Sevgili okuyucularımız Minyatür sanatçısı Alev Burhanoğlu ile sanatına dair yaptığım röportajı siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak isterim... 

"Kağıt, parşömen, fildişi gibi çeşitli malzemeler üzerine küçük resimler yapma sanatı olan minyatür, matbaanın kullanılmaya başlamasından önce, el yazması kitapları süslemek için yapılan resimlerdi" diyor sanatçı.

Merhaba Alev hanım... Nasılsınız? Okuyucularımıza kendinizi nasıl tanıtırsınız? 

Zambak Hanım, öncelikle size ve gazetenize bana tanımış olduğunuz bu fırsat için çok teşekkür ederim. Ben Alev Burhanoğlu (Velidedeoğlu) 1976 senesinde Samsun Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü sınavını birincilikle kazandım ve Grafik bölümünden 1979' da mezun olup, Resim Öğretmeni olarak göreve başladım. Ve bu arada Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Lisans tamamladım. Emekli olduktan sonra mesleğime devam ettim. Yağlı boya resim kursları, desen kursları, Üniversite hazırlık kursları, hobi gurubuna dersler ve minyatür dersleri vermeye başladım. Halende sergiler açarak mesleğime devam ediyorum. 

Minyatür sanatı eserler yapıyorsunuz? Minyatür nedir? Açıklayabilir misiniz?

Evet... Minyatürü çok seviyorum. Grafik bölümü mezunu olmam beni minyatürle tanıştırdı. Detaylar çok cezp edici, stilize edilmiş figür, nesneler ve renkler.Ve tabii ki Sanat Tarihi dersinde hocamız Gülten Takas'ın etkisi. Minyatür bir tasarım harikası. Onda geçmiş var, gelecek var, renk,tasarım ve incelik var. Göremediklerinizi resimleyebilirsiniz. Çünkü perspektif yok. Yaratıcı olabilmenin sınırı yok. Minyatür; aslında pek çok kuralın içinde sizi özgür bırakan bir sanat dalı demek geldi içimden. Geçmişimizden geleceğe bir pencere. Geçmişimizde bir belgesel. Şimdi ise sanatta bir kimliktir. Perspektif kurallarına bağlı kalmadan hacım etkisinin olmadığı onun yerini detayların zenginleştirdiği, sadeleştirmenin öne çıktığı benzersiz kuralları olan eşsiz bir sanat. Renk perspektifinin olmaması yüzeyin her milimetresinde canlı renkler, detaylar, ince süslemeler, yaldızlar ve varaklarla bezenmesine sebep olmuş. 

Minyatür sanatçısı olarak bu tarzda resim yapmaya ne zaman başladınız? Sizi bu tarza yönlendiren ne olmuştu?

Aslında Grafik bölümünde okurken bölümüm gereği çok fazla guaş ve suluboya çalışması yaptık. Hocamız çok ince detaylar çalıştırırdı. Tasarım çok önemli idi. Derste sanırım şans eseri Grafik hocamız Hüseyin Bilgin bana bir minyatür verdi ve çizip boyamamı istedi. Üç kez farklı renklerle tekrar boyadım. Benim ilgimi gören Hocam bu sanatı incelememi ve dosya hazırlamamı istedi. Sanat Tarihi hocamız Gülten Takas'tan çok destek aldım. Ve böylece minyatür aşkı başladı. Sürekli çalıştım ve eskizlerimi sakladım. Şimdi onları farklı kompozisyonda birleştiriyorum. Bir yıl İstanbul'da Mecidiyeköy İSMEK'te Tezhip dersi aldım. Aynı anda farklı atölyelerde ebru ve minyatür derslerine katıldım. Çok beğendiğim ve takip ettiğim Nusret Çolpan’ın derslerine devam edemedim ama bir kaç kez katıldım. 

Sanatınızı icra ederken etkilendiğiniz bir sanatçı oldu mu? Hangi sanatçılardan etkilendiniz?

Matrakçı Nasuh Efendi, onun minyatüre getirdiği özgünlük yani örneğin doğanın o zamana kadar yer belirleyici olarak kullanılması, Matrakçı Nasuh Efendinin doğayı, ağaçları, dağları asıl konu olarak alıp yenilikçi bir tarzda minyatür çalışması beni çok etkilemiştir. Elbette belgesel özelliği olan şehirleri anlatan pek çok eseri de gerçekten çok güzel. Levni'den etkilenmemek ne mümkün, Nusret Çolpan, Günseli Kato,Taner Alakuş, Gülçin Anmaç. Bence bu sanatçılar özgün çalışmaları ile geleceğe köprü olmayı başarmışlar. Çok Minyatür Sanatçısı var tabii ki ben bunlardan tanıdıklarım ve etkilendiklerimden kısaca bahsettim. Bence geleneksel minyatürün çok ince teknik detaylarına takılmadan, yenilikçi bir üslup getirilmesi gençlere ve dışarıya taşınmasında büyük etken olacaktır. Nusret Çolpan'ı ve diğerlerini bu anlamda çok beğenirim. Nusret Çolpan'dan Çorumda yaşamam sebebi ile ders alma şansı yakalayamadım. Günseli Kato'nun eserleri ve minyatüre getirdiği boyut her zaman beni çok etkilemiştir. 

Ne tür minyatürler yapıyorsunuz? Felsefi olarak temanız nedir?

Minyatürlerim geleneksel tarzda değil. Geleneksel çizgide çalışanlara saygım sonsuz çok beğenerek izliyor ve destekliyorum. Ancak mezun olduğum okul ve bölüm aldığım eğitim beni yenilikçi tarza daha yaklaştırdı. Minyatür Sanatının bazı net kurallarından ayrılmadan ancak teknikte yenilikçi bir tarz getirerek gelecek nesillere aktarmaya çalışıyorum. Doğa, kuşlar, ağaçlar ve  İstanbul'dan bazı simgeler benim konum Minyatür sanatına farklı bir yorum katarak özgün çalışmalar yapıyorum. Minyatürde beni cezbeden, öncelikle perspektif ve üç boyutun olmayışı. Aslında resim kurallarının tam tersi. Bu şekilde kurulan kompozisyonlar ve istediğim figürü nerede olursa olsun istediğim büyüklükte ve canlılıkta renklendirmek bana mutluluk veriyor, kendimi çok özgür hissediyorum. 

Eserlerinizin konusunu seçerken faydalandığınız veriler nelerdir? Temalarınızı nasıl buluyorsunuz? 

Esrelerimde önce konuyu belirliyorum, araştırıyorum, fotoğraf çekiyorum ve okuyorum. Sonra kompozisyonu tasarlıyorum. Konunun başrol oyuncusuna kompozisyondaki en önemli yeri veriyorum. Özgürce devam ediyorum.Tema sıkıntısı hiç çekmiyorum. Resimlemek istediğim o kadar çok şey var ki, doğada ve çevremde ömrün yetmez. İstanbul, tarihi, kültürü ve doğası ile başlı başına zengin bir kaynak. 

Siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz ve çalışmalarınızla vermek istediğiniz mesaj nedir? 

Ben tarzımı aslında minyatür resim diye tanımlıyorum. Yapmaya çalıştığım bu. Bazı kalıpların dışına çıkıp yenilikçi bir üslup getirmek. Bu şekilde nesilden nesile hızla taşınacağına inanıyorum. Bu benim fikrim. Vermek istediğim mesaj ise gençler minyatürü tanıyın ve kendi yorumunuzu katarak özgün çalışın. Ben bu şekilde kendimi çok daha özgür hissediyor ve daha çok üretiyorum. 

Kullanacağınız malzemeler ve boya çeşitleri neye göre şekilleniyor?

Malzeme kullanımda oldukça özgürüm. Konunun ve konuda kullandığım figürün önemine göre renk dengelerini kullanarak çalışıyorum. Sulu, guaş, pastel, yağlı, varak ve tüm malzemeleri birlikte kullandığım eserlerim var. Malzeme kullanımında oldukça özgürüm. Renklerle ve malzeme ile oyunlar kuruyorum. Bazen çıkan sonuçlara kendimde şaşırıyorum. Yaldız ve varaklarla bezemekte işin başka bir boyutu. 

Sanatınız icra ederken karakter oluşturmak için çok detay çalışma yapmanız gerekiyor mu? 

Kesinlikle. Konuyu belirledikten sonra kullanacağım figürler ve diğer öğeler için araştırma yapıyor ve beğeninceye kadar eskiz çalışıyorum. Tasarımı yapıyor sonra onun üzerinde de etütler yapıyorum. Bazen bu süreç çok uzun sürüyor.

Etkilendiğiniz veya örnek aldığınız sanatçılar var mı? En çok beğendiğiniz Türk sanatçılar kimler ve neden?

Tabii ki var. Günseli Kato, Nusret Çolpan, Gülçin Anmaç, Taner Alakuş, Özcan Özcan ve önderim kabul ettiğim Matrakçı Nasuh Efendi. Günseli Kato’nun eserleri ve minyatürle ilgili kurguları, adete yaşayarak anlattığı showları, sanatı, Nusret Çolpan mimar olmasının etkisi ve eşiz bir planlama ile yaptığı eserleri muhteşem,Taner Alakuş'un yeteneği, eşsiz eserleri, yenilikçi tarzı bende hep hayranlık uyandırmıştır. Gülçin Anmaç keza eserleri ile tartışılmaz bir sanatçı. Hepsinde de beni etkileyen o kadar çok şey var ki... 

Türkiye’de sizin temanızdaki sanat eserlerinden hedefe ulaşılıyor mu? 

Bence bunun yolu eğitimden geçiyor. Okullarda geleneksel sanatlar ders olarak okutulmalı. Hem teorik ders hemse uygulamalı olarak verilmeli. Katı kurallarla korkutulmamalı tam tersi özgün çalışmalarla sevdirilmeli. Minyatür sanatçıları ve eserleri Türkiye'nin her tarafına Güzel Sanatlar Galerileri, Kültür Turizm Müdürlükleri, Müzeler, Medya ile tanıtılmalı. Daha pek çok şey yapılabilir. Bu yapılmıyor anlamına gelmiyor ama daha fazlası olmalı. O zaman hedefine daha kolay ulaşacağına inanıyorum. Geleneksel sanatlar ayrı bir ders olarak verilmeli. 

Yaptığınız eserlerin başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir? Olmazsa olmazı insanların kalplerine mi hitap etmeli. Minyatür sanatı öğrenilecek bir şey midir? Yoksa yetenek mi daha ön planda?

Bence özgünlük çok önemli. Eğer eserim özgünse ve söylediğiniz gibi izleyicinin kalbine geçebiliyorsa başarılıdır. Yetenekli olmak bence hiç bir sanat dalında birinci koşul olmamalı. Esas sevmek ve çok çalışmaktır. Yetenek Allah vergisi bir hediye olursa çok güzel tabii ki. Ama sevmek yorulmadan araştırmak, çalışmak çok çalışmak. Nice insanlar tanıyorum çalışarak başaran. İyi bir eğitim ve her zaman öğrenci olmak gerekiyor. 

Kendinizi bu tür eserler yapmak için şartlandırır mısınız? “Günde şu kadar zaman harcamalıyım” gibi bir düşünce ile mi sanatınızı icra edersiniz? Yoksa aman vakit değerlensin mi diyerek yaparsınız?

Ben her zaman disiplinli olmak zorundayım. Çünkü sorumluluklarım var. Sanatımı devam ettirmek için disiplinli olmalıyım. Çalışma saatlerimden asla taviz vermem. Bu benim kendime ve sanatıma verdiğim değerdir. Çalışırken zamanım varsa bunu uzatırım. Buda benim ödülüm olur. Programlarımı hep çalışma saatlerimin dışında ayarlarım. Zaten bütün gün resim yapacağım saati özlerim. Eğer ki saatinde çalışamazsam bunu mutlaka telafi ederim. 

Eserlerinizi yaparken çektiğiniz zorluklar var mı? Olur ya şimdi sanatınızı icra ederken maddi ve manevi harcamalar da önemli... 

Her çalışmanın elbette zorlukları olacak. Çalışmak istediğiniz konu ile ilgili kaynak bulamayabilirsiniz, araştırırken çok yorulabilirsiniz. Günlerce eskiz yapar istediğinizi yakalamazsınız. Malzemeler çok pahalı maddi sıkıntı çekebilirsiniz. Bunlar her zaman karşılaşılan sorunlar. Ama üretmek için kesin bir çözüm bulursunuz.

Sanat eserlerinizin temasını seçerken zorlanıyor musunuz?

Eserlerimin temalarını seçerken zorlanmıyorum. Resimlemek istediğim o kadar çok şey var ki ömrüm yetmeyecek. Doğa çok zengin bir kaynak. Sadece ağaçları etüt etmeye yetecek kadar zamanım olsa ne güzel olurdu. Kuşlar var milyonlarca. İstanbul; doğası, kültürü ve tarihi ile bir hazine. 

Kendi eserlerinizin satışından gelir sağlıyor musunuz? Malum Türkiye’de özellikle de büyük şehirlerde inanılmaz sayıda bu konuda sanatını icra eden kesim var...

Sanatla ilgilenen ve almak isteyen büyük bir kesim var ama maddi açıdan eser alabilmek kolay değil. Hayat şartları zorlaştı. Buda tabi iki sanatçıya yansıyor. Sıkıntılar var ama bizlerde üretmek ve çalışmak zorundayız. Şu anda masraflarımı çıkarabiliyorum. Gelecek günlerin daha güzel olmasını diliyorum. Ekonomik krizin yansımaları diye düşünüyorum. 

Sanat eserlerinizin tanıtımını nerelerde yapıyorsunuz ve faydalı oluyor mu? 

Eserlerimin tanıtımını sergiler, fuarlar ve tabii ki basın yoluyla yapıyorum. Yurt içinde ve yurt dışında değişik sergilere katılıyorum. Mutlaka faydası oluyor. Sanatla ilgili bazı dernekler, galeriler vasıtasıyla eserlerimi kitlelere ulaştırmaya çalışıyorum. 

Yurtiçi ve yurtdışında sergiler yaptınız mı? Daha fazla ilgi nerede oldu? 

Yurt dışında ve içinde sergilerim oldu. İtalya'da Forli ve Cesena'da iki senedir Fuarlara katılıyorum. Bu sene Hollanda’da Deventer'de "Art in Spring" sergisine katıldım. Yurt içinde kişisel sergiler açtım ve pek çok karma sergiye katıldım. Her yerde ilgi gördüm. Ancak İtalya'da ailecek sergiye defalarca gelip, soran, inceleyen, fotoğraf çeken ve videoya alan insanlar beni çok etkiledi.? Birbirimizi hiç tanımıyorduk ama sanatım bizi birleştirdi. 

Kişisel sergi açtınız mı? Eserleriniz alıcı buldu mu?

En son bu sene CKM İstanbul'da bir kişisel sergim oldu. Amasya'da, Çorum'da 3 kez kişisel sergi açtım. İlgiden çok memnun kaldım. İstanbul'un kültürü insanına yansımış, çok ilgililer.  Amasya (Şehzadeler Şehri) ilgi çok güzel. Çorum doğduğum şehir. İlgi her zaman güzeldi. Satışa gelince oldu ama beklentimin altında sorunlar hep aynı. 

Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje veya sergi var mı?

2020 için Tekrar İtalya'da Fuar'a katılmayı ve İstanbul'da bir kişisel sergi planlıyorum. 

Son olarak eklemek istedikleriniz?

Zambak Hanım bana bu fırsatı verdiğiniz için tekrar teşekkür ediyor, sanat dolu günler diliyorum.