GÜNAYDIN DOSTLARIM!

DEVLET ADAMI VE LİDER SÖYLEDİKLERİNİ YAPAR MİLLETİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN.

TANIMA GEREK YOKTUR LİDER DENİNCE:

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK!

...

Geçmişe 1919 yılına gidelim;gaz lambalı odalar ve gaz bulmak sıkıntılı.Erzurum Kongresi hazırlıkları var.

...

Mazhar Müfit hatıralarında anlatıyor:

Erzurum'dayız!

-“Mazhar not defterin yanında mı?”

-“Hayır Paşam'' dedim.

-“Zahmet olacak ama bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel, “dedi.

Defteri getirdiğimi görünce, sigarasını bir iki nefesini çektikten sonra;

-“Ama, bu defterin yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir Süreyya (Kalem Mahsus Müdürü) bir de sen bileceksin. Şartım bu,”

dedi.

Süreyya da, ben de

-“Buna emin olabilirsiniz Paşam,”dedik.

Paşa bundan sonra:

-“Öyle ise tarih koy,”dedi.

Koydum, 7-8 temmuz 1919 sabaha karşı.

-“Pekala yaz,”diyerek devam etti.

-“Zafer'den sonra hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır. Bu bir.

İki: Padişah ve Hanedan hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır.

Üç: Örtünmek kalkacaktır.

Dört: Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.''

Bu anda kalem elimden düşüverdi. Yüzüne baktım. Oda benim yüzüme baktı. Bu gözlerin bir takılışta birbirlerine çok şey anlatan konuşuşuydu. Paşa ile zaman zaman senli, benli konuşurdum.

-“Neden durakladın?”

-“Darılma ama Paşam, senin hayal peşinde koşan tarafların var,”dedim.

Güldü,

-“Bunu zaman gösterir, sen yaz,”dedi.

“Beş: Latin harfleri kabul edilecek.”

-“Paşam yeter yeter...”dedim. Biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insanın davranışı ile,

-“Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter, dedim,”defteri kapadım.

-“Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edecekseniz, hoşçakalın,”dedim, yanından ayrıldım.

Gerçekten gün ağarmıştı.

Fakat burada ve bu anda olayların beni nasıl aldattığını ve Mustafa Kemal'i doğruladığını, daha doğrusu Mustafa Kemal'in beni nasıl bir cümle ile susturduğunu ve utandırdığını tarih önünde açıklamalıyım.

Çankaya'da akşam yemeklerinde birkaç defa:

-“Bu Mazhar Müfit yok mu, kendisine Erzurum'da örtünme kalkacak, şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecek, dediğim ve bunları not etmesini söylediğim zaman, defterini koltuğunun altına almış ve bana hayal peşinde koştuğumu söylemişti,”

demekle kalmadı, bir gün önemli bir ders verdi:

Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu'dan dönüyordu. Ankara'ya döndüğü anda, otomobille eski Meclis binası önünden geçiyor ben de kapı önünde bulunuyordum. Manzarayı görünce gözlerime inanamadım.. Kendisi ne ise ne? Fakat kendisini karşılamaya gelenler arasında bulunan Diyanet İşleri Başkanı'na da şapkayı giydirmişti.

Ben hayretle bu manzarayı seyrederken, otomobili durdurdu. Beni yanına çağırdı ve:

-“Azizim, Mazhar Bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun?”dedi.

...

Prof. Dr. A Afet İnan ''Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi''

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ VE ATATÜRK

Bilgisayar Mühendisi Handan Durmuşoğlu

ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 35, Cilt:XII, Temmuz 1996

...

Atatürk’le kalın;özgür birey kalın dostlarım..