Mimaride gariplik; Semaverli minare!..

Abone Ol

Gerçekten garip bir ülkede yaşıyoruz. Gün geçmiyor ki; akıl almaz olaylarla, garipliklerle karşılaşıyoruz. Yok, canim, bu kadarı da artık olmaz diyoruz; bir bakıyoruz olmaz dediğimiz oluvermiş…

Televizyonlara ve bazı gazetelere yansıyan bir haber; tirajı-komik olayların mimariye de sıçradığını gösteriyordu. Giresun’un Eynesil ilçesinde 2012 yılında ibadete açılan Yeşil Caminin 4,5 yılda tamamlanan minaresi görenleri şaşırtıyormuş.  Şaşırmakta da haklı olmalılar; minare semaver şeklinde olup üzerinde koskocaman bir musluk, iki de tutacağı varmış…

Minaredeki musluğun ne işe yarayacağını bilemiyoruz; belki bazı dini günlerde şerbet akıtırlar!

Yeşil Camiyi Eynesil Hayırlı İşler Derneği yaptırmış; söylediklerine göre içerisi Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden esinlenilmiş. Medyada caminin içerisini gösteren bir fotoğraf yayınlanmadığı için orada da başka bir garabetin olup olmadığını bilmiyoruz. Bizim bildiğimiz Türk Sanatında önemli bir yeri olan dini mimarimizin ne hale getirildiğidir.

Kuşku yok ki; Osmanlı mimarlarından Mimar Sinan-ı Atik, Kasım, Mimar Sinan, Sedefkâr Mehmet Ağa ve Balyan ailesi mimarları semaverli, çeşmeli minareyi görebilmiş olsalar biz bunu neden akıl edemedik diye hayıflanırlar mıydı?

 Yoksa mezarlarında ters mi dönerlerdi?

Cumhuriyet döneminde camiler yaptırmış olan Mimar Kemalettin, Vasfi Egeli, Vedat Dalokay ve Hüsrev Tayla başta olmak üzere diğer mimarlar acaba ne düşünürlerdi?

Yakın tarihlerde pek çok şehrimizde, modern veya geçmişten esinlenilen dini mimaride bu tür gariplikleri çok görüyoruz ama bu hepsini aşmış durumdu. Örneğin Datça’da küçük şirin bir cami yıkılıp yerine kilise çan kulesi benzeri minaresi olan acayip bir cami yapılmıştı. İstanbul otogarındaki caminin minaresini görenler acaba onu neye benzetirler…  Bu tür örnekler öylesine çok ki; insan elinde olmadan düşünüyor, mimaride de çöküş mü var diye…

Bu garip mimariyi kimler yapıyor?

Yapılmasına kimler onay veriyor?

ÖDTÜ, İTÜ, Yıldız T.Ü, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisinden çıkan mimarların bu tür traji-komik yapıları yapmaları olanaksızdır. Nasıl öğretim gördüklerini ve hocalarının kimler olduğunu biliyoruz.

Sanırım mimaride eğitim sorunu asıl burada ortaya çıkıyor;  Türkiye’nin il ve içlerinde açılan üniversite ve yüksek okullarda bilgili, ehil öğrenciler yetişmiyor mu?