan Nazarbayev’e, çoktan hak ettiği Nobel Barış Ödülü’nün verilmesini sağlamalıyız.