Yaşayıp geçerken günlerimizi, ne zor geliyor anlamlandırmak, günümüzü, yarınımızı, hallerimizi, muğlak. Kötü tesir ediyor, muğlaklık içinde yaşamak, yaşamak zorunda kalmak. Çapraşık, karışık, anlaşılmaz hallerde yaşıyoruz, içindeyiz belirsizliklerin, ya küçük kalıyoruz ya da öfkelenip “neler oluyor” diyerek taşıyoruz. Öfkelenmemizin temel etkeni böyle olmamalı düşüncelerimiz. Aklımızın ve etkeni bilimsel, doğasal olan tüm olup bitene alışkın isek, isyankâr olmamız beklenti dışı, alışkınız iyi ya da kötü diye tanımladıklarımızı yaşamaya. Zor ve kabul edilemez olan, belirsizlik, muğlaklık. Bilim ve teknoloji gelişti, çok iyi de; her şeyleri bilme görme imkânı yanında irdeleme sansı verdi bizlere, insanlara. İnsan yaratılışı gereği kesinlik ve keskinlik bulmaya yatkın, muğlaklık fıtratımıza, formatımıza uygun değil.

Yaz mevsimi sıcak olur, terletir, öyle günler yaşarız ki bunaltır. Kış mevsimi soğuktur, üşütür, öyle günler yaşarız ki dondurur. Baharları severiz, sıcak ve soğuk değilse de iklim şartları belirgindir, muğlak değildir. Yaşadığımız günler, aylar, yıllar geçe dursun, neler olacağını biliriz, emin olamasak da isabetli tahminlerde bulunuruz. Aksilikler, olumsuzluklar, negatiflikler altına doldurabileceğimiz ne çok hadiseye müdahil oluruz da, bizi kahreden yine muğlaklıktır. Tahlil sonuçlarını beklemek her zaman kötü bir hastalığa sahip olduğumuzu bilmekten daha yıpratıcıdır. Muğlaklık sadece bireysel durumumuzla alakalı değil, doğasal hareketlerde de sonuca odaklı bir beklentiye gireriz, ya yağmur yağsın ya da yağmasın. Dışarıya çıkıp söyle bir gezinsek, turlasak mı diye düşünürken, ya güneş açsın ya da yağsın kar. Gün rüzgâr için pozitif faaliyette diye bilgi edinmişsek, öyle durgun, öyle sessiz, öyle mülayim, beklenti, anlaşılmaz, karışık.

İnsan bireysel yaşantısını devam ettirirken sürprizleri sever gibi görünse de, somut ve soyut kabul edilebilir sınırları vardır, taşmaya görsün, muğlak gidişatın sonu, belirsizlik uzantısında çaresizliği getirir. Dünyada da ülkemizde de yaşantımızı etkileyen, disipline eden, kurallar silsilesi içine çeken yönetimler vardır. Yaşayacağımız günlere, aylara, yıllara dair de plan ve program sunar, koyarlar önümüze. İnsan doğal olarak kurumların plan ve programlara bağlı kalarak, haberdar olarak, kendisi için, ailesi için plan ve program yapar. Mutsuzluğumuzun başlıca sebebi söylenen, planlanan, sunulanla gerçekleşenlerin birbirinden uzak ve isabetsiz olması değil mi? Bu şekilde bir yaşam ve tutarsızlıkların çok diye tanımlandığı bir ömür sürerken, neşeli ve mutlu olmak mümkün değilken bu muğlaklık içinde sağlıklı olmak, sağlıklı yaşamak mümkün mü? Herhalde yani, mükemmel bir yaşama dair reçete sahibi değilim ki siz okurlarıma sunayım, muğlak hallerden kurtulursak belki! Muğlak günlerimiz azalsın, bitsin, hepimiz daha umutlu ve daha da mutlu olacağız, mutlak.