Son dönemde Türkiye’nin gerek yurt içinde gerekse Suriye ve Libya’da terör unsurlarına karşı sürdürdüğü operasyonlarda yüzde yüz başarıya ulaşmasının temelinde ‘Milli teknoloji’ gerçeği bulunuyor. Onlarca yıldır başta Amerika olmak üzere batılı ülkelerin ‘Ana kumanda yetkisi kendisinde’ olarak sattığı silahlarla teröre karşı bir arpa boyu yol kat edemeyen Türkiye savunmada yerlilik oranını yüzde 70 seviyesine çıkararak; sadece son asrın değil, belki de İstanbul’un fethinden bu yana en büyük hamlesini gerçekleştirmiş oldu.

Harp ve savunma sanayiinde üretim, modernizasyon ve mühimmat gibi ihtiyaçlarda batılılara muhtaç olmanın sıkıntılarını yakın tarihte Kıbrıs harbinde yaşamış bir millet olarak, PKK terörüne karşı da bu zaafiyetin sancılarını uzun yıllar çektik! Bizans ruhundan bir türlü arınamayan ülkelere karşın en etkin çare ‘tamamen bağımsız silah ve teçhizata sahip olmaktan’ geçiyordu. 

Türkiye savunma ve havacılık sektörü geçen sene, bir önceki yıla oranla yüzde 40 artış sağlayıp 3 milyar 68 milyon 519 bin dolarlık ihracata ulaştı. Ukrayna, Katar, Umman, Bahreyn, Kazakistan, Türkmenistan, Endonezya, Pakistan, Libya ve Filipinlere yapılan ihracatın ekonomiye sağladığı katkıdan ziyade, bu ticaretin uluslararası çevrede kazandırdığı güven, itibar ve ağırlığın farkında olmak gerek.

2015-2019 döneminde Türkiye’den en fazla silah alımı yapan ilk üç ülke Türkmenistan, Umman ve Pakistan oldu. Son olarak Türkmenistan BMC ve Otokar ortak yapımı korvet ve zırhlı araç, Umman ise zırhlı araç alımı yaptı.

Pakistan korvet, su altı akustik sistemleri ve ASELSAN’ın geliştirdiği muhtelif elektronik sistemleri satın almanın yanında 30 adet ATAK helikopteri ile dört adet MİLGEM gemi için Türkiye’ye 6,5 milyar dolar ödeme yaparken bu vesileyle cumhuriyet tarihinin en büyük savunma ihracatını da gerçekleştirmiş olduk. 

ASELSAN’ın geliştirdiği Uzaktan Komutalı Silah Sistemleri Bahreyn’e, SARP DUAL uzaktan komutalı silah sistemleri ise Kazakistan’a ihraç edildi. Geçen hafta da Filipinler Türkiye’nin millî taarruz helikopteri ATAK’ı tercih ettiğini açıkladı.

Yurt içi ve yurt dışındaki güvenlik operasyonlarında kullanılan Bayraktar TB2 İnsansız Hava Aracı, kısa adıyla İHA’lar performansıyla dünyanın ilgisini kazandı. Önce Katar, ardından Ukrayna Bayraktar TB2’yi envanterine dâhil etti. Katar daha önce de zırhlı personel taşıyıcı Ejder Yalçın ile Bayraktar TB2 İHA’lardan satın almıştı. 

ASELSAN’ın donanmadaki bütün denizaltılarda kullanılmak üzere geliştirdiği ZOKA-Akustik Torpido Karşı Tedbir Karıştırıcı ve Aldatıcı sistemleri için de yurt dışından ilk siparişi veren Endonezya oldu. Libya ise Türkiye’den BMC Kirpi/Kirpi II ve BMC Vuran gibi zırhlı araçlar ile SİHA ve İHA aldı.

Peki, yüz ağartan bunca olumlu gelişmeye rağmen, durumdan memnuniyet duymayan var mı acaba? Siyasi çevrelerde ‘damat söylemlerini öne çıkaranlara bakınca’ kimlerin bu gelişmelerden hoşnut olmadığını anlamak mümkün olacaktır. 

**

566 YIL SONRA İSTANBUL’UN FETHİNDEN KİMLER RAHATSIZ?

Yüce Allah’ın Hadis-i Kudsi’de “Habibim, Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım” diye hitap ettiği Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, Onu fetheden ordu ne güzel ordudur” şeklindeki müjdesiyle İslam Ordularına asırlar boyunca ilham vermişti. Kutlu müjdeye erişmek umuduyla nice ordular Bizans sınırlarına dayansa da yıkılmaz burçları eritip Konstantin’i İstanbul etmek ceddimiz Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olmuştu.

Geçen hafta kutlu fethin yıldönümünde, fethin en büyük sembolü Ayasofya’da Kur’an-ı Kerim tilavet edildi ki, Fetih Suresi’nin okunması günün anlamına tam da denk düşen bir seçimdi. Fakat o da ne; meğer ne çok ‘fetih karşıtı’ gayri milli ruhlu bir zümre varmış aramızda! Sehven yahut kelime dağarcığının kifayetsizliğinden filan değil; düpedüz fetih karşıtlığını ‘güya’ savunacak cümleler kurmaya yeltenme cesaretlerine bile tanık olduk.

Bu arada sosyal paylaşım sitelerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, cennetmekân Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesine varış görüntüleri yayınlandı ki, yürek burkan sahneler vardı. Keşke İmamoğlu ellerini arkasına bağlayıp rahvan yürüyüşle ‘kayıtsızca’ o kutlu insanın huzuruna hiç gitmeyeydi. Keşke türbenin kapısından geçerken soluna fırlattığı bakışla birlikte türbeye o ayak hareketini hiç yapmayaydı. İmamoğlu Başkanı olduğu şehrin fatihinin huzuruna usturupsuzca yürümekle neyi ifade etti, hangi görevi yerine getirdi?

Bir başka fetih karşıtlığı da Halk TV ekranlarında ifşa oldu. Sunucunun “Ayasofya’da Fetih Duası (doğrusu Fetih Suresi olmalıydı) okunması hakkına ne diyorsunuz?” şeklindeki sorusuna karşılık Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, “Doğru bulmuyorum. Böyle saçma sapan gündemlerle uğraşmak beni rahatsız ediyor” cevabın verdi.

**

GELEN BİZANS BAHARI MI? 

İçinde yüzdüğü bütün sorunlar Korona virüs salgınıyla birlikte adeta gün yüzüne çıkan Amerika yalnızlığa yelken açtığı şu günlerde, bir zencinin polis tarafından barbarca öldürülmesiyle savaş alanı oldu. Protestolar kalkışmaya dönüştü, Başkan Trump gösterilerin bastırılabilmesi için ordu birliklerine görev verdi ve Minneapolis'e Amerikan ordusuna bağlı çok sayıda askeri araç girdi. Minneapolis ile birlikte, olayların arttığı Los Angeles, Detroit ve Philadelphia gibi 25 kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 

İkinci dünya savaşından bu yana aktif görev verilmeyen Minnesota Ulusal Muhafızları da kundaklama, vandallık ve yağmaların yaşandığı olaylar sebebiyle göreve çağrılarak aktif hale getirildi. Beyaz Saray çevresinde yoğun güvenlik önlemleri oluşturulduğu da bildiriliyor.

**

İTALYA’DA TURUNCU YANGIN BAŞLADI

2019 yılında Fransa can yakan, kan döken Sarı Yeleklilerin eylemlerine sahne olmuştu. Amerika ile neredeyse eş zamanlı olarak da bugünlerde İtalya Turuncu Yeleklilerin eylemlerine sahne oluyor.  Milano’da meydana inen kalabalık eylemciler Covid-19 salgınının ekonomik etkileriyle mücadele edemediği iddiasıyla Başbakan Giuseppe Conte ve hükümeti protesto ederek istifasını istedi. Çalışamadıkları için para kazanamadıklarını ama devletin vergi almaya devam ettiğini söyleyen turuncu eylemciler, hükümeti nakit yardım sözlerini tutmamakla da suçluyor.

Covi9-19 salgının en ağır şekilde yaşayan iki ülke Amerika ve İtalya’nın şimdi de benzer eylemlerle sarsılıyor olması dikkat çekiyor.

**

ALMANYA’NIN FETÖ SEVDASI 

15 Temmuz darbe/işgal girişiminin ardından Türkiye'den kaçan FETÖ’cü firari savcı Zekeriya Öz’ün Almanya'nın Renanya Palatina eyaletine bağlı Speyer kentinde Ren Nehrinin kıyısında yaşadığı lüks villanın fotoğrafları DHA tarafından servis edildi.

Bir dönem operasyonel icraatlarıyla Türkiye’nin gündemini belirleyip ülkeye istikamet tayin etmeye teşebbüs eden FETÖ’cü savcının sığındığı Almanya’da yerleştiği nehir manzaralı sitede 9 villa bulunuyor ve her vardiyada 10 güvenlik personeli görev yapıyor. Sitenin duvarlarında da elektrikli teller bulunuyor. FETÖ’cü savcıya sağlanan yaşam şartları adeta ‘ihanetin bedelini ortaya koyan deliller’ niteliği taşıyor. FETÖ’cü firarilerin, hem de lüks yaşam şartlarıyla Almanya’yı mesken tutması da elbette dikkatlerden kaçmıyor. 

**