Mektebi Mülkiye’yi Şahane, Padişah Abdülmecit tarafından 1859 yılında, zayıflama sürecine girmiş olan Osmanlı Türk Devletine, aydınlık, nitelikli devlet adamı yetiştirmek, mülki idare, hariciye, maliye idaresini Mülkiyelilere emanet etmek için kurulmuştur. 

Mülkiye’ye girmek, mezun olmak zordu. Devleti idare edecek Mülkiyelilerin, kendi alanlarında en üstün niteliklerle yetiştirilmeleri elzemdi. Bu nedenle Mülkiye’de hukuk grubunda Anayasa, idare, medeni, icra iflas, ticaret, usul hukuku öğretilir. İkinci Grup iktisat, micro, makro iktisat, muhasebe, mali cebir, ekonometri, iktisadi matematik, iktisadi ve siyasi coğrafya, maliye, finansman dersleri okutulur. Uluslararası ilişkiler, siyasi tarih, devletler umumi ve hususi hukuku, önemli bir gruptur. Ağırlık taşıyan bir diğer grup, amme hukuku, amme idaresi, sosyoloji, iktisadi doktrinler, günün güncel meseleleri, mukayeseli devlet idaresi, organizasyon-metod, idari kaza dersleridir. 

Mülkiye’de lisan çok önemli olup, başta İngilizce olmak üzere Almanca ve Fransızcaya önem verilir. Tabiatıyla bu dersler alanlarında birer dev olan dünya çapındaki hocalarımız tarafından öğretilir.. Şimdi ki Mülkiyelilere görünce, “Sizler şanssızsınız, zira bizim gibi çok değerli hocalarda okumadınız” diyorum. Bu vesile ile bazı hocalarımızı saygı ile anıyorum. Bedri Gürsoy, Kemal Fikret Arık, Tahsin Beşir Bata, Aziz Köklü, Yavuz Abadan, Nermin Abadan, Şefik İnan, Halil İnalcık, Şerif Mardin, Mümtaz Soysal, Fehmi Yavuz, Sait Kemal Mimaroğlu, Bahri Savcı, Mazhar Hiçşaşmaz, Seha Meray, Gündüz Okçun, Cahit Talas, Sefa Reisoğlu, İsmail Türk, Kemal Arar, İbrahim Yaşa, Hamit S.Selen, Reşat Aktan, Fahir Armaoğlu, Ahmet S. Esmer, Bilsay Kuruç, Tuncer Bulutay, Burhan Koni, Feyyaz Gölcüklü, İlhan Ünat, Deniz Baykal, Aydın Yalçın, Attila Karaosmanoğlu, Sadun Aren, Necdet Serin, Ruşen Keleş, Cevat Geray, Metin Kıratlı, Şeref Gözübüyük, Vahdet Aydın, Mete Tuncay, Turhan Feyzioğlu, Turan Güneş, Arif Payaslıoğlu, Kurthan Fişek, Nejat Bengül, Cemal Aygen, Cemal Mihcioğlu, Özer Ozankaya, Taner Timur hemen aklıma geliverenler... Çoğu ebediyete intikal ettiler, rahmet ve minnetle anıyoruz... 

Evet, Mülkiye devlete idareci yetiştirmek için kurulmuştu. Ancak son zamanlarda belli bir devlet görevinden sonra, özel sektöre geçen, büyük başarı ile hayranlık kazanan Mülkiyelilerin sayısı oldukça fazladır. ANAP’ın kuruluş sürecinde, Yeniköy Türk Bostanı Sokak’taki veya 336 Şişli/Sadıklar Apartmanında, sık sık Özal’la buluşuyor, çalışıyorduk. Özal çok akıllı bir adamdı. Aydın Beyin (Bolak) organizatörlüğünde, sağcı, solcu, ortacı, değişik görüşlerden kanaat önderlerini topluyor, onlardan görüş alıyordu. Heyette Prof.’lar, işadamları, siyasetçiler bulunuyordu. Ben de katılıyor, Özal’a görüşmelerle ilgili rapor sunuyordum. ANAP iktidar olup, hükümeti kurunca, beni çağırdı. Sırası gelmişken şunu da söyleyeyim. Turgut Bey, ilk dönemde, benim de milletvekili olarak yer almamı çok istemişti. Ancak ben DPT’den ayrılmış, özel sektörde çok iyi bir kuruluşta genel müdürdüm. Bana “12 Eylül Darbesinden sonra, devlette kimse kalmadı, yeni, yetenekli kadrolar oluşturmalıyız. Sen devleti iyi bilirsin, bana bir isim listesi ver” dedi... Hemen hazırladım, sundum. Gözlüklerinin üstünden, listeme baktı, bana “Yahu, bunların neredeyse hepsi Mülkiyeli, bunlar kanun, mevzuat derler, adama iş yaptırmazlar” dedi. Ben, “Efendim, Mesut Bey, Hasan Celal, Mehmet Keçeciler, Veysel Atasoy, ben, hepimiz Mülkiyeliyiz, ne zararımızı gördünüz” dedim. Her zaman ki tonton, muzip gülüşüyle “Yahu, biz sarılmışız da, haberimiz yok” dedi... Daha sonra çoğu Mülkiyeli hariciyecilerden oluşan bir grup kurdu. Bu grupta; Nabi Şensoy, Gündüz Aktan, Cem Duna, Özdem Sanberk gibi değerli arkadaşlarımız vardı, onları Mülkiyelileri çok sevdi takdir etti, onlarla çalıştı... Ezcümle söylemek isterim ki, Demirel, Özal, Ecevit, Erbakan, Mesut Yılmaz, Çiller Mülkiyelilerle çalıştılar. O dönemlerde mülki idarede valilerin hemen hemen hepsi Mülkiyeli olup, icraatları ile dikkat çekiyorlardı. Hariciye de öyleydi, öyle dışarıdan, alakasız insanlar atanmazdı... 

Mülkiyede giriş imtihanını kazananlar, gelip asıl kayıt yaptırırlar. Bir defasında ana giriş kapısının, önüne konulan “Büroya Gider” levhası sütunlu salonun sağında bulunan, dernek odasına yönlendirilir. Dernek odasında güya, Prof.’lar, Hurşit (Serpil Uluer), Cester Tanju, Basketçi Attila, Başkan Erhan vardır, öğrencileri Mülkiye’ye girebilmeleri için mülakata tabi tutacaklardır. Levha yönlendirildiğinden, kayıt kuyruğu, derneğe doğrudur. Gelenler heyecan içinde beklerler, inandırıcı olsan diye en öne Murteza’yı (Gürol Gökçe) koyarlar... Arkadakiler bekliyorlardır. Mülakat heyeti Murteza’ya sorar, “Neden Mülkiye”, Murteza cevap verir “Büyükelçi olacağım”, heyecandan tir tir titreyen bir kızı alırlar, Hurşit, Le Monde Gazetesi’ni uzatır, “Oku, tercüme et” der, kızcağız “Efendim benim lisanım İngilizce” der. Prof. Hurşit, “Olsun, olsun, İngilizce üzerinden, Fransızca, Fransızca üzerinden İngilizce oku” der. Öte yandan kayıtların son günü gelmiş, kayıt bürosuna gelen yok... Dekan, Burscu bol kaslı, az saçlı Mazhar bey, aşağıya inerler, uzun kuyruğu görüp, dernek odasına girerler, ünlü Prof.’lar çil gibi kaçışırlar... Durum anlaşılır, dekanımız ve yanındakiler gülmekten yerlere yatmaktadırlar, sonra iş normale döner... İşte Mülkiye, böyle toleranslı bir ocaktır...