Newroz sözcüğü Farsça new (yeni) ve roz (gün) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiş olup yeni gün anlamına gelmektedir. Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin Koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür. Güneş 21 Mart’a kadar güney yarımküreye daha çok ışık ve ısı verirken, 21 Mart tarihinden itibaren kuzey yarımküreye daha çok ısı vermeye başlar. Bu nedenle kuzey yarımkürede yaşayan bazı halklar için 21 Mart günü uyanış ve yaradılışın sembolü olarak kutlanmaya değer bir gün anlamı taşımaktadır. İran mitolojisine göre Tanrı dünyayı, insanı ve güneşi bu günde yaratmıştır. Ayrıca Hz. Adem’in 7. Torunu olan Cem 21 Mart günü Azerbaycan’a  gelmiş ve bugünü bayram ilan etmiştir. Osmanlı Devleti zamanında Newroz gününe özel bir önem verilmiştir. Padişahlara Newroz günleri “Newroziye” adı verilen kasideler gelenek görenekler gösterilirdi. Müzikte gelenek elbette-bir yere karar gözardı edilemez, edilmemeli de. Ancak geleneğin payının da çok abartılmaması ve geleneğe neredeyse bir kudsiyet atfedilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gelenek adı verilen şeyi tam olarak anlamadan ona neredeyse bir kudsiyet atfetmek ve onu abartmak gelişmeyi önleyici olabilir, gelişmeyi önlediği gibi bir yanlışın sürekli tekrar edilmesine de sebep olabilir. Müzik, zaman içerisinde sürekli değişen ve değişmeside son derece normal olan ve insanın elinde şekillenen bir sanattır ve geleneksel icra, geleneksel anlayış ve geleneğe bağlı olmak gibi gerçeklerle sınırlandırılmamalıdır. Türk musikisinin günümüz icracıları arasında nedense geleneğe bol miktarda atıf yapılmakta, geleneği savunanların kendileri sanki geleneği tam olarak biliyormuşçasına, yapılanları eleştirmektedir. Bir kere, hocalarımızdan öğrendiklerimizin yüzde yüz geleneği yansıttığına dair elimizde bir bilgi ve belge yoktur ki kıyas edebilelim. Konservatuar ve konservatuar dışında musikimizi öğretmeye samimiyetle gayret gösteren hocalarımızın gelenek konusundaki bilgileri, düşünce ve uygulamaları, gerçek ve doğru olana uygunlukları bakımından tartışmaya açıktır. Musikide, mesela tekke tarzı icranın tekke geleneğinde önemli bir yeri vardır bu tür kurumların kendi içlerindeki icra gelenek ve uygulamaları istisna olabilir. Aslında buda, bu tür kurumlarda yeni ve daha şeylerin ortaya çıkmasına mani olabilecektir. Bach’ın dahi bir kilise organisti ve bestecisi olarak sürekli yenilik peşinde koşması, kilisenin müzikte koyduğu kuralları zorlaması satesinde belki sürekli işini kaybetmesine sebep olmuştur. Dolayısıyla geleneği adeta kutsallaştırmak, ona dokunulmazlık atfetmek, geride kalmış ve sürekli tekrar edilen bir anlayışın aşılmasına ve gelişmeye mani olacaktır. Geleneği, ona kudsiyet ve dokunulmazlık atfetmeden ama her zaman önemsemek, galiba gelenek konusundaki en dengeli yaklaşım olacaktır. Yani, gelenek muhafazakarlığı yapmanın manası yoktur zira gelenek kutsal değildir! Günümüzde, geleneksel icrayı önemsiyor ve bu konuda çok titiz ve asla  taviz vermiyor görüntüsü veren bazı arkadaşların gelenek konusunda yeterince çalışmadıklarını ve geleneğin gerçekten tam olarak ne olduğu hususunda bilgi sahibi olmadıklarını çok iyi biliyor ve ortalıkta geleneğin koruyucusu gibi dolaşmalarını da çok gülünç buluyorum. Musiki sanatında hiçbirşey mutlak değildir, değişim ve gelişme sanatın genel prensibidir çünkü insan değişim ve gelişme gibi evrensel bir prensip ile vardır, sadece müsiki değil, bütün sanatlar insan elinde şekillenir ve insanı ifade eder. Musiki başta olmak üzere bütün sanatlarda normları ”gelenek ve geleneğe bağlılık ve mutlak surette geleneği muhafaza etmek” üzerine kurmak, sanatın ve hatta insanın değişim ve gelişmesine mani olmak denir. Bütün bunları, varoluşlarını geleneği eleştirmek, onu tamamen yıkmak üzerin kurulu ve Philippe de Vitry’nin öncülüğünde on dördüncü yüzyılda yükselen ”Ars Nova(Yeni Sanat)”ve on dokuz ila yirminci yüzyıla doğru ortaya çıkan “Futurist” akımlarını desteklemek maksadıyla yazmadığımı da belirtmeliyim. Benim Yaklaşımım geleneği, tıpkı bu akımların talep ettiği gibi tamamen ortadan kaldırmayı değil ona neredeyse kudsiyet adfetmeden ve abartmadan önemsemeyi ihtiva etmektir. Geleneğin tartışılabilir kuralları, musikimizde daha güzelin ve “yeni” nin ortaya çıkmasına mani olmamalıdır. Bir sanatçı, Mozart’ın şu sözünü her zaman dikkate almak zorundadır: ”Güzellik uğruna bozulmayacak kural yoktur. ”Mozart’ın bu sözüne naçizane şu yaklaşımla destek olma gereği duyuyorum. Evet, güzellik uğruna bozulmaycak ”insani” kural yoktur. Çünkü güzellik, ”ilahi” dir. Allah’ın eşref-i mahlukat olan insanların koyduğu ve tartışmaya açık kurallarla sınırlandırmak, Allah’ın insana sunduğu geniş yaratıcılık alanını ve tabii insanı ”indirgemek” demektir. Bu da, geleneği korumak uğruna, insan gibi bir” mikro kosmos’ a yapılmış haksızlıktır.  Erol Büyükburç 22 Mart Doğumlu Bir Nevruz çocuğu sayılırdı. Notalar der ki Haydi Gençlik Hop Hop “Ağlarım”

Neden gülmesin gül gibi yüzler 
niçin aglasın o gülen gözler 
niye sevgiye sevimsiz sözler 
söylenir diye şaşar ağlarım 

şu gördüğümüz rengarenk çiçek 
sevdalı bülbül arı kelebek 
yetti yerini bırakıp gidecek 
vefasızlığa bakar ağlarım 

Özellikle Büyükburcun bu mesaj dolu şarkısı çok Ay beyaz deniz mavi eğlenin kızlar şarkısına ben ziya degilmi ? Meslekdaşım 

AY BEYAZ DENİZ MAVİ

Ay beyaz, deniz mavi eylenin kızlar
Yarinden ayrılanın yüreği sızlar

Sandalımız sanki uçan bir kuştur
Hayat dalgalar gibi bazen yokuştur
Emirgandan, marmaraya
Kınalı büyükadaya
Aşkımızı mavi suya
Gizleyelim biz yah yah…

Söz: SELAHATTİN SARIKAYA
Müzik: Gogo Reyes
Yorumcu: Juanito

Yıl: 1967

Bu müzikte yankılandığı Osmanlı gibi  İstanbul’un müziği dişi karakterlidir. Örneğin hiciz ninniler, 5 modern işten bul ventosu 

Söz Müzik Banu Doğan 

Ve son cümle Bu yazı imza has Komik Müziğin Ahenk İlmiyle biter.

KÖŞE YAZARININ ESİNLENDİĞİ ANA VE YARDIMCI KAYNAKÇALAR

ANA KAYNAKÇA

Müziği düşünmek Gelenek Yazısı Sayfa 78,79,80

YARDIMCI KAYNAKÇALAR

Halkın Gönkü Güldeste Aydın Doğan 1. Basım Zirve Ofset Basım YABA YAYINLARI Ulus-Ankara 

Dünyada ve Türklerde İlk Kadınlar Ali Rıza Bütün  1. Basım Mart 2012 Alioğlu Matbaacılık Bayrampaşa – İstanbul Crea Yayıncılık

Enver Gökçe Eğin Türküleri Yaba Yayınları Folklor – Bilim Dizisi 1 . Basım