Bugün GAZİLER GÜNÜ münasebeti ile bütün yurtta, gazilik kavramı ve kahraman gazilerimizin anılıp anlatılacağı törenler yapılacak, etkinlikler düzenlenecek, kahraman gazilerimiz onurlandırılacaklar. 

Bende bir gazi olarak kahraman gazilerimizin bu kutlu günlerini tebrik eder, mutlu ve sağlıklı nice nice gaziler günleri idrak etmelerini dilerim. 

Bilindiği gibi Muhteşem Kurtuluş Savaşının Büyük Dönemeci Sakarya Meydan Muharebesinden sonra TBMM, Mustafa Kemal Paşa’ya 19 Eylül 1921’de hem mareşal rütbesi, hem de gazi unvanı vermişti. 

İslam dininin doğuşundan beri savaşa katılan Müslümanlara gazi unvanı verilmektedir. Osmanlı’nın ilk dönemlerinde padişahlar ve komutanlar için de gazi unvanı kullanılırdı. Taşıyana şan ve şeref veren bu unvan daha sonraları zafer kazanan komutanlara da verilmiştir. 

Cumhuriyet döneminde ise gazi unvanı kanunla verilmeye başlandı. Bugünkü mevzuatımıza göre savaşta bir uzvunu kaybedenler MALÛL GAZİ, savaştan sağlam dönenler ise GAZİ sayılmaktadır. 

Değerli okurlarım, 

Ebedi Başkomutanımıza GAZİ unvanının verildiği Sakarya Meydan Muharebesi’ne kısaca değinmek istiyorum. 

Malumları Birinci Dünya Harbi sonunda galipler masasına oturmayı başaran Yunanistan’ın önüne, arkasında Megali İdea’nın saklı olduğu müthiş bir fırsat çıkmıştı. İngiltere ve Fransa; Anadolu’nun paylaşımını bize kabul ettirmek görevini Yunanistan’a vermişlerdi. 

Bu görevi şevkle alan Yunanistan 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkıp 2 Ekim 1915’de Aydın-Manisa-Bergama (Milne Hattı)’ya kadar bölgeyi işgal etti. 

Ardından Yunan Ordusu taarruzla Temmuz 1920’de Kırklareli-Tekirdağ dahil Trakya’yı Ağustos ayı sonlarında da Bursa ve Uşak’ı işgal etti. 

Bilahare 9 Ocak 1921 ve 28 Mart 1921’de iki defa İnönü mevzilerine taarruz etti ama malumları başarılı olamadı. 

Yunanistan yeni hazırlıkların ardından 11 Temmuz 1921’de yeniden taarruz etti. Küçük Asya Ordusunun iki buçuk yıl sonra başlattığı Kütahya-Eskişehir muharebeleri Yunanistan’ın Anadolu’da dördüncü taarruzudur. Bu taarruz karşısında pek başarılı olamayan Ordumuz, 5 Temmuz’da muharebeyi keserek önce 60 km doğuya Eskişehir-Seyitgazi, 25 Temmuz’da da 100 km daha doğuya Sakarya hattına çekilmiş, Yunan Ordusunu durduramasa da kuşatmasına imkan vermemişti. 

Yunan Ordusu beşinci ve son taarruzu için 13 Ağustos’ta ileri harekata, 23 Ağustos’ta da Sakarya Nehri doğusundaki Türk savunma mevzilerine taarruza başladı. 

Malumları Cumhuriyetimizin temelini teşkil eden, 22 gün 22 gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesinde, Yunan Ordusunun Türk Ordusunu kuşatma teşebbüsleri; Kahraman Ordumuzun sağ kanatta 7,5 km, sol kanatta 20 km çekilmesine rağmen, çekildiği her tepede yeni bir savunma hattı teşkil etmesi ve sol kanadı doğuya Ankara’ya doğru uzatması sonucu başarılı olamamıştı. Ankara’ya 50 km kadar yaklaşan Yunan Ordusu 12 Eylül 1921’de çekilmek zorunda kalmıştı. 

12 Eylül’de Yunan Ordusunun taarruz gücü kırılmıştı. Hiç kimse artık Yunan Ordusunun  yeni bir taarruzuna ihtimal bile vermiyordu. 

Türk Ordusunun da; çekilen Yunan Ordusunu takip edip O’nu Anadolu’dan atmak için zamana ihtiyacı vardı. 

Büyük taarruza hazırlık başladı. 

Değerli okurlarım, 

Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra Yunan Ordusu 15 Temmuz’da geri çekilmeye başlayan Türk Ordusunu takip edememiş Sakarya mevzilerine 40 gün sonra ancak taarruz edebilmiştir. 

Bu 40 günü çok iyi kullanan ve ülkenin bütün kaynaklarını harekete geçiren Mustafa Kemal Paşa ve Türk Milleti Yunan Ordusunun Anadolu’da beşinci taarruzunda imha edemese de artık mahvını beklemeye mahkum etmişti. 

Sakarya’da personel ve silah mevcudu, ateş gücü, hareket kabiliyeti ve teknik açıdan Türk Ordusuna nazaran çok üstün olan Yunan Ordusu; dağların-tepelerin sık sık el değiştirdiği 100 km’lik cephede yarı aç yarı tok, süngüsü bile olmadığından dipçikleri kullanan Yiğit Mehmetlerin karşısında başarılı olamamıştır. 

Büyük zayiat veren Yunanlılar için başka çare yoktu, Eskişehir-Afyon hattına çekildiler. 

Nefeslerini bile keserek tam üç hafta bekleyen Türk Milleti derin bir oh çekmişti. Çünkü bu ordu Türk Milletinin bütün varlığı ile ortaya koyabileceği gücün tamamı idi. 

Bu muhteşem zaferin ardından bütün dünya TBMM’ni ve Ankara Hükümetini tanımaya başlamıştı. 

Bir ay sonra Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’la Kars Antlaşması ardından 20 Ekim’de Fransa ile de Ankara Antlaşması imzalanmıştı. 

Yine aynı günlerde İngiltere ile de esir mübadele, 20 Ocak 1922’de de Ukrayna ile dostluk anlaşmaları yapılmıştı. 

Tarihimizin en uzun süreli meydan muharebesi olan Sakarya Zaferi Cumhuriyetimizin de temelinin köşe taşı, tarihimizin de çok önemli bir dönüm noktasıdır. 

95nci yılı kutlu olsun. 

Bu vesile ile başta Ebedi Başkomutanımız Müşir Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere Sakarya’nın yiğit ve kahraman Komutanlarını, Mehmetlerini ve varını yoğunu ortaya koyan kadın-erkek, genç-yaşlı fedakar halkımızı en yüksek duygularla selamlıyorum, hatıraları önünde büyük saygı ile eğiliyorum. 

Ruhları şad mekanları cennet olsun.