Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayesinde, YÖK tarafından İstanbul’da 27–29 Mayıs arasında “Uluslararası Yükseköğretim Kongresi: Yeni Yönelişler ve Sorunlar” konulu kongre gerçekleştirildi. Açılışta bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üniversitenin temel fonksiyonunun bağımsız araştırmalar yapmak, bunlar temelinde eğitim vermek ve üretilen bilgileri gerçek hayatta uygulamak, bilim ve teknolojinin, fikirlerin geliştiği üniversitelerin sorunlarının ve geleceğinin, açık bir ortamda tartışılıp, konuşulmasını ve yeni fikirlerin ortaya konulmasını, çok değerli bulduğunu dile getirdi. Üniversitelerin temel sorumluluğu gerçeği araştırmak ve adaleti sağlamak olduğunu söyleyebiliriz, diyen Gül, “Üniversiteler farklı görüşlerin bir arada ve diyalog içinde dile getirildiği mekânlar olmalıdır. Gelinen noktada, sivil toplumu alabildiğince çeşitlenmiş ve olgunlaşmış bir Türkiye’de, her yönüyle farklılaşmış mezunlar vermek gerektiği kanaatindeyim. Üniversitelerin, artık dünya sorunlarına duyarlı ve küresel liderlik özelliklerine sahip mezunlar yetiştirmesi gerekir.” dedi. Sayın Cumhurbaşkanımız Gül’ün uzun konuşmasını dikkatle salonda dinledim. Sonuç olarak Sayın Gül, YÖK’ün yapısının değişmesi gerektiğini ve üniversitelerin iyi birer araştırma, bilgi üretme ve ürettiği bilgileri hayata geçirmek için öğrencileri iyi yetiştirmeleri gerektiğini vurguladı. Üniversiteler sadece bilgi aktarma, tekrar ve ezbere bilgilerin verildiği yerler olmaktan çıkartılmalıdır. Üniversite sistemi değişmeli ve hatta anaokulu öncesi öğrencilere düşünce eğitim verilmelidir. Neyi, nasıl ve niçin yaptığı ve yapacağı öğretilmelidir. Üç gün süren kongre sonunda bir değerlendirme yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, “Bu kongrede elde ettiğimiz fikir, görüş ve yaklaşımların yeni yapacağımız yükseköğretim tasarısı için de büyük katkısı olacaktır. Kongreyi büyük özveriyle hazırladık. Kongremiz otuz dört yabancı ülkeden gelen binin üzerinde katılımcıyla gerçekleşti. Bundan sonraki kongrede yabancı katılımcı sayısını daha da artıracağız. Elli iki oturum ve üç panelde yaklaşık üç yüz civarında makale sunumu yapıldı. Bu kongrede elde ettiğimiz fikir, görüş ve yaklaşımların yeni yapacağımız yükseköğretim tasarısı için de büyük katkısı olacaktır.” Kongrenin organizasyonunu yapan YÖK üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay da kongrede, öğrenme yoğunluğunun düşük ya da yüksek olduğu toplumlarda karşılaşılan sorunlara değinildiğini ve bir dünya üniversitesi olabilmenin koşullarının aktarıldığını ifade etti. Günay: “Kongrede, üniversite eğitiminin hiyerarşik yapısının değişmesinin gerekliliği vurgulandı. Eğitimin ilerlediği ülkelerde ortaya çıkan bazı sorunlara da değinilirken üniversitelerin değerlendirilmesinde sadece niceliklerin değil niteliklerin de ön plana çıkacağı bir sistem geliştirilmesinin gerekliliği ifade edildi.” Kongrenin sonunda YÖK Başkanı Özcan, kongreye emeği geçen bazı kişilerin isimlerini alkışlar eşliğinde tek tek çağırarak kişi ve kurum temsilcilerine teşekkür plaketi sundu. Böylesine önemli ve yerinde uluslararası düzeyde kongreyi başarılı bir şekilde gerçekleştirdiklerinden dolayı baştan YÖK başkanı ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. Kongreye hemen hemen tüm rektörlerin katıldığı da gözlerden kaçmadı. Yeni dönemde rektörlerin çoğunun genç ve dinamik olması da üniversitelerimizin geleceği açısından da sevindirici bir gelişme olduğunu düşünüyorum. YÖK’ün gerçekleştirdiği bu kongre ile hiç şüphesiz, “Türkiye ve dünyada yükseköğretim ile ilgili yöneliş ve öngörülerin tartışılacağı bilimsel bir forum oluşturulması” hedeflendi. Yükseköğretim ile ilgili temel sorunların tartışılması ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesinin amaçlandığı kongre sonucunda, “Türk yükseköğretimi ile ilgili uygulanabilir, inovatif ve stratejik yaklaşımların ortaya konulması” planlanıyor. Bu bakımdan kongre yerinde ve son derece çıktıları itibariyle de önemlidir. Mevcut sistemde öğretim üyesinin üniversitenin gelişimi ve yönetimi ile ilgili söz hakkı son derece sınırladır. YÖK yapısı ve üniversitelerin yapısı yeniden tasarlanmalıdır. Akademik personelin her türlü fikir ve düşüncelerinden dolayı bağımsız yargı organları dışında hiçbir kişi, kurum veya mercie hesap verme yükümlülüğünde olmaması gerekmektedir. Akademisyenlerin ve üniversite idari personelinin maaşları mutlaka ve behemehâl statülerine yaraşır bir seviyeye çıkarılması gerekmektedir. Son yıllarda gerek TÜBİTAK’ın gerekse devletin farklı kurumların üniversite proje ve bilimsel yayınları verdikleri destek sevindiricidir. Bu artarak devam ettirilmelidir. Her akademisyen belli aralıklarla görgü ve bilgisine geliştirmek için yurtdışına gönderilmelidir. YÖK′un tamamen kaldırılması değil, üniversiteler arasında koordinasyon ve denetimi sağlamak üzere yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Dekanları atama yetkisi YÖK′ten alınmalı, bu yetki rektörlere bırakılmalıdır. Rektörler hem yönetici ve hem de denetleyici rolünde olmamalıdır. Öğrenci başına düşen kalifiye öğretim üyesi sayınsı artırılmalıdır. YÖK, doçentliğe yükseltmelerde ve üniversitelerin tamamına yakını yardımcı doçent, doçent ve profesörlüğe atama değerlendirmeleri için hemen-hemen her bilim dalında yabancı dilde yayınlanmış makale ve kitaplara Türkçede yayınlanmış olanlara oranla çok daha yüksek puan vermektedir ki, bu durum Türkçe yayın yapmayın anlamı çıkabilecek bir algıyı beraberinde getirmektedir. Yabancı dilde de Türkçede de yapılan yayınlar için yayının niteliğine bakılmalıdır. Bu uygulamanın kaldırılarak Türkçe bilimsel eserler verilmesi teşvik edilmelidir. Hâsılı nasıl bir üniversite istediğimiz nasıl yapmak istediğimizin içinde saklıdır. Cumhurbaşkanımız Gül’ün belirttiği gibi YÖK ve üniversite konseptinin yeniden yapılandırmak için büyük bir uzlaşma sağlanmıştır. O halde fazla vakit kaybetmeden değişen ve gelişen dünya standartlarında yeni bir YÖK ve üniversitelerimizin yapılandırılması için hemen harekete geçilmelidir. Gerisi laf-ı güzaftır.