Kendimi bildim bileli bilirim ki, elalemin tavuğu bize piliç gelir. Bir yabancı sevdalısı olarak, yıllarca Rusunu getirdik Amerikalısını Avrupalısı Almanını…
Ah ne güzel kadın sarışın, beyaz tenli, bacakları uzun… Türkçeyi de ne tatlı konuşuyor dili dönmüyor napsın ama sevimli haaa  diye diye…
Bağrımıza bastık. Film çevirdiler. Dizilerde yemek pişirdiler.
Hiç yemek bilmiyormuşuz gibi teremizi bize sattılar.
Evlendiler. Damat oldular gelin oldular , kuma oldular.
Aşağılık kompleksi mi özgüven eksikliği mi ne derseniz deyin koca Osmanlı torunları olarak mütevazılık bile diyebilirsiniz, bir türlü kendimizi ağırdan satamadık.
Kuzeyden göç aldık. Balkanlardan göç aldık.
Nihayet son zamanlarda da Arap sempatizanlığımız başladı.
Vitrinlere onların sevdiği şakırtıyı taşıdık. Modamız iki ileri bir geri yaptı. Bizi ekarte ettirdiler mağazalarda. Parlaklık aldı başını gitti. Kaba saba tasarımlar yaptık takunyavari…
Bize değişik bir görsel sundular sağolsunlar, garip bir modanın öncüsü oldular. Helal olsun.
Devasa residansları onlara yaptık. Bankalarımızı, iş potansiyellerimizi onların hizmetine gümüş tabakla sunduk. Petrol zenginleri de bizi çok sevdi çoook…
Yatlarını en güzel koylara çekip açılıp saçıldılar.
Nasılsa biz onların yaşamına  göre ucuz ve rahat bir ülkeydik.
Bu arada Suriyeli kardeşlerimizin başı çektiği ve diğer komşularını da misafir ettik. Onlara kurban olduk, şehitler verdik. Kardeşim benim dedik bağrımıza bastık. Ekmek verdik su verdik yatacak yer verdik. Kendi fakirimizi unuttuk onlara yollarda dilenmesine izin verdik.
Yatacak evler, yanımızda iş verdik.
Bazısı bizi sevdi minnet etti, bazısı kıskandı. Atağa geçti. Cinayetler işlendi. Bazımız sevdi bazımız nefret etti.
Siyahilerle saat ve parfüm satıcılarıyla sokaklarda ahbap olduk.
Yine devşirmeler gündeme geldi. Üç çocuk beş çocuk…
Afganı, Iraklısı, Türkmeni, Azerbaycanı, Özbek hepsine kapılar açık yattık.
Günler günleri kovaladı.
Karmalar karıldı.
Dokular değişti. Harmanlar değişti. Ebruli yeni rengini beğenmedi.
Nüfus çoğaldı da çoğaldı.
Sonra…
Koronada tüm dünya kardeş oldu. Ölüm her memlekete, her yaşa her ırka her keseye uğradı.
Eşitlendik.
Bekliyoruz otobüs durağında bekler gibi… bekliyoruz.

***
İstanbul’da taksiler sarıydı.
Korsana savaş açtılar.
Sarı, dikkat çeken renk… Hemen seçiliyordu.

Sonra siyah taksi, mavi taksi
Sarılar sinirlendi.
Öyle ya
Ekmek teknesi bu
Bir de baktılar ki,
Kırmızı bordo taksilere de izin çıkmış.
Delirdiler.
Yakında mor çıkarsa tam olur.
Biliniyor ki mor… Psikopatlığa eğilimi de anlatır.
İşte tam da şu anda mor, bu toplumun rengidir.

Misafir misafiri istemez, ev sahibi hiç birini…