Mülkiye'nin/ Planlamanın/ Türkiye'nin altın çocuğu Sn. Atilla Karaosmanoğlu

Abone Ol

Mülkiye’de o zamanlar, yani bizim dönemlerimizde muhasebe, istatistik gibi derslerin haricinde imtihanlar sözlü yapılırdı. Bazı hocalarımız sabahın 6’sında 7’sinde çıkar gelir, imtihan yaparlardı. Örneğin Kemal Fikret, Bedri Gürsoy, Kemal Arar hocalarımız böyleydi. İstatistik imtihanı da o gün sıralar konularak, imtihan mahalli haline getirilmiş spor salonundaydı. Masalar arasında asistanlar dolaşıyordu. Birisi vardı ki, ilk defa görüyorduk. Çok genç, adeta çocuk yüzlü, zayıf birisiydi. Arkadaşlar birbirlerine sordular; “Yahu bu kim, nereden çıktı”. Max Engin atıldı, “Ben duydum, bu zat Şefik İnan’ın oğluymuş. İmtihan devam ediyor, istatistik oldukça kolay, hocasını sevdiğimizden üstü nizama ilave not katacağımız bir dersti. İmtihanın ortasında o genç kişiye yönelik olarak Marlon Erdem’in sesi yükseldi. “Reis bir kağıt attır, kağıdım bitti”. Sıralar arasında dolaşmakta olan Doç. Dr. Vahdet Aydın Ağabeyimiz “Atilla şuraya bir kağıt verir misin” deyince, bu tanımadığımız kişinin Atilla Karaosmanoğlu olduğunu anladık. Daha sonra Atilla Bey LSE’den gelen Keynes’ın öğrencisi olan Prof. Dr. Eastem ile Makro Ekonomik/Nazari iktisat derslerine girdi, hocamız oldu. Hiç öyle söylendiği gibi de değildi. Zeki, akıllı ve üstün bilgili olduğu her halinden belli olmasına rağmen, sevecen, anlayışlı, ancak disiplinli bir hocaydı.
Dr. Atilla Karaosmanoğlu ile bir kesişme noktamız da her ikimizin de İzmir Karşıyaka Lisesi mezunu olmamızdı. Atilla Bey benimle birlikte Karşıyaka Lisesinden mezun olan ve Mülkiye imtihanını kazanarak Mülkiye’ye girdiğimiz sınıf arkadaşım Mehmet Karabağ’dan yaklaşık 10 yıl daha büyüktü. Karşıyaka ile ilişkisini kesmemiş olup, 2 sene evvel Acarkent’teki evinde Karşıyakalılara bir yemek daveti vermişti. Aradan yıllar geçti, 12 Mart muhtırasından sonra Sn. Nihat Erim’in Başbakanlığında kurulan kabinede Sn. Atilla Karaosmanoğlu’nu ekonomi ve maliyeden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak görüyoruz. Başbakan Erim’in ricası ile, Dünya Bankasındaki önemli görevini bırakıp gelmişti. Fazlaca bir siyasi ihtirası yoktu. Ancak, kollarını sıvadı, çok sevdiği Türkiye’sine, kendi ülkesine hizmet etmek, katkıda bulunmak için çaba harcadı. Görev aldığı kabineye teknokratlar, reform kabinesi deniyordu. Ancak, ortada acayip bir durum vardı. 12 Mart 1971 muhtırasından sonra, Sn. Başbakan Süleyman Demirel ve Hükümeti muhtıranın Anayasa ve Hukuk nizamına aykırı olduğunu söyleyerek, istifa etmişti. Ancak TBMM’de eski Milletvekilleri olduğu gibi duruyordu. Bu durumda Sn. Karaosmanoğlu’nun hazırladığı birçok reform yasası Meclis komisyonlarında ve Genel Kurulda ciddiye alınmıyor ve engelleniyordu. O tarihlerde ben DPT’te uzman olarak çalışıyordum. Diğer ekonomi ve Maliye Bakanlıkları gibi DPT’de Karaosmanoğlu’na bağlıydı. Atilla Bey sıkı bir Mülkiyeliydi. Çoğunlukla Mülkiyelilerden oluşan, bazıları da öğrencisi olan DPT’ye güveniyordu. Mülkiyeden arkadaşları olan Sn. Dr. Güngör Uras, Sn. Yılmaz Sezek, Sn. Necati Özfırat, Sn. Hikmet Çetin, Sn. İcen Börtücene, Sn. Şadi Cindoruk, Sn. Turan Ersoy gibi Plancılar yakınında olmak kaydı ile biz plancılarla çok yakın çalıştı. DPT Müsteşarlığına da gene bir Mülkiyeli olan Memduh Aytür getirmişti. Toprak Reformu yasası ve diğer reform yasaları plan bütçe komisyonunda görüşülürken, Atilla Bey hafife alındı ve engellendi. O da kızgınlıkla Türkiye’nin geleceği için fevkalade önemli gördüğü, geceyi gündüze katarak hazırladığı dosyaları oturduğu masaya bırakarak, komisyonu terk etti.Sn. Karaosmanoğlu’nun Türkiye 3336 yıl geri kalmıştır, sözü o sıralarda söylenmiştir. Tabiatıyla bu bir teşbihtir. Ancak, Türkiye’de gayret gösteren, Türkiye’ye katkıda bulunmak isteyen bir Başbakan Yardımcısının, Bilim Adamının karşı karşıya kaldığı, engelleyici zihniyete karşı bir isyandır. Acaba şimdi Türkiye’yi yönetenlere bu benzetmeyi söylesek, yanlış mı olur?
Siyasi tarihimize 11’ler olayı olarak geçen ve reformların yapılamadığı bir hükümetten ayrılmayı öngören kararlarından sonra Atilla Bey ve hatırladığım kadarıyla Bakan arkadaşları Sn. Ayhan Çilingiroğlu, Sn. Özer Derbil, Sn. Türkan Akyol ve diğerleri hükümetten istifa ederek, çekildiler. Atilla Bey Bakanlığı terk ettikten sonra, bir süre işsiz olarak zor durumda kaldı. Ancak, imdada Dünya Bankası yetişti. Bu değerli, zeki, çalışkan, bilim adamı boş bırakılamazdı. Dünya Bankası Atilla Bey’i tekrar davet etti ve kendisine Başkan Macnamara’nın yardımcısı olarak görev verdi. DPT’de görevdeyken ve daha sonra özel sektörde çalışırken Amerika’ya gidişlerinde Washington’da kendisini birkaç kez ziyaret ettim. Birkaç defa beni yemeğe götürdü. Atilla Bey Amerika’da evi, imkanları ve çocuğu orada yaşadığı halde, memleketi Türkiye’nin hasreti ve sevgisi ağır bastığından Türkiye’ye döndü ve Acarkent’te bir ev aldı. İstanbul Sanayi Odası bu dünya çapında ve Dünya Bankasında adı Altın Çocuk olarak bilinen, değerli bilim insanını davet etti ve bir süre Sn. Karaosmanoğlu, İSO’da Başkan Danışmanı olarak görev yaptı. Bu görevdeyken, ben de İSO’ya yakın bir yerde meşrutiyet caddesinde çalıştığımdan, sık sık beraber oluyor, Pera Palas’ta yemek yiyerek, Türkiye’nin meselelerini konuşuyorduk. Kendisinden çok istifade ediyordum. DPT’li arkadaşlarımızdan Hasan Karaçal en az son 20 yıldır İstanbul’daki plancılar toplantısını her ayın ilk Cuma günü hiç aksatmadan yapmaktadır. Atilla Bey bu plancılar toplantısının devamlı katılımcısıydı. Bize Dünya ve Türkiye meseleleri hakkında çok değerli görüş ve önerilerde bulundu. Bir defasında onu Mütevelli Heyet Üyesi olarak davet ettiğim Kadir Has Üniversitesinde konuşturdum. Öğrenciler kendisine hayran kalmıştı. Bana devamlı olarak senin güzel yazılar yazdığını, kitaplar yayınladığını öğrendim, lütfen beni de mail listene al ve kitaplarından ver, dedi.
Son olarak yapılan Mayıs 2013 plancılar toplantısına rahatsız olarak geldi. İyi değildi… Konuşamıyordu… Ama eşiyle beraber gelmişti. Yemek yerken ona eşinin yardım etmesine üzüldüm. Dünya çapında bilgili, zeki, Dünya Bankasının ve Mülkiyenin altın çocuğu olarak bilinen bir bilim adamının, benim hocamın DPT’den patronum, Aziz Dostumun bu hale düşmesini içime sindiremedim, çok üzüldüm. Ancak, mukadderat ve takdiri ilahi onu aramızdan erken aldı.
Tüm plancıların, tüm Mülkiyelilerin ve tüm Türk milletinin ve değerli eşi Şükriye Hanımefendi’nin ve ailesinin başı sağolsun. Atilla Karaosmanoğlu’nun yeri kolay kolay doldurulamaz.