Fizikötesi anlatımlara ve uygulamalara önem vermem,şehir efsanesi olarak dolaşan söylemler ise zamana yenik düşer, insanoğlu hiçbir şey yapmadan kendini çürütür. Yazım da yer verdiğim ise bir efsane değil aksine yaşayan bir dehalık örneğidir. Uzak ya da ulaşılmaz olmayan güzide,güzel şehrimiz İstanbul’un bir semtindedir. Yapılan ve uygulamaya konulup hayata geçirilen ise bilim ve araştırma temelin de Tanrı’nın insana bahşettiği akıl saptaması, ürünüdür.

<<  Üsküdar’da bulunan Şemsi Paşa (Kuşkonmaz) Camiine kuşlar konmuyor. İşte hikâyesi...

1500’lü yıllarda yaşamış olan Şemsi Paşa çok titiz bir insandır ve dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa ile rekâbet halindedir. Zaman zaman bir araya geldiklerinde hacivat ile karagöz misali birbirleri ile çekişirlermiş. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın Sultanahmet’in hemen yanı başına yaptırmış olduğu, Mimar Sinan’ın en zarîf eseri kabul gören, Edirne Selimiye Camîi’nin minyatürü olarak inşa edilen camisi ile ilgili sohbet anında, Şemsi Paşa, dayanamayarak Sokullu’ya der ki;“Efendim bir cami yaptırmışsınız. Çok hoş ama güvercinler caminizi pisletmişler!” Sokullu Mehmet Paşa da  “Efendim, Allah’ın yarattığı mahlûkattır. Normaldir, engel olamazsın olur böyle şeyler!” der. Sohbet bur da kapanır.

Cami yaptırma isteği

Ancak, gün gelir Şemsi Paşa da kendinden bir hatıra kalmasını ister ve bir cami yaptırmak ister. Hatırına Mehmet Paşanın “Efendim cami yaptırmışsınız ama güvercinler üstüne pisletmişler.”sözü aklına gelir, “Eyvah! Ne yapacağız? Düşünmeden ağzımızdan çıkan bir söz bizi ne hâle düşürdü” der. Çözüm her zaman olduğu gibi dönemin en önemli mimarı Mimar Sinan’da bulunur. Şemsi Paşa Mimar Sinan’a gider der ki; “Efendim böyle bir cümle sârf ettik. Üzerinde kuşların uçmayacağı bir yer var mıdır?” Mimar Sinan, “Efendim var öyle bir yer!” der.

Yer araştırması

Mimar Sinan ilmî ve mimarî dehasını kullanarak, kısa bir araştırmadan sonra Üsküdar’da Kuzeyden ve Güneyden gelen rüzgârların kesiştiği bir nokta bulur. Ve bir müddet dalgaların kıyıya çarpmasıyla meydana gelen titreşimleri inceler. Mimar Sinan Süleymaniye camisini yaptıktan sonra caminin içinde ses akustiğini ölçen bir adamdır. Kuzey ve Güneyden gelen rüzgarların kesiştiği, dalgaların kıyıyı dövdüğü bir noktada çıkan titreşim seslerinden kuşların rahatsız olacağını düşünür ve tespit eder. Burası Boğaz’ın kenarında kimi zaman serin, kimi zaman ılık ama hep rüzgar alan, kimi zaman kızgın dalgaların duvarlarını dövdüğü bir yerdir. “İşte buraya caminizi inşa edebiliriz” der ve camiyi o noktaya yapmaya karar verirler. İşte Üsküdar’ın simgelerinden biri olan Kuşkonmaz Camîinin hikayesi… Sizin de bir gün yolunuz Kuşkonmaz Camii’ne düşerse uğrayıp bir namaz kılmanızı tavsiye ederiz. 1580 yılında ibadete açılan bu cami yaklaşık 436 yıldır ibadet hizmeti vermekte olup 436 yıldır bahçesine kuşlar konmamıştır.>>

“Osmanlı İmparatorluğu” 1299 ile 1923 yılları arasın da var olmuş ceddimizin Devlet yapısıdır. Öncesinde de Türk devlet ve beylikleri ile Anadolu da varlardır. Negatif sayılabilecek uygulamalarının başın da bilime ters düşen yapılanma ve uygulama şekilleridir. Cumhuriyet yönetimi için de dahi yoz, yobaz düşünceler tam manasıyla arınmamış olmalı ki halen ceremesini ödemek halin de yaşıyoruz. İlim temelin de arama,araştırma, esinlenme,deneme ve mutlak sonuca ulaşma çabası ise, sonsuz bir çaba ve uğraş halidir.
Mir Murat Demir