Her hafta olduğu gibi bu hafta da Önce Vatan Gazetesi olarak yine çok özel bir röportaja imza attık. Başarılı moda tasarımcısı Perihan Demirdelen ile moda dünyasının inceliklerini irdeledik. Önce Vatan Gazetesi okurları moda’nın insan üzerindeki etkisini Perihan Dmirdelen ile keşfetmeye hazır olun bizden söylemesi…

Öncelikle bize kendinizden biraz bahseder misiniz?

Adana Pozantı doğumluyum. Kalabalık bir ailenin en küçüğüyüm. Maalesef anne ve babamın “yaşlılık” çağlarında geçen ve yüklendiğim bazı sorumluluklarımdan dolayı eğitimimi tam anlamıyla tamamlayamadım. Bunun eksikliğini daima hissediyorum. Anne ve babamın vefatı üzerine düştüğüm boşluktan çıkmak ve ayakları üzerinde durabilen bir kadın olarak neler yapabileceğimi araştırırken, modaya olan tutkumun bana çıktığım bu zorlu yolda ışık olabileceğini düşündüm. İyikide bu ışığı takip etmişim. Hiç eğitim almadığım halde 13-14 yaşlarında evde bulduğum artık kumaşlardan kendime bir elbise dikmiştim. Ayrıca daha küçük yaşlardada örme türü işler yapıyordum o yıllarda her kız çocuğunun heves ettiği gibi. 2000 yılında gelinlik tasarımları üzerine açmış olduğum kendime ait moda evimde iş hayatıma başladım ve sonra hayata daha sağlam tutunmaya başladım bir kadın olarak.

Sizce başarı nedir? Başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?

Başarı mutluluktur, mutlu etmektir. Başarı size tanrının verdiği yetenekleri kullanabilmektir. Başarı hedefinize her türlü zorluğa rağmen varabilmektir.

Tasarımcı olmaya nasıl karar verdiniz? 

Zamanla moda alanında bir şeyler yaratabileceğime dair özgüvenim oluşunca, bu yeteneğimin eğitim ile daha iyi bir noktalara ulaşabileceğine kanaat getirdim. Eğitim için yurtiçinde arayışlara girdim ve sektörde yıllara dayanan bir tecrübesi olduğuna inandığım İstanbul’da moda üzerine kariyerli bir eğitim kurumunda 2 senelik bir eğitim aldım. Bence kendimi daha iyi tanımak vede ufkumun daha iyi genişlemesi için en önemli adımım bu oldu. Eğitim sürecinde hem yeteneğimin daha çok parladığını hem de dünyaya bakış açımın olumlu yönde geliştiğini farkettim. Bu sebeple bu alanda birşeyler yapmak isteyen herkese mutlaka bir eğitim kurumu içinde eğitim almalarını tavsiye ederim.

Moda dünyasındaki gelişmeler son zamanlarda birçok tasarımcının doğmasını

sağladı, sizin farkınız nedir?

Megolomanlık olarak adlandırılmaz umarım ama benim tasarımlarımı görenler, etikete bakmadan “bu Perihan Demirdelen’e ait olabilir!” diyorlar. (Gülüyor) Yani farklılığımı ben değil başkaları fark ediyor. Bir şarkıyı dinlerken “bunu kesin Sezen Aksu yazmıştır!” dedikleri gibi!

Koleksiyonlarınızın oluşum sürecini anlatır mısınız? Nelerden ilham

alıyorsunuz? 

Eğitim aldığım süreçte herkesten farklı bir “yaratıcılık” ile farkedilip kısa sürede “isim” olarak öne geçme arayışları içindeyken, her genç kızın hayat sürecinde karşına çıkan “çeyiz sandığı” içindeki hayaller ve umutların görsel şekle büründüğü el emeği göz nuru örmeler aklıma geldi. Anadolu kadınının duygularını döktüğü, ilmek ilmek dokuduğu örmelere tutundum. Örme koleksiyonlarımı oluştururken inanın transa geçmiş bir sanatçı gibi nereden başlayacağımı bilmeden attığım ilk ilmikten, ne çıkacağı belli olmayan son ilmiğe kadar geldiğimde bende çok şaşırıyordum ortaya çıkan tasarımıma! Bu açıdan kendimi bir şaire, bir bestekara benzettiğim anlarda olmuştur. Daha sonra ortaya çıkan abiye ve gelinlik üzerine yaptığım tasarımlarımın hayata geçmesinde, elime aldığım kumaşın dokusu, deseni, ışığı, zamanın trendlerini de bana ilham veriyor elbette.

Aksesuar sizin için önemli midir? Tasarımlarınız da kullanır mısınız?

Tabii ki çok çok önemli aksesuarlar bir kıyafeti tamamlayan bir bütündür. Bir tasarımcı için bu bütünlüğü korumak çok önemli.  

Tasarımlarınız gündüz ve gece olarak ayırsak, en çok hangi tarz çalışıyorsunuz?

Aslında bir çok kişinin tarzına uygun ürünler yapıyorum. Gece şık bir kadın gündüz iş kadını. nikahında gelinlik abiye tualet ve iplerle yapmış olduğum el örmesi tasarımlarım. Yani benim  kadınım hem geceye hem gündüze hitap eden tasarımlardan oluşuyor. 

Kişiye özel tasarımlar yapıyor musunuz?

Evet, aslında kişiye özgü tasarım yapmak benim için daha kolay ve daha zevkli oluyor. İlham perilerim daha kolay ortaya çıkıyor tasarım yapacağım kişinin kişiliğini, çizgilerini net olarak görebilmek, tasarım yeteneğimin daha kolay ortaya çıkmasını sağlıyor.

Sürekli bir şeyler üretiyorsunuz, bir şeyler yaratıyorsunuz. Motivasyonunuz

gittikçe artıyor mu, yoksa baştaki heyecan çok bambaşka bir şey miydi?

Elbette baştaki heyecan yıllar geçtikçe, tasarımlar arttıkça aynı değerlerde kalmıyor ama motivasyonumu her zaman yüksek değerlerde tutacak güçlü dallara tutunarak, ilk baştaki heyecanlar içinde yeni şeyler ortaya çıkamaya “artık yeter” deyinceye kadar devam edeceğim. Beni en çok motive eden şey ise bu işe başladığım ilk yıllarda dinlediğim müzikleri, her yeni tasarıma başladığımda yüksek sele dinlememdir.

Yeni tasarımlar yaparken geçmiş tasarımlarınızdan etkileniyor musunuz?

Zaman zaman evet. Bu bence her tasarımcıda olması gereken bir özellik bu.

Tasarımlarınız gelişim sürecinde edindiğiniz tecrübeler size neler kazandırdı?

Bu dünya kadınlar için çok zor bir dünya! Ve bu zor dünyada bir kadın sadece tecrübelerinden aldığı ders vede sonucunda edindiği güçle yoluna devam edebilir.Ben olumlu, olumsuz her tecrübeden güçlenerek çıkan bir kadın oldum. Güçlü kadınlar lazım bu dünyaya.

Tasarımlarınız ile ulaşmayı amaçladığınız hedef kitleniz nedir?

Yalan söyleyemem sanatçı ve mankenler üstünde görmeyi arzu ettiğim tasarımlar yapıyorum. Çünkü benim tasarımlarım kendine güvenen, güçlü ve dik yürüyen kadınara daha çok yakışıyor.

Modanın her geçen gün gelişmekte olduğuna şahit oluyoruz. Bulunduğumuz

zamanda moda dünyasının bulunduğu konumu değerlendirmenizi istersek neler

söyleyebilirsiniz? 

İnsanlık varolduğu sürece “moda” daima gündemde olacak ve insanlığı etkileyecek. Hatta 5-10 sene içinde bizlerle birlikte aynı dünyayı paylaşacak robotlar için bile bir “moda kulvarı” oluşacak. Bir geçiş dönemindeyiz aslında şu an. Milenyum çağına girsekte aslında tam anlamıyla “milenyum modası” oluşmadı. Hatta 70’ler, 80’ler modası zaman zaman geriye geliyor kadın modası bazında. Kısacası çok “renkli zamanlar” yaşıyoruz bu geçiş döneminde. 

Geçmişte ya da gelecekte moda dünyasında asla moda olmaması gerekiyor

dediğiniz bir detay var mı?

Kadın, erkek olsun aşırı derecede “cinselliği” ön plana çıkaran tasarımların olamaması gerektiğine inanıyorum. Tutuculuk olarak algılanmasın ama “giysimiz” bizim her ortamdaki gücümüzdür. Bu gücü doğru kullanma taraftarıyım. 

Peki, tasarımlarınızla yurt dışına açılma konusunda girişimleri var mı?

Elbette var. Ticari alanda güçbirliği yaptığım benim gibi tasarımcı ortağım Recep Demiray ile on-line pazarlar üzerinden ürünlerimizi sunmak üzere sektörün güçlü firmaları ile işbirliği anlaşmaları yapıyoruz.

Son olarak gelecekteki projelerinizden ipuçları alabilir miyiz?

Hayalimdeki projem, umarım pandemi günleri sona ererse, Paris moda haftasında “sandıktaki çeyizlerim” adı altında bir “Perihan Demirdelen Defilesi” ni hayata geçirebilmek.

Bizde Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…