Kitap Dünyası 

=

İNCİR ÇEKİRDEĞİ

Haluk Dursun’un İNCİR ÇEKİRDEĞİ Hereke’den Çıktım Yola ( 244 sayfa )  Kapı Yayınları’ndan çıktı.  İncir çekirdeğini doldurmayacak  konulardan hayat dersleri…Hereke’de zeytinlikler, üzüm bağları, kiraz bahçeleri, ayva ve nar ağaçları arasında doğmuş bir çocuk düşünün. Yüzünü yağmurlara bilerek tutmuş, ayakkabılarını çamura bilerek basmış olsun. Bilge bir büyükbaba, görmüş geçirmiş büyükannenin sesleriyle, nazarları ve özel ilgisiyle büyümüş bulunsun o çocuk. Sonra da, öğretmenlerinin, yakın komşularının sevgisiyle donansın. Anne ve babanın şefkatiyle serpilip gelişsin. Ne olur o sonunda? Bıkmaz usanmaz bir tabiat tutkunu, çiçeğe böceğe, gezmeye tozmaya, yemeye içmeye meraklı bir yeni zaman meraklısına dönüşmez mi? Yatılı okumak için geldiği İstanbul’da, Boğaziçi’ne düşerse yolu sonra? Sonrası, baştan başa İstanbul, onun renkleri, mevsimleri, kültürü, tarihi, estetiği. Ayasofya bir yanda Topkapı Sarayı diğer yanda. Tarih ve kültür gökkuşağı görkemine bürünür onda. Haluk Dursun… Son zamanların gelmiş geçmiş en seçkin dil ustalarından, zevki hayat bilmiş, gezginliğin sayfalarında tarihin damarlarına sızmış uslanmaz bir merak dürbünü. Çiçeklerin piri. Yemeklerin, meyvelerin, sokakların, insanların zaman alacası. Böyle yaman adamlar nadir gelirler hayata. Gelip geçtiklerinde de ölümsüz izler bırakırlar. İncir Çekirdeği, her bir cümlesi, Haluk Dursun’un hayat tecrübesi ve kültürü zevk kılmış idealizmiyle okurlara armağan. Nehirler, dağlar, ağaçlar, türlü çiçekler, hayvanlar, ayrıntılar, bir incir çekirdeğinin koca bir ağacı müjdeleyen balıyla yüklü.

KOZMİK KOMEDYA 

YILDIZ ECEVİT’in KOZMİK KOMEDYA adlı romanı Everest Yayınlarından çıktı. (526 Sayfa, Nisan 2021) 

Kozmik Komedya yaşamının büyük bölümünü bilgi derleyerek geçiren bir edebiyat araştırmacısının ürünü. Böyle biri için bilginin ve alıntıların dünyası da tıpkı içinde soluklandığı doğal koşullar ve başa çıkmaya çalıştığı toplumsal ilişkiler yumağı kadar gerçektir. Bu kitap yaşamı; ağaçlar, dağlar, denizler, insan ilişkileri/duyguları/aşkları aracılığıyla değil de metinlerin dünyasından yola çıkarak anlatıyor. Yıldız Ecevit, yaşamı da, kendini de bilgi aracılığıyla çözümleme çabasına girişirken okuru çok çeşitli okumaların oluşturduğu çoğulcu bir ortama çekiyor. Romanın kahramanı Dantel kimi zaman Kafka’yla birlikte korkular cehenneminin diplerine iniyor, kimi zaman Schopenhauer’in kendisine parmak sallayan söylevini dinlemek zorunda kalıyor, kimi zaman Tezer Özlü’nün toplum cehennemindeki haykırışlarıyla irkiliyor; kimi zamansa modern fiziğin sarmalında Stephen Hawking’in önüne serdiği bilgiler aracılığıyla ‘Ben’inin kozmolojik kökenine inmeyi deniyor ve ulaşılmaz gerçekliği Carlos Castaneda’nın şamanlarının dünyasında yakalamaya çalışıyor. Kurgu şablonu olarak Dante’nin İlahi Komedya’sının kullanıldığı ve postmodernist bir yaklaşımla metinlerarası düzlemde oluşturulan romanda, Dantel de tıpkı Dante gibi Cehennem/Araf/Cennet dolaşıp duruyor… çeşitli donanımlara sahip rehberler eşliğinde… ama Dante’ninkine pek benzemeyen mekânlarda…  modern toplumun cehenneminde… bilginin kutsallaştırıldığı arafta… ve konturları kesin çizilmemiş bir cennette… ‘Ben kimim’ sorusunun ardı sıra …Kozmik Komedya alıntıların ve düşünsel bütünlüğün bir aradalığı… Türkçede alışılmadık bir roman. Bir bilgi romanı!

KURT GÖLGESİ

Hamdi Akyol’un KURT GÖLGESİ adlı romanı Kapı Yayınlarından çıktı. ( 320 sayfa, Nisan 2021 ) 

Gerçek bir Türk casusunun inanılmaz hayat hikâyesi!

1968 yılının soğuk kış günlerinde, görevi Bulgaristan’daki gizli askeri tesisleri belirleyip fotoğraflarını çekmek olan bir Türk casusu… Kahramanımızın, kendisinden istendiği gibi sessizce hareket etmesi, varlığını kimseye sezdirmemesi gerekiyor ama gelişen kimi olaylar onu silahlı çarpışmaların, cinayetlerin, polis soruşturmalarının tam ortasına atıyor. O hem görevini yerine getirmeli hem de karşılaştığı bu beklenmedik olaylardan bir şekilde sıyrılmalı. Öte yandan bütün bu olayların aktörleri, yakın tarihin derinliklerine kadar uzanan bir bağ ile birbirine bağlı. Okur, romanda sadece bir casusluk savaşını değil, romandaki karakterlerin bulundukları noktaya nasıl geldiklerini anlatan geçmiş hikâyelerini de okuyor; bazen olaylar içinden çıkılamaz bir hale geliyor, bazen çözülüyor. 93 Harbi’ne, Balkan Savaşı’na, Bulgaristan’ın özerklik ve bağımsızlığına, taht kavgalarına, Yıldız Suikasti’ne, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarına, Osmanlı’nın yıkılışına ve yeni  Türk devletinin Cumhuriyet olarak kuruluşuna… kadar uzanan bağlar, romanın karakterlerini ve olayları daha iyi anlamamızı sağlıyor. Gerçek bir hayat hikâyesinden esinle kaleme alınmış üç kitaplık bir serinin birincisi olan Kurt Gölgesi, bu haliyle sadece bir polisiye/casusluk değil, aynı zamanda bir tarih, hatta yakın tarih romanı.

MUHAMMED ALİ

Claude Boli  MUHAMMED ALİ adlı eser Kapı Yayınlarından Çıktı. (272 sayfa, Nisan 2021 ) 

ARI GİBİ BALA KELEBEK GİBİ ÖZGÜRLÜĞE KOŞAN BİR HAYAT

Boks ringini bir dövüş alanından çıkarıp adeta dünya genişliğine ulaştıran sporcular vardır. Ve onların savurduğu her yumruk, rakiplerinin yüzlerinin ötesine geçer. Bir yanda inanç, diğer yanda da ırkçılık gibi esaslı iki meseleyi taşır omuzlarında onlar. Muhammed Ali. Böylesi bir sporcu, böylesi bir dava ve ideal insanıdır. Roma’da düzenlenen 1960 Olimpiyatları’nda, 18 yaşında bir boksördü ve henüz Cassius Clay adını taşıyordu. Boks sporunu ring dışında da bir şova dönüştürmesiyle dikkatleri üzerine toplamıştı. Kendisini takip eden gazeteciler ve sporseverler, tarihin en önemli sporcularından birinin doğuşuna tanıklık ediyorlardı. 1964 yılında Sonny Liston’ı mağlup ederek Dünya Ağır Sıklet şampiyonluğunu kazandı ve Müslüman olduğunu açıklayarak efsane olmanın boyutunu değiştirdi. Artık sadece sporcu kişiliğiyle değil, İslam ve ırkçılık konusundaki konuşmalarıyla da hep öndeydi. Muhammed Ali olarak ringde “kelebek gibi” uçup “arı gibi” sokuyor, ring dışında da keskin, cesur dili ve onurlu duruşuyla “eylemci” bir kişiliğe dönüşüyordu. Onun dünyaya bakışı değiştiği gibi dünyanın da ona bakışı değişiyordu.  2016 yılındaki ölümüne kadar bir efsane olarak hep gönüllerde yaşadı. Gündemde kaldı. Fransız spor tarihçisi Claude Boli, bu biyografide titiz bir araştırmacılık örneği sergileyerek Muhammed Ali’yi hayatının dönemeçlerine, özel ayrıntılarına, kırılma noktalarına, sporculuğunun karakteristik özelliklerine odaklanarak ustalıkla anlatıyor.

SARAY ve SÜRGÜN

Nazif Sururi’nin SARAY ve SÜRGÜN adlı eseri  EVREN LEVENT DEMİR’in yayına hazırlamasıyla Kapı Yayınları’ndan çıktı. (430 sayfa, Nisan 2021) 

Tahta Çıkışından Sürgüne Kadar II. Abdülhamid ve Dönemi

Sonu adım adım yaklaşan bir imparatorluk… Siyasal çalkantılarla boğuşan bir başkent… İçeride ve dışarıda bir kıyamet kopmuş gidiyor. İstanbul, dünyada gözler üzerine çevrilmiş bir başkent. O başkentin kalbi, atan nabzı, Sultan II. Abdülhamid. Kendisine özgü kişiliği, yönetim tarzı ile ilgi odağı. Yıldız Sarayı… Bütün güçler kadar meselelerin toplandığı ana mekân. Diğer yandan propagandanın bir güç olarak öne çıktığı bir devir.Ve bu devrin önemli çehrelerinden birisi: Nazif Sururi. ‘Propaganda Nâzırı’ olarak görülen, jurnal, hafiye kavramlarının etrafında döndüğü bir canlı tanık. Nazif Sururi yıllar sonra anılarını kaleme aldı; II. Abdülhamid ve dönemini kendisine göre değerlendirdi. Eleştiriler yöneltti, yorumlarda bulundu. İşte 1930’larda tefrika edilen bu tanıklık, titiz bir editörlük sürecinin sonunda, ayrıntılı bir giriş, açıklama ve notlarla günün okuruna sunuluyor. Osmanlı’nın her yönden tartışmalı bir dönemi ve onun baş aktörlerinden II. Abdülhamid’ i bir de bu gözle görüyoruz.

YEDİLER TEKNESİ

ABDULLAH AREN ÇELİK’in YEDİLER TEKNESİ adlı romanı Everest Yayınları’ndan çıktı. (200 Sayfa, Nisan 2021 )  “Bir kadının aşkı uğruna, istikbalimi, hayatımı, inançlarımı bir kenara koydum ve bir kez bile pişmanlık duymadım bundan. Bu utanç, bu aşk ve bu inatçı halimle bu çöldeyim ben de. Ariflerden biri, ‘İnsan eksik doğar, eksilerek büyür, ölünce tamamlanır,’ derdi. Eksik doğdum, eksilerek büyüdüm, âşık olunca tamamlandım. Şu dünyada yaşanan onca kötülüğe rağmen cennetim, ilk zamanlar tenburum, sözüm ve sonra da sevdiğim kadın oldu. Tenburumun telini sevdiğim kadının sesiyle buluşturan Tanrı’ya şükürler olsun. Yolculuk bizim muradımızdı, hakikat çölünde kaybolduk. Aşk yola düşmek değilse nedir?” Daha önce İlerde Hep Yalnız, Kandan Adam romanlarını yayınladığımız Abdullah Aren Çelik’in üçüncü romanı Yediler Teknesi, bir cevap uğruna heba edilen bir yaşamın tanıklığına davet ediyor okuru ve çetrefilli bir yolculuğa çıkarıyor. Kolay kolay unutulamayacak bir yol ve yolda olma hali!  Eyüp bir sabah ısrarla çalınan kapısını açtığında, on yıldır görmediği oğlunun akranı iki kişiyle karşılaşır. Delikanlılar mesajlarını bırakıp ayrılırken Eyüp kendisine, oğluna ve geçmişine dair muğlak sorularla kalakalır. Aradığı cevaplar onu adım adım karanlık bir dünyanın eşiğine sürükler. Sorular çoğalır fakat cevaplar sorulara yetişemez. Sıkışıp kalmışlığın ortasında geriye tek bir seçenek kalır: Siderya’dan ayrılmak. Şehri terk etmekle günahlarından arınacağına inanan Eyüp onunla yolculuğa çıkacak altı kişiye ihtiyaç duyar. Altı adamı bulmak ve onları ikna etmekse hiç kolay değildir ve zamanı hızla tükenmektedir. Yediler Teknesi Abdullah Aren Çelik’in üçüncü romanı. Bir marangozun hayatına odaklanan kitap, okuru kolay kolay unutamayacağı çarpıcı bir tanıklığa davet ediyor. Bir cevap uğruna heba edilen bir hayatın şaşırtıcı hikâyesiyle Yediler Teknesi insana, aidiyet hissine, yurt ve yurtsuzluğa dair sisteme yöneltilmiş sert bir eleştiri aynı zamanda.

Kim Kimdir ?  

Eda Yerci 

Eda Yerci  Karaman’da doğdu. Lise yıllarında radyo programı ile meslek ile tanıştı. Sonraki senelerde birçok yerel ve bölgesel televizyonda sunuculuk yaptı. İlk üniversiteyi Artvin' de okudu. Orada da o bölgede yayın yapan TV ve radyolarda çalıştı. Daha sonra Konya da Sun TV ve KTV gibi televizyonlarda görev yaptı. Tekrar üniversite sınavına girdi ve Niğde üniversitesi radyo TV bölümünü okudu. Orada da öğrencilik hayatı boyunca haber ajansları ve televizyonlarda çalıştı. Seçim zamanlarında ise siyasilerle çalıştı.  2013 yılında Ankara'ya geldi. Yerel seçimlere 1 yıl vardı. MHP Yenimahalle belediye başkan adayı Devran Kutlugün'ün Basın danışmanlığını yaptı. 2018 Genel seçimlerinde Cumhur İttifakı Ankara 2.Bölge 4.sıra Milletvekili adayı Tarkan Toper’in de basın danışmanlığını üstlendi. Şuan da bir kamu kurumunun basın müşavirliği kadrosunda  ve BBNTÜRK TV hafta sonu günlüğü programı yapımcısı ve sunucusu olarak çalışmaktadır. Eda Yerci bu mesleğe dair yeteneği , çalışkanlığı , kendine özgü sunumu ve programcılığı gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Tüm bu nitelikleriyle Eda Yerci gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.

Şule Kan 

Şule Kan 17 Ağustos 1999 Düzce'de doğdu. Uzun yıllardır İzmir'de yaşamaktadır. İlköğrenimini İzmir Çamdibi Kordon Birlik ilköğretim okulunda okudu sonrasında ise lise hayatını Hatice Güzelcan Anadolu Lisesinde sürdürdü. 2018 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesinde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. Bölümünü okumaya devam ederken küçük yaşlardan beri asıl hayalini kurduğu oyunculuk mesleğine adım atmak istediği için İzmir'de bir eğitim merkezinden 2 sene temel oyunculuk eğitimi, kamera önü eğitimi, doğaçlama eğitimi, tiyatro ve diksiyon eğitimleri aldı. Ardından fazla zaman geçmeden yakın tarihlerde Kanal D Dijital de yayınlanmaya başlayan GİRİFT aldı polisiye dizi projesinde yer aldı. Şule Kan oyunculuğa dair yeteneği , çalışkanlığı , kendine özgü oyunculuk tarzı gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Tüm bu nitelikleriyle Şule Kan gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.

Suna Koçal 

Suna Koçal 20 Şubat’ta Remscheid – Almanya’da doğdu. İlköğrenimini Remscheid – Almanya’da aldı. Liseyi Yalova Kız Meslek Lisesi El Sanatları ve Çiçek bölümü okudu. Üç çocuk büyütüp okuttuktan sonra Yalova Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi – iletişim sanatları Bölümü’nde okudu. Suna Koçal Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Türk Sanatları Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir. Çini , Minyatür , Ebru , Kaligrafi gibi sanat eğitimleri almış ve uzun süredir bu alanlarda dahil olmak üzere pek çok farklı alanda sanat eğitimleri vermiştir. Beykent Televizyonu için 13 Bölümlük Türk Süsleme Sanatları Belgeseli Aşk Olsun programının uygulayıcı ve yapımcısı ve sunucusudur. Göç eden sanat belgeselinin yönetmenliğini üstlenmiştir. Halen Ekotürk Televizyonu için Suna Koçal ile yolculuk kültür sanat programını hazırlayıp sunmaktadır. Eserleri pek çok önemli müzede sergilenmiştir. Bugüne kadar eserleriyle pek çok sergide yer almıştır. Moda tasarım alanında yakında bir koleksiyonu bir markaya çıkacak. Yılın Kadını , Türk Kültürüne Hizmet ve Juri özel ödüllerine sahiptir. Suna Koçal sanat alanındaki büyüleyici yeteneği , çok yönlü birikimi , eşsiz sanatçılığı yanında başarılı programcılığı özgün sunuculuğu gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Suna Koçal tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.