2. Dünya savaşı sırasında ormanda kaybolmuş 40-50 civarında çocuk var. “Vahşi çocuk olgusu” olarak literatüre geçiyor bu çocuklar. Hangi hayvanın yanında büyüdüyse onun gibi yürüyor, ses çıkarıyor ayağa kalkıp yürümeyi öğrenemiyor. Besinleri yerken parçalama şekli yanında büyüdüğü hayvana benziyor. Daha sonraları o çocuklara konuşma, gülme  öğretilemiyor. Beyninin ilgili alanları kapanmış oluyor. Fareler doğar doğmaz karanlık bir odaya kapatılıyor 6 ay sonra görme yetilerinin tamamen kaybolduğu ortaya çıkıyor.

Çocuk eğer sosyal bir ortamda büyümemişse, anne sevgisi almamışsa, duygusal bir paylaşım içine girmemişse, duyguları, paylaşmayı sosyal paylaşmayı öğrenemiyor. Sosyal ortamdan izole büyümüş çocuk, otistik gibi asosyal bir çocuk olmaya başlıyor. İnsan dünyaya yüksek bir potansiyel ile geliyor. Bu potansiyelin gerçekleşmesi de, körelip yok olması da yetiştiği ortamla bire bir ilgilidir.

Olumsuz duygu durumlarının yoğun yaşandığı aile ortamlarına maruz kalan, korku, endişe üzüntü öfke arasında büyüyen var olamayan çocuk iler ki yaşamında yetişkinlik döneminde sorunlu bir kişilik yapısına sahip olabilecektir.

Anne Baba Sevilirse Rol Model Olurlar

Bir de işin şu boyutu var ki anne babalarını seven çocuklar onlar gibi olmak istiyorlar. Çünkü yaşımız ne olursa olsun her zaman sevdiklerimizi rol model alırız. Onları taklit eder, onlara benzemeye çalışırız.  Çocuğun var olmasını sağlayan sağlıklı aile ortamıdır.

Çocuğunuzun nasıl olmasını istiyorsanız önce siz öyle olun. Çocuklarınızdan şikayet etmeden önce dönün kendinizi dışarıdan bir başkasının gözünden izleyin. Yurt dışında yapılan anketlerde Türk çocuklarının başarı oranının oldukça düşük olduğu gözlenir. Bu konu araştırıldığı zaman anne babaların diğer çocukların ebeveynlerine göre tv başında çok fazla zaman geçirdikleri gözlenmiş. Anne, baba aile için de aile bireylerinin gelişimine yönelik her hangi bir çaba içinde olmadığı gözlenmiş.

Anne baba, “sağlıklı çocuk nasıl yetişir?” sorusunu sormalı ve önce kendisinin gelişimi için daha çok zaman ayırmalı, araştırmalı uzmana danışmalı, kitap okumalıdır

Ailelerin İlk çocukları genellikle otoriter, titiz kuralcı ve biraz da içe dönük olurken son çocuklar daha neşeli, dışa dönük kurallar konusunda duyarlılığı daha az olduğunu hep gözlemlemişimdir. Tüm Ailelerde bu durum aynı olmamakla birlikte ilk çocukta "nasıl yetiştirmeliyim?" paniğini yaşayan aileler son çocukta tecrübelerinin getirdiği rahatlık çocuğa sinmektedir. Sonraki Yaşlarda yani 10 lu 20 li yaşlar da dahi bu tavrı değişmemektedir. İlk çocukta tolerans gösteremediği, olumsuz tepki verdiği bir davranışın aynısını son çocuk yapınca daha fazla hoşgörü gösterdiği hatta hoşuna bile gittiğini gözlemlemişimdir. Çocuğumuzun nasıl bir insan olmasını istiyorsak öyle olalım. Şikayet etmeden önce dön bir aynaya bak. Kendine bakarken mantığına güvendiğin, iyi bildiğin bir insanın gözünden görmeye çalış. Yetmez sürekli kendini yetiştirmek için elindeki imkanların nelerdir? Hangi kitapları okumalıyım? Kimlerin fikrini almalıyım? Nasıl bir hayat sürersem sürekli gelişim içerisinde olurum? "Eksikliklerim var gelişmeliyim" düşüncesi sana rahatsızlık veriyorsa bunu gidermek için harekete geçersin. Durumu Allah'a havale ediyorsan, işin kolayına kaçıyorsan ve bedel ödemeye yanaşmıyorsan o zaman hiç bir şeyden şikayet hakkın olmayacaktır