Olaylara nereden baktığınızla alakalı bir durum bu. Eğer mültecileri sigortasız ve ucuz işçi olarak çalıştıran bir fabrikatörseniz tabii ki mülteci sorununuz yoktur. Lüx mallar satan bir dükkan sahibi iseniz sizden alışveriş yapan zengin mülteciler ile bir sorununuz olması yine düşünülemez. 

Peki kimin mülteci sorunu olabilir... Veya bir mülteci ile neden sorun yaşarsınız.

Size karşı saygısız davrandığı için mi, ucuza çalışarak işinizi elinizden aldığı için mi! Daire kira ve fiyatlarının fahiş seviyede yükselmesine sebep olduklarından mı! Sizin vergilerinizle ücretsiz ve sıra beklemeden sağlık hizmeti aldıklarından veya otobüste çocuklarını koltuklara oturtup siz oturmak istediğinizde yer vermeyip diklenmelerinden mi... Yaşadığınız muhtitte yolda, markette, cafede her yerde gruplar halinde karşınıza çıkıp konuştukları dil ve özgün kıyafetleri ile sizde başka bir ülkede yaşadığınız hissiyatını oluşturdukları için mi! Yoksa çocuklarının eline kağıt bardak ve harmonika tutuşturup sokaklarda, metro ve otobüslerde dilendirdiği için mi! Sizin mehmetcikleriniz onların ülkesinde düzen kurmaya çalışırken onların gençleri burada nargile cafelerde keyif yaptığı, kendilerine özel eğlence mekanlarında sefahat sürdüğü için mi! Avrupa devletlerinin sadece eğitimli, kültürlü, kalifiye olanlarını seçip diğerlerini üstüne para verip sizde bıraktığı için mi! Burada rahat içinde, durmadan çocuk yapan ve bu sebeple vatandaşlık hakkı kazanıp demografik yapıyı bozdukları için mi!

Sizin bu mültecilere ne gibi bir sorununuz olabilir...

Sorununuz olmasın kardeşim. Boş verin, görmeyin, duymayın. Konuşmayın. SORUN ETMEYİN.

Azıcık serzenişte bulunsanız size "ırkçı, faşist" damgası yapıştırılacak, o derece ayrıştı bu millet çünkü. Bu gün tarlada ekin eken, yaylada davar otlatan, sanayi sitelerinde kayıt dışı çalışanların sebebine susuyor konuşması gerekenler. Üstelik bu milletin "milliyetçi" olarak zikredilen, vatanı senden benden daha çok sevdiğini, Türklük için canını ortaya koyduğunu her ortamda dile getirenler dahi sesini çıkarmazken size ne oluyor. Siz onlardan daha mı çok seviyorsunuz vatanı ve milletinizi, ne münasebet...!

Kimi ülkesindeki savaştan kaçıp geliyor, kimi dini baskılardan, kimi ekonomik sıkıntılardan. Her millettin sığınma noktası Anadolu. Binlerce yıl böyle oldu. Şimdiki Anadolu halkı da vaktiyle Orta Asya'dan göçüp gelenlerin torunu değil mi zaten. Kim bu toprakların asıl sahibi benim diyebilir. Elbette insanlık ölmedi, elbette bu vatana sığınanlara Türk misafirperverliğini göstereceğiz. Düşene tekme vurmak bizim örfümüzde hiç bir zaman olmadı. Bu millet hep mazlumun yanında, hep koruyan ve kollayan oldu. Bu günü dünden farklı kılan tek şey; geçmişte gelenler gerçekten mazlumdu ve bu millete saygılıydı. Bahçedeki ayrık otu gibi öbekleşmedi, yaşadığı topluma uyum sağladı, hep birlikte Türk Milleti'ni oluşturdu. Sığınmak ile istila etmek arasında ince bir fark vardır. Bu gün karşımıza çıkan tablo bambaşka. Çoğunluğu cahil ve özgüveni hadsiz bir şekilde had safhada olan, geldiği yeri unutup seni beğenmeyen ve seninle bir yaşamaya direnç gösteren, kimliğinden asla vazgeçmeyen ve her fırsatta gözünün içine sokan bir kitle var karşımızda. Enteresan bir şekilde bunların çoğunluğu da erkek. Sığınmacı ailesini de alır gelir, er kişi onları o sıkıntılı durumun içinde bırakıp tek başına kaçmaz. Ailesine acımayan sana hiç acımaz.

Gün gelecek bu gün sesini çıkarmayanlar yarın ucu kendilerine dokunmaya başladığında, önlenemez mülteci çılgınlığının bir sıkıntı oluşturduğunu kabul edip "Bunları gönderelim" diye kamuoyu oluşturmaya kalkacaklar.

O zaman soranlara diyeceksiniz; "MÜLTECİ SORUNUMUZ YOKTUR, O SİZİN SORUNUNUZDUR".

Yalancı mıyım?