Öncelikle bize Kendinizden bahseder misiniz?

Yarışmaya İstanbul’dan katılıyorum diyerek başlıyorum  ( Gülüyor ) 1971 İstanbul doğumluyum. Boğa burcuyum. Tipik boğa burcunun bütün özelliklerini taşıyan birisiyim. Sanatı güzel olan her şeyi İnsanlara dokunmayı herkesle sohbet etmeyi çok seven birisiyim. Hani böyle tabiri caiz ise sevgi pıtırcıkları vardır ya hala öyle olmaya içimdeki çocuğu yaşatmaya devam etmeye çalışıyorum. Her ne kadar şu anda Türkiye’de herkesin suratı sirke satıyor halde olmasına rağmen elimden geldiği kadarı ile sabah kalktığımda herkese günaydın diyorum kimseden cevap alamıyorum hali hazırda ama hala böyle bir hayat yaşıyorum yaşadıklarımı da bu güne kadar kaleme almaya çalıştım. Yalnızca kendi yaşadıklarımı değil başka kişilerin yaşadıklarını çok iyi dinlediğim için onlardan esinlenerek kendi bildiklerimle birleştirdim. Okuduğum kitapları, felsefe kitaplarını küçük yayınları takip ettim ondan sonra yazmaya başladım sonra hikayeleri yazdıktan sonra bunları müziğe dökmeye başladım ama yayınlamadım ta ki  2000 yılına kadar. 2000 yılında Suat Suna ile tanıştık ondan sonra da profesyonel hayata geçiş oldu.28 senedir sahnedeyim Bilkent Üniversitesi Turizm İşletme mezunuyum. İngilizce ve Fransızca biliyorum.1990 yılında teknik üniversitede okuyordum bir daha üniversite sınavına girdim Bilkent üniversitesine geçtim o zamanlarda gitar çalıyordum zaten. Lisede başladım. Emre Altuğ ile beraber. Emre benim çok sevdiğim bir arkadaşım. O dönem Yeni Türkü grubu çok meşhurdu.  Şarkı söylüyordum o zaman da hem çalıp hem söyleyeyim istedim sonra gitar çalmasını öğrendim Bilkent’te ilk radyoyu biz kurduk 1990 senesinde. Bilkent üniversitesinde telefonlar vardı herkesin kendi katında yurtlar birbiri ile konuşabilir öğrenciler öğretmenlerle konuşabilir o zaman cep telefonu yoktu iletişim aracı bir tek telefon vardı. Katlarda vardı genellikle telefonlar  bizde radyoyu yeni yapıyorduk ve bizde istek hattı alıyorduk 1990 yılında öyle başladık . Ondan sonra Ankara’da Bestekar sokakta bir mekanda tesadüfen sahnede buldum kendimi.  Ama 1990 yılında sahneye çıkış o çıkış öyle başladık. Ondan sonra İstanbul’a döndüm askerlik görevimi bitirdikten sonra . Sonra rahmetli Ertekin nur içinde yatsın onla tanıştık Hıncal Uluç’la derken İstanbul’da Ortaköy’de program yapmaya başladık derken klipte oynadılar ilk klipte Hıncal ile Ertekin oynamıştı. Sonra Sezen Aksu ile tanıştık o dönemde bir dönem onunla çalıştım. Ondan sonra Radyoculuk geçmişimiz başladı. Şafak Karaman ile tanışmıştık ilk onlar Alem FM’de program yapmaya başladık ondan sonra birçok ulusal radyoda program yaptım.2007’ye kadar. Ondan sonra bizim yaptığımız dönemlerde sosyal medya denen olay yoktu. Bizim için en büyük iletişim fakstı. ilk çıktığında nasıl bir şey filan derken şimdi görüntülü konuşmaya kadar geldi olay ama çok güzeldi o dönemlerde faks dönemleri yıllardır yazmaya sahnede olmaya bir şeyler üretmeye devam ediyoruz . Hayatı paylaşmaya çalışıyoruz. Çünkü ben müziği daha çok bir seyahat olarak düşünüyorum. Sahnede de aynı şeyi söylüyorum insanlar gözlerini kapattığı zaman söylenen şarkılarla ya geçmişe gidiyorlar ya da yaşadıkları anılara gidiyorlar ya da gelecekle ilgili yaptıkları planlarla ilgili bazı şeyler akıllarına geliyor dolasıyla aslında bir yolculuğa çıkıyorsun. Müziğin insanların hayatında böyle bir güzelliği var.

Şarkılardan ve albümlerinizden bahseder misiniz? 

İlk albümümüzün ismi Esirin Oldum sevgili Suat Suna ile yaptık onu. Ondan sonra maxi single geldi ondan sonra sevgili Emre ile tanıştık Sen Aşk Baş geldi Şehrazat ile tanıştık işte onlarla beraber ondan sonra peşine herhalde 3 tane daha single sonra en son maxi single daha çıktı. Dolasıyla aslına bakarsanız böyle 6 ayda bir senede bir elimizden geldiği kadarı ile böyle yeni bir şarkı çıkarırız seneyi bulmuyor aslında yeni bir şarkı çıkarırız yeni bir şarkı daha yazdık Beyaz Güvercin diye daha emre beyle buluşamadık yoğunluğundan dolayı. Sen kurarmışsın kaderde gülermiş eylül dedik ama ağustos olur ama ekim olur hangisi hayırlısı ise bizim için o olsun. Şimdi bir kitap projesine başladım. Onu da ocak ayında radyo programına bağlanmıştık hikayesinin şarkıları anlatıyordum ondan hangi radyo olduğunu hatırlamıyorum ama hanımefendi ruh ikizinizi bulmuşsunuz ne güzel şarkı üzerine yok dedim ben onun için yazmadım dedim yaşanmışlık hikayesi anlatır ruh ikizi doğal olarak şarkıların felsefesini kişiler anlayamıyor haklı olarak tabi bunun bir derinliği var hatta geçen Youtube mustafa Official diye bir sayfam var orda mesela bir itirafta bulundum yani bazı şarkıları ben bile kimin yazdığına dikkat ederim kimin yaptığına ama hikayesine yazılış şekline gerçekten dikkat etmiyordum yalan değil yani öyle bir serüvene başlayınca bütün şarkıların hikayelerine bakmaya çalışıyoruz Yahya Kemalin yazdığı mesela sessiz gemilerin ben hep dünyadan göç edenler için yazılmış birçok gidenin her biri memnun yerinden çok seneler geçti dönen yok seferinden ama aslında sevgilisine yazmış şarkıyı çok enteresan aslında sevgilisi ise nazım hikmetin annesi öyle bir hikayesi varmış mesela düşünün 28 senedir sahnede söylüyorum bu şarkıyı  ve bu şarkıyı okuyan biri olarak bunu 2019’da yılında öğrenmiş oldum.  

Dijital dönüşümün müzik dünyasına etkisini nasıl yorumlarsınız? 

Dijital olarak yani sosyal medya anlamında konuşursak eğer bunu düşünsenize bir eserin anında yayınlayabiliyorsunuz ve bu eser anında bin on yüz derken milyonlara ulaşabiliyor şimdi bundan önceki dönemlerde müzik yaptığınızda yayınlamak için gerçekten bir sürü şeye ihtiyacınız vardı televizyon kanalına ihtiyacınız vardı gazeteye vardı yani hala ihtiyacın var ayrı ama şuanda bir tane internetteki herhangi bir platformda bir şeyi paylaştığınız zaman o başka birisi ile paylaştığı zaman bir anda duyurabiliyorsun bu anlamda çok  güzel onun için bunun varlığı aslında bir bakarsanız bir tek sanat için söylemiyorum bunu bazen gerçekten mesela hiçbir şekilde haberiniz olmayan çok büyük bir başarı öyküsünü hiç olmadık yerden bir yerden duyuyorsun ve bunu yapan şey aslında internet sonuçta girip araştırdığında ben hatırlarım babam bize nur içinde yatsın Ansiklopedileri getirirdi A’dan Z’ye ekini getirirdi biz onları açardık bakardık saatlerce bilgileri okurduk şimdi öyle bir şey yok telefona yazıyorsun tak Mustafa Akay yaz bütün bilgiler çıksın sana dökülüyor dolasıyla bu anlamda ara doğruyu araştırmak ve doğruyu bulabilmek için aslında teknoloji çok güzel bir şey dediğim gibi doğru kullanırsan. Şu anda popüler kültüre yapılan şarkıların hepsi aslında teknoloji alt yapı kullanılarak yapılan şarkılar işte biraz bundan kaçmak lazım yani teknolojiyi de doğru kullanmak lazım doğru olarak kullanmaktan yanayım teknolojiyi müzikte mesela çok fazla benim şarkılarımda çok fazla öyle teknolojik şeyler kullanılmamıştır mesela buna dikkat ederiz. Daha doğal olması bence önemli. 

Televizyonda müzik programları azaldı hatta pek çok müzisyen sunuculuğa geçti siz bunu nasıl yorumluyorsunuz? 

İnanılmaz doğru bir nokta bir müzisyen olarak televizyona çıkacağım kendimi ifade edeceğim bir müzik programı yok yani televizyon programına çıkacaksın müzik konuşacaksın yok ama bunun olmamış olması dediğim gibi tamamen popüler kültürün ve alt tarafta insanlara neler verdiğinin ve reyting kaygısı ile yapılmış olan şeyler aslında kültürel alt yapıyı değiştirebilmekte aslında buranın elinde burada çok ciddi bir parodoks var çünkü halkımızı değiştirmek mi lazım kültürel anlamda yoksa olmuşun üzerinden gidip daha kolay şekilde reyting uğruna işler mi yapmak lazım. Çünkü buradaki paradoksu çözemedikten sonra biz bunu sabaha kadar konuşsak hiçbir şekilde çözüme ulaştıramayız.

Röportaj ve fotoğraflar: Cengizhan KAYA