Tugay ULUÇEVİK, Emekli Büyükelçi
İkinci Dünya Savaşının hemen ertesinde Kıbrıs’ta Rumların yeniden canlandırdıkları ENOSIS yönündeki faaliyetler karşısında  Dr. Fazıl Küçük önderliğindeki bir avuç Türk “aman Kıbrıs Girit olmasın” diye haykırarak seslerini Anavatanları Türkiye’ye  duyurmağa çalışmışlardır. Bu gür sesli kahramanlardan biri de  o zaman yirmili yaşlardaki Rauf R. Denktaş olmuştur. Kıbrıs’tan yükselen bu ses Torosları aşarak Anadolu’da yankı yapmıştır. Türkiye’de Kıbrıs konusu gençliğin ve basının öncülüğünde 1954’den itibaren millî dava olarak benimsenmiştir. Türkiye Kıbrıslı soydaşlarıyla ortak millî davanın etrafında kenetlenmiştir.
Denktaş millî davanın yürütülmesinde her aşamada etkili rol oynamıştır. 1973’de davanın bayraktarlığını Dr. Küçük’ten resmen devralmıştır. Millî Dava’nın kahramanı olmuştur. “Dava’nın” gelişmeleri içinde Sayın Denktaş’ın halkının desteğiyle oynadığı önderlik rolü ve ifa ettiği tarihî görevler, kendisinin tarihe devlet kuran  Türk “Millî Kahramanı” olarak geçmesine haklılık kazandırmıştır.
Denktaş’ı “millî kahraman” yapan sırf siyaset hayatında sahip olduğu üst makamlar ve bunlara ilişkin olarak taşıdığı “Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi Başkanı”, “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı”, “Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı”, Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı” ve “Kuzey Kıbrıs  Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı” gibi seçkin istisnai sıfatlar değildir.
O’nu “millî kahraman” yapan, halkına ve Türk ulusuna olan sevgisidir.
Halkıyla iç içe yaşamasıdır.
Halkının korkudan, kaygıdan uzak biçimde hür, bağımsız ve egemen olarak yaşaması yönündeki emeli ve kuvvetli arzusudur.
Bu amaçla göze aldığı ve kararlılıkla giriştiği mücadeledir.
Bu mücadelede halkının iradesini ön plânda tutması  ve demokrasiyi özümsemiş olmasıdır.
Halkının davasının yüceliğine ve haklılığına olan inancıdır. 
Sadece siyasetçi değil, dava adamı olmasıdır. Davasının hedeflerine ulaşabilmek için siyaseti ustalıkla kullanabilmesidir.
Belirlediği hedefler doğrultusunda ortaya koyduğu büyük somut işlerdir.
Bu işleri başarmak için yüklenmekten kaçınmadığı sorumluluklardır.
Davasının uğruna macera peşinde koşmadan aldığı hesaplı risklerdir.
Yeri geldiğinde hayatını tehlikeye atmaktan kaçınmamış olmasıdır.
Yüreğinde taşıdığı Anavatan Türkiye sevdasıdır. Anavatan’ına olan bağlılığıdır.
Atatürk’ün ilkelerini ve inkılâplarını kendisine rehber edinmiş bulunmasıdır.
Türkiye olmadan Kıbrıs Türk halkının varlığını huzur, güvenlik ve refah içinde sürdüremeyeceğini görmüş ve bunun şuuruna varmış olmasıdır.
Halkına 1960 Antlaşmalarıyla tanınan eşit kurucu ortaklık hakkının sonradan Rumlar tarafından reddedilmesi ve halkının azınlık haklarıyla yetinmeğe zorlanması karşısında başlattığı mücadeleyi aşama aşama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile taçlandırmasıdır.
Mücadelesini müzakereler yoluyla Kıbrıs’ta iki ayrı halkın, devletin ve demokrasinin  varlığı gibi olgulardan oluşan gerçeklere dayalı kalıcı bir çözüm şekli bulunması hedefi doğrultusunda sürdürmüş olmasıdır.
Taşıdığı üstün devlet adamlığı vasıflarıdır.
Denktaş, Devleti’nin kuruluşunu ilân etmeden önce müzakereler yoluyla Rumlarla siyasî eşitlik  temelinde yeni bir ortaklık  kurma imkânlarını iyi niyetle araştırmıştır.
Müzakerelerde, Rumların gerçek hedefinin 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtımızın Ada’da meydana getirdiği iki kesimli coğrafyayı   tamamen ortadan kaldırmak olduğunun bilinciyle hareket etmiştir.
Denktaş, Rum liderlerle yürüttüğü müzakerenin temel konusunun, aslında Lozan’da Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs bakımından kurulan ve daha sonra 1959 Zürih ve Londra mutabakatlarıyla ve 1960 Antlaşmalarıyla da gözetilen ve teyit edilen stratejik denge olduğunu her zaman dikkate almıştır. Unutanlara veya farkında olmayanlara bu tarihi gerçeği daima hatırlatmıştır.
Kıbrıs müzakere sürecinde 20 sene kadar Sayın Denktaş’ın yakınında ve yanında bulunduk. Bundan büyük şeref duyduk. Kıbrıs konusunu yürütürken kendi halkının ve KKTC’nin çıkarlarıyla Türkiye’nin çıkarlarının eş değerde ve ortak olduğunun bilinciyle hareket ettiğini açık biçimde gördük.                           
Devamı yarın