Irak, volkanik bir dağı andırıyor.

Gittikçe sessizliğini bozuyor, kıpırdıyor, kıpırdatıyor, harekete geçiyor, harekete geçiriyor.

Bu, orda burda patlak veren patırdılar;

Büyük, def’î ve âni bir kükreyişin belirtileri olacağa benziyor.

Halk yavaş yavaş, yağmurdan sonra nasıl bir doluya tutulduğunun yeni yeni farkına varıyor.

Büyük patlayışa hazırlanıyor.

Adım adım büyük şahlanışın, gittikçe yaklaştığını haber veriyor.

Nitekim olacağı buydu. Her zaman hırs hasarete sebeptir. Zararla sonuçlanır.

Zaten ellerinde olan petrol musluklarıyla yetinmeyenler;

Petrol zeminini de ele geçirmek isteyince, olanlar oldu. Oluyor ve olacak.

Kendi halinde bir milleti kahraman yapmak için, elden ne geliyorsa o yapılıyor.

Şişedeki cin -istemeseler de- dışarı çıkıyor.

Mehmed Âkif’in:

“Birkaç kişinin ilhadiyle (dinden çıkmasıyla)

Bütün bir milletin ilhadı (dinden çıkması) muhal (imkânsız ve olası değil).” dediği gibi.

Bir kısım insanlar şu veya bu sebeple şaşkın ve şaşırmış olsalar bile, işgalciye kanmış bulunsalar

Da, bütün bir milletin aynı tuzağa düşmesi olası değil.

Şüphesiz her milletin bu durumlarda çıkaracağı vatanseverler; kanmışlardan veya

Kandırılmışlardan kat kat fazladır.

Ve zamanla onları da arkalarından sürüklemesini bilirler.

Ateşten bir top hâlinde işgalcilerin başlarına inerler.

Onları tarümar eder. Arkalarına bakmadan kaçacak duruma düşürürler.

Emin olun o günler yakındır. Hem de pek yakın. Kimbilir belki yarından da yakın.

İşte önceleri kararsızlık içinde yüzen Iraklılar. Yavaş yavaş kendilerine geliyor.

Toplanıyor, toparlanıyor.

Kaybolan devletlerini yeniden bulmanın, yeniden kurmanın halecan ve heyecanı içinde

Vatan sathını topyekün bir cephe yapma uğraşı veriyorlar.

Hattı değil sathı savunmanın bilincinde bir olmaya, vatanı birlikte savunmaya, başlarına yıkılan,

Üstlerine çöken devleti yeniden ayağa kaldırmaya çalışıyorlar.

Ve bu yüce dâva için şehit ve gazi oluyorlar. Dayanılmaz işkenceler altında,

Birer birer şehadet ve şehitlik şerbetini içiyorlar.

Bir taraf hem dünyalarını hem öteki dünyalarını kaybederken,

Bunlar hem dünyalarını ihya ediyor hem de

Ölümden sonraki öte âlemi en güzel şekilde hazırlamış oluyorlar.

Böylece kendilerinden sonrakilere bir devlet bırakmanın manevî hazzını duyuyorlar.

Görünürdeki Irak cehenneminde, gelecekteki Irak cennetinin havasını teneffüs edip soluyorlar.

Velhasıl Irak için için kendi kozasını örüyor.

Irak, Ortadoğu’da yüz gösterecek olan islâmî uyanışın da kıvılcımını oluşturuyor.

İşte bütün bunlar, olmayan Osmanlıyı hatırlatıyor.

Yokluğa her an biraz daha hissedilen insanî misyon

Ve görevinin yokluğunu düşündürüyor bizlere.

Bu ihtiyaç -inşallah- beklenen yükselişin de sancılı doğumlarını müjdeliyor.

Çünkü Ortadoğu; İslâm Âlemi ve dünya için beklenen büyük uyanışın müjdeli sinyalleri

Dünya semasında kendini göstermeye başlıyor.

Hattâ başladı bile diyebiliriz.

Irakta zafer, işgalcilere çok ırak,

Şahlandı halk, diyor artık yakamı bırak!