Değerli okuyucular,

Sürekli hep mili olduğumuzu söyler dururuz. Peki mili olabilmek için yapacaklarımız veya yapabileceğimiz birşeyler yok mu? Yada sanki mili olmak sadece vatanı için canını vermek mi diye düşünüyoruz? Tabiki yanlız vatanını sevmek millî olunmaz. Bunun yanında evrensel olmak lazım. Yerli malı üretmek, ürettikçe ihracat yapmak ve her konuda kendini evrenselleştirmek lazım. Mal üretmek için insanın eğitimli olması şart. Kaliteli bir eğitim görmek içinde; eğitim, öğretimin alt yapısının sağlam zeminler üzerinde kurulması gerekli. O vakit bilinmeli ki vatan için, bilim adamları, alimler, politikacılar ve siyasetçiler yetişir.

Bugün kim olursa olsun gayreti ve çabası vatanını korumak, kollamak ve ülkesini dünyaya tanıtmak için evrenselleşmeli.

Evrenselleşme ne demek; Tüm dünya coğrafyasında yaşayan insan topluluklarıyla yol almak için insanların her konuda kendilerini geliştirme çabasına girmek. Örneğin; Dünyada binlerce konuşulan dil varken neden hep bir dil ile yürüyelim. Yada başka dilleri önemsememek. Neden düşüncelerimize karşı zıt olan her hangi bir kitabı veya dergiyi, gazeteyi okumaktan kaçınırız?  Sizce doğrumu yapıyoruz? Hayır doğru yapmıyoruz. İnsanlar her türlü kitapları, dergileri ve gazeteleri okumalı. Okumalı ki evrende nelerin olup bitiğinde haberleri olsun. 

Maalesef diyorum... Çünkü yanlız insanlar kendi görüşünden başka bir görüş ve fikir kabul etmemektedir. Öyle bir süreçten geçiyoruz ki her şeyimiz siyaset olmuş. Ve bir siyaset kısır döngüsü içinde yaşayıp gidiyoruz. Yirmi birincisi yüzyılda teknolojinin üst seviyede olduğu ve şimdiki gençlerin teknolojiyi parmaklarında oynattığı bir dönemi yaşıyoruz. Fakat bu yetişen gençlerimize teknolojiyle üretmeyi değil, teknoloji ile oyun oynamayı öğretiyoruz. İşte mili olmak; öyle gençler yetiştirmeliyiz ki aile eğitimi ile başlayan bir eğitimden sonra başlayacağı kaliteli bir okul eğitimi. Kaliteli bir okul eğitimin altında yatan unsur da aldığı kaliteli bir eğitimin öğreticileri olan öğretmenler olmalı. Ve aldığı güçlü bir eğitimin sonucunda vatanına faydalı olabilecek yerli mallar üretmektir mili olmak.Yaşadığı ülkesini yaptıklarıyla tüm dünyaya tanıtmaktır mili olmak.

Evet, çok zeki gençlerimiz yetişiyor belki, fakat bu zekalarını milleti için değil, boş şeylerle ve ellerindeki cep telefonlarıyla bütün zamanını harcıyorlar. Onlar için nasıl olsa vatanı idare edenler var diyerekten maalesef üretim çağındaki zamanını harcayıp gidiyorlar. Eskiden memleket sevdalıları siyaset yapardı. Şimdilerde koltuk sevdalıları tahtı aldı yürüdü. Bir memleket sevdalısı varsa onu da ipe götürmek için her pisliği yapmaktan çekinmeden, gerekirse vatanını başkalarına peşkeş çekmekten bile geri kalmıyorlar. İşte bunlara mili denilmez. Olsa olsa bunlar vatan hainlerdir. Bunlar vatanını parçalamak için iş birlikçilerle plan kuranlardır. 

OSMANLI DÖNEMİNDE BİR MİLLİ GENÇ YETİŞTİ

Fatih Sultan Mehmet'in ağabeyi vefat ettikten hemen sonra ağabeyinin yerine Şehzade Mehmet tahta oturdu. Ve henüz daha çocuktu. Babası eğitimi için çeşitli hocalar görevlendirmişti. F. Sultan Mehmet çok uyanık bir çocuk olduğu için bilgi edindiği batılı hocaları vardı.  Bu hocalardan amacı batıdan nelerin döndüğünü öğrenmekti. Bundan dolayı Şehzade Mehmet çok kültürlülük kazanmıştı. Daha henüz on iki yaşındayken tam altı dil biliyordu. Birde küçük bir Şehzadenin padişah olmasınıda  kimse çekemiyordu. Her tarafta ayaklanmalar baş kaldırmıştı. 

Artık bu etrafında dönen oyunlara son vermek istedi. Ve bir çalışma içine girdi. Tabiki bu planı İstanbul'u fethettmekti. Nasıl ve nereden İstanbul'a gireceği, karşısına nelerin çıkabileceğini planlayarak yola koyuldu toy Şehzade. Karşısında Siyonlar, Bizanslılar ve Romalılar vardı. Ve bunlar çok güçlü birer ülkeydi. Bunları yenmek, bunlarla mücadele etmek kolay olmayacaktı. Herşeyi iğneden ipliğe hesaplayarak İstanbul'un  Fethine girişti Şehzade Mehmet. Ve yaptığı başarılı planları sayesinde 29 Mayıs 1453 yılında Osmanlı Ordusu tekbir sesleriyle Topkapı ve Eğri Kapı yönlerinden İstanbul'a girdiler. Ayasofya' ya sığınan on binlerce insanın burnu kanamadan İstanbul'u aldı Fatih Sultan Mehmet. Henüz yirmi bir yaşındaydı İstanbul'u alırken. Gittiği yol İslam hukukuydu. Ve herkese temel hak ve Hürriyetlerini verdi. Bin yüz yıllık süren  Doğu Roma imparatorluğunu ortadan kaldırmıştı.

İşte mili olmak evrensel olmak bu demek.

Vatanın topraklarıyla dertlenmek.

Milli olmak; kendini hep geliştirmek.

Milli olmak; İnsanları ötekilleştirmemek ve birlikte milleti halkı için çalışmak. Düşünceler farklı olsa da vatan mücadelesinde birlik olmak. Biz ilkokulda bile yerli haftasını kutlardık. Yerli olmak; Ülkene sahip çıkmak demek. Şimdiki gençlerimizi bu konularda uyaralım. Vatanını,yurdunu, memleketini seven gençler yetiştirelim. Umudumuz olan yarının gençleri! Size karşı duyduğumuz sevginin ve geleceğin iftiharla bakabileceğimiz nesilleri olun!  Neden bir Osman Bey olmayasınız. Neden bir Fatih Sultan Mehmet olmayasınız. Onlar o dönemin şartları gereği kılıçlarıyla var oldular. Sizler elinize aldığınız kalemle aldığınız eğitimle, yaptığınız yerli malları üretip ihracatıyla var olun. Yazdığınız eserlerinizle, yaptığınız mimarı yapıtlarınızla var olun. Tarımda, sanayide ve teknoloji ile ürettiklerinizle var olun. Ve hepsinden önce adaletli hak, hukukunuzla yol alın. 

Allah'a emanet olun.