Dünyada bir ticaret savaşının yaşandığı ortadayken, Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen NATO zirvesinde üye ülkeler arasında ABD Başkanı Donald Trump'ın savunma bütçesi konusundaki ısrarı nedeniyle kriz yaşandı. Trump’ın dış ticarette uyguladığı bu yöntem, sadece dünya ekonomisinde değil, küresel siyasi düzende de ciddi sarsıntılar yaratıyor.

Almanya için “Rusya'nın esiri” ifadesini kullanarak zirvenin gergin başlamasına neden olan Trump, NATO’nun gelecekte misyonunu ve rolünü sürdürebileceği konusunda kaygıya sebep oldu. Diğer birçok temel meselede ortaya çıkan anlaşmazlıklar, “NATO’nun dağılmasına yol açıp açmayacağı” sorusunu akla getirse de ittifak içinde uyum ve dayanışmanın devam edeceği değerlendirilmektedir.

“Önce Amerika” diyen Trump, ABD’nin dış ticarette yakın dostları dahil, başkaları tarafından “kazıklandığı”nı düşünüyor ve uluslararası anlaşmaları çiğneme pahasına kendinde tek yanlı kararlar almak hakkını görüyor.(1)

Türkiye’nin enerjide, “Türk Akımı” gibi projelerde Rusya ile iş birliği kurması, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri almasının Brüksel’deki NATO toplantısında tartışma konusu yapılmaması olumlu bir gelişmedir. Ayrıca NATO Zirvesi'nin ardından açıklanan sonuç bildirisinde, “Türkiye'ye yönelik tehditlere karşı önlemleri artıracağız” mesajı verilerek,  "Türkiye'ye yönelik Suriye'den kaynaklanan balistik füze tehdidini izlemeye ve değerlendirmeye devam ediyoruz." Denilmesi de pozitif bir ortam yaratmıştır.

Daha önce Türkiye’nin Rusya’dan S-400 Hava Savunma Füze Sistemi alımı için sözleşme yapması üzerine ABD çevrelerinde satış işleminin gerçekleşmemesi için ciddi bir tepki oluşmuştu. Bizim penceremizden bakınca amacın  “üzüm yemekten çok bağcı dövmeye” yönelik olduğunu düşündürüyor. Tamamen savunma amaçlı olan Rus yapımı bu sistem Türkiye’nin hava sahasının savunma etkinliğini arttıracak ve güç kazandıracaktır.

Daha önce Türkiye'nin Rusya'dan s-400 hava savunma sistemi almasına tepkili olan NATO'nun Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye'nin  S-400 hava savunma sistemi almasıyla ilgili  bir Rus haber ajansına verdiği ropörtajda,  "İttifak üyelerinin hangi silahları satın alacaklarına kendilerinin karar vereceğini” ancak, satın alınan silahların birbirine uyumlu olması gerektiğine dikkat çekti. Bunun NATO için kilit bir mesele oduğunu söylemişti.  Çoğu zaman müttefiklerin, NATO üyesi diğer ülkelerden askeri teçhizat aldığını ifade eden Stoltenberg; "Bu, ittifakın operasyonel uyumluluğunu ve bunun bir neticesi olarak da güvenliğimizi güçlendiriyor," diye konuşmuştu.

Batı’lı dostların bu sistemleri Türkiye’ye vermekteki isteksizlikleri ve engelleyici tavırları  sonrası Hava Savunma sitemini güçlendirmek amacıyla daha önce Çin’den benzer sistemleri almayı düşünen Ankara, Batı’nın da baskı ve talepleriyle vazgeçmiş ve daha sonra rotayı Rusya’nın S-400’lerine kaydırmıştı.

Böylece teknolojik ve coğrafi kısıtlardan dolayı NATO’nun koruma kalkanı dışında kalan güney ve güneydoğusunda, NATO’dan bağımsız hava savunma yeteneği elde edecek olan Türkiye, bu açığı  kendi füze savunma sistemini geliştirmesiyle kapatılabilecektir.

1998’den itibaren Kıbrıs Rum Kesimi ve 2013’ten itibaren de Yunanistan’da mevcut olan S-300 sistemine rağmen, ABD ve NATO müttefiklerinden ses çıkmamış, NATO’ya entegrasyonu problem olmamıştı.

Şimdi Türkiye’nin S-400 alımının müttefiklerimizi rahatsız etmesi “öküzün altında buzağı aramak” olmuyormu!!!

Kore Savaşından beri Batı’nın en sadık ve özverili üyesi olduğumuz halde bizi ilgilendiren sorunlarda nazlanan NATO’nun müttefikliği  tartışmalı hale gelmiştir. Trump’ın maceracı kişiliği de tüm dünyada kaygı yaratmaktadır...

KAYNAK....:

(1)    Sami Kohen.....Milliyet gazetesi (19.06.2018)