Siyonist İsrail devletinin masum ve mazlum Filistin halkını katlederek suni olarak kurulmuş olan İsrail devletinin sınırlarını genişletmesi kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir. Son günlerde onlarca masum Filistinli müslümanı katlederek halk üzerinde baskı uygulayan terör devleti İSRAİLi kınıyoruz İslam aleminin kutsalı Müslümanların ilk kıblesi olan mescidi Aksa nın bulunduğu şehir olan KUDUS ü başkenti olarak ilan eden İSRAİL ile devletimiz tüm ilişkileri yeniden gözden geçirmeli ve gereğini yapmalıdır.

Mescidi Aksa, Doğu Kudüs'ün Eski Şehir Bölgesi'nde bulunuyor. Müslümanların ilk kıblesi olarak bilinen Mescidi Aksa MS 705 yılında inşa edilmiş. Mescid-i Aksa yalnızca Müslümanlar için kutsal bir yer değildir. Aynı zamanda Hristiyanlar Yahudiler için de Mescid-i Aksa en kutsal yerdir.

Yapılmasına Hz. Davud döneminde başlanan mübarek yerin yapımını Hz. Davud tamamlayamadan vefat etmiştir. Yarım kalan yapıyı tamamlama görevi Hz. Davud’un oğlu Hz. Süleyman’a kalmıştır.

Babasının ölümü ardından inşaatı tamamlamak isteyen Hz. Süleyman 12 mahalleden oluşan Kudüs şehrini işlerinde iyi bilinen inşaat işçilerini bularak kısa sürede tamamlatmıştır. Tüm inşaatının bitmesi 7 yıl sürmüştür.

Filistin, Yavuz Sultan Selim zamanında 1516 yılında Memlükler ile yapılan Mercidâbık Savaşı’ndan sonra Osmanlı idaresine girdi. Kanûnî Sultan Süleyman da çevresiyle birlikte bölgenin fethini tamamladı. Bu arada mukaddes yerleri korumak için Kudüs’teMüslümanların “Harem” veya “Eski Şehir” olarak adlandırdıkları kısmın etrafındaki duvarlar yeniden inşa ettirildi. Hz. Davut’un türbesiyle Kubbetü’s-sahra’nın duvarları ve kapısı yenilenerek süslemelerle zenginleştirildi. Bölgede gözle görülür izler bırakan Osmanlılar, bazan idarî değişikliklere de yol açabilecek birtakım iç ve dış bâdireler atlatmalarına rağmen 1. Dünya Savaşı’nın 

bitimine kadar Filistin ve çevresini ellerinde tuttular.

Her karış toprağında Osmanlı izi taşıyan Kudüs’te tüm insanlığın adalet numunesi olan Osmanlı fotoğrafını görmek mümkündür.


Hz. Peygamber, Medine'ye hicret edince on altı ay Kudüs'e doğru namaz kıldı. 

Ancak Müslümanların namazda Kudüs'e doğru yönelmeleri Yahudilerin ileri geri konuşmalarına sebep oluyordu. "Mademki Müslümanlar namaz kılarken bizim kıblemize dönüyorlar, demek ki kıblemiz haktır, kıblemiz hak olunca dinimiz de haktır. Öyleyse bizim dinimize neden dönmüyorlar?" diye dedikodu çıkarıyorlardı. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bu konuşmaları duyup üzülüyor ve Kabe'ye doğru dönülmesini arzu ediyordu. İbn Sa'd bu hususta İbn Abbas'tan gelen şöyle bir rivayeti nakleder: "Hz. Peygamber, Medine'ye hicret edince on altı ay Kudüs'e doğru namaz kıldı. Fakat Kâbe'nin kıble olmasını çok arzu ediyordu. Cebrail (a.s.)'e şöyle dedi: "Ya Cebrail, istiyor ve arzu ediyorum ki Allah benim yüzümü Yahudilerin kıblesinden çevirsin." Hz. Peygamber'in bu arzusuna Cebrail (a.s.) şöyle cevap verdi: "Ben sadece bir kulum. Sen Rabbine dua et ve ondan iste." Rasûlullah (s.a.v.) da yine Kudüs'e doğru namaza durdu ve başını semaya kaldırdı. Namazı henüz bitirmemişti ki şu ayet-i kerime nazil oldu: "(Ey Rasulüm, vahyin gelmesi için) yüzünün göğe doğru aranıp durduğunu görüyoruz. Bunun için seni razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid- i Haram'a (Kâbe'ye) doğru çevir. Ne şekilde olursanız olun, yine yüzlerinizi Kâbe tarafına döndürünüz." (Bakara, 144) Bu ayet gelir gelmez Peygamberimiz namazın içinde olduğu halde yüzünü Kâbe'ye doğru çevirdi.

İngilizler Eylül 1918’e kadar Filistin topraklarının tamamını ele geçirdiler. Böylece Osmanlı idaresi fiilen son bulurken yüzyıllar boyunca bölgeye değişmez Arap-İslâm karakterini veren Osmanlı hâkimiyeti dönemi de kapanmış oldu.