Bir koşturmadır gidiyor hayatımız,  sanki hep hızlı olmak zorundayız! Öyle geliyor belki de bize. Düşününki bir köprüden geçiyoruz ama gözlerimiz akıp giden manzaranın farkında bile değil, otomatik pilota bağlanmış gibiyiz anda akıp  gidenleri ne görüyor me duyuyoruz…

Düşünün bir pazar günü evdesiniz, bugün tatil biraz geç kalktınız ne zamandır ayak üstü bir şeyler atıştırıp geçiştirdiğimiz kahvaltıyı keyifli yapıyoruz sözde! Bir elimizde kumanda… Yan tarafta açık internet sayfası, bir taraftan çayımızı yudumlarken gözümüz kulağımız tv de akıp giden haberlerde. Ne zaman kahvaltımız bitmişti farkında değiliz! Şu an kahvaltı sonrası kahvemizi içerken yine gözlerimiz Tv de ve çalan telefon, akan haberler geçen zaman, telefon görüşmesi sona erdi

Soğumuş kahvemizi bir dikişte bitirdik, tv reklama geçmiş, biraz sinir olduk o tam zamanında gelen telefona.

Bir gerginlik ve telaşe içindeyiz. Bazen durduk yere öfkeleniyoruz, sürekli saate bakıyoruz, bir şeyleri kaçırıyormuşuz gibi, bir şeyleri eksik yapıyormuşuz gibi geliyor bize… Ama bizim sakinliğe, yavaşlamaya ihtiyacımız var; durup etrafın farkına varmamız gerekiyor. Bir düşünür derki “ben saçımı tararken sadece saçımı düşünürüm, yemek yerken sadece yemeğin tadına varırım geçmişte değilim gelecekte değilim sadece şimdi ve buradayım ne yapıyorsam ona odaklanırım

İnsana en fazla mutlu eden şey nedir bilir misiniz?

Mutluluk için ilk sırada olanı insanın bir fikir üretmesidir. Beyinde çözüme ilişkin fikrin gelmesidir. Hani işin içinden çıkamadığımız çözüme ulaşmak için didindiğimiz anlarda beynimizde bir kıvılcımın çakmasıdır mutluluk.

Binlerce yıllık insanlık tarihimizde patentli buluşlara imza atanlar en mutlu anlarını yaşarlar. Suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimetin “evreka evreka” (buldum) sevinç sözleri, sınavda zor sorunun çözülme anı en mutlu anlarımızdır. Batılıların “aha anı” dedikleri andır fikrin üretildiği anlar en mutlu anlarımız. Bir de şu var ki fikir üretmek kadar bir şeyleri öğrenmek de bizi mutlu eder buna öğrenme mutluluğu diyelim. Öğrenme mutluluğunun altında yetkin hale gelme özgürleşme ve güçlenme isteği var.

Canlılar içinde doğduktan sonra en uzun süreli büyüklerine bağımlı yaşamak zorunda olan insan için her öğrendiği şey, edindiği beceri onun için en büyük mutluluktur. Çünkü öğrendikçe güçlenecek, daha özgür ve daha yetkin hale gelecektir.

Ayrıca  “metamotivasyon” denilen insanlık için bir şeyler yapmak da insanı mutlu eder. Tarihe adını yazdıran bilim adamları, kendilerini topluma adayanlar bir amaca endeksli yaşayanlarımız en mutlu olabilenlerdir.

En basitinden bir insanın elinden tutmak, trafik te yol vermek, diğer insanlara yardımcı olmak insanı mutlu eder. Bu durumu kendi yaşamından da deneyimlemiş olan A.Eintein “mutlu olmak istiyorsan bir amaca bağlan eşyalara ve insanlara değil” der…

İçerikli insan olmak ruhumuzun olması en temel konudur. İçerikli insan entel olandır öğrenmeyi önemseyendir ruhu olan insan sevgi dolu insandır diğerleri için faydalı olmayı önemseyendir.

Bir aile danışmanı olarak da gözlemlerim odur ki eşi ile sohbet içinde kalabilen, anlayan farklı da düşünseler, kişilik uyumları az da olsa “seni anlıyorum bununla birlikte bende böyle düşünüyorum” diyerek birbirlerini ikna etme ve değiştirme çabasına girmeden saygı ve hoşgörü ile olduğu gibi kabul edebilenler en mutlu olabilenlerdi.

Hayatında bir kitabı baştan sona okumamış olan ve sevgisiz olan insan mıdır?

Duyu organlarımızla aldığımız tat hayvani olandır, bedensel olandır bedensel tatların verdiği mutluluk anlıktır yemek yemek cinsellik bu kategoride değerlendirilir.  İnsani olan mutluluğu duyu organlarımızla değil ruhumuzla hissederiz.

İnsani yönü gelişmemiş olanlar, yani bilgelik yönü eksik ve sevgi taşımayan insanların bedensel tatları ve mal mülk makam mevki peşinde daha çok koşmayı önemsediklerini gözlemleriz. Diğerlerine saygı gösteremeyen ben merkezli olan didişen kavga edenler şatafatları çıkarları için “canavarlaşanlar” deriz, “insanlaşanlar” diyemeyiz.

Mutluluk ile ilgili son sözümüz ise, “sanatın her dalı insanın ruhunu güçlendirir, bilgeliğini arttırır, insanı insan yapar. Saz çalan türkü söyleyen, tablo, heykel yapan manzara gören şiir okuyan mutludur, insancıldır” olsun.