Estetisyen ve Sağlıklı Yaşam programının moderetörü Demet Kaytan Nöroloji uzmanı Dr. Emel Gökmen ile MİGREN hastalığını konuştu…
Her 5 kadından birinde bulan tahlil ve filmlerle saptanamayan Migren, tam olarak tedavi edilemeyen bir hastalık olarak bilinmektedir. Yaygın ilaç tedavisi yanısıra hastanın, yaşamını kontrol altına alması, migreni tetikleyecek faktörlerden kaçınması, kısacası migrenle yaşaması öğütlenmektedir…
Migren nasıl hastalıktır?

Migren baş ağrısı ile karakterize olmakla birlikte, nöroloji ve gastrointestinal bulguların eşlik edebildiği, ataklar halinde gelen bir hastalıktır. 
Migrenin belirtileri nelerdir?

Gastrointestinal bulgular olarak bulantı, kusma ve bazen ishal görülebilir. Işık, ses ve koku hassasiyeti gelişebilir. Nörolojik bulgular olarak baş dönmesi, görme ile ilgili bozukluklar (ışıklı, perdeli görmeden tamamen görememeye kadar), uyuşukluk, kısmi güçsüzlük ve felç, konuşmada bozukluk olabilir. Bazı migren atakları sadece baş ağrısı ile seyrederken, bazılarında tüm bu bulguların hepsi görülebilir. Daha çok çocuklarda olmak üzere sadece bulantı kusma ile seyreden migren atakları da vardır.
Migrenli hastalarda görsel bulgulardan sonra en sık uyuşmalar görülür. Elden başlayıp, kola ve yüz yarısına yayılan uyuşmalara nadiren bacak uyuşması eşlik eder. Her iki tarafta nadir görülür. Kelimeleri bulamama biçiminde konuşma güçlüğü, peltek konuşma olabilir. Çok nadir tek taraflı kol ve bacakta güçsüzlükle kendini gösteren geçici felçler olabilir. Bazen genelde görsel aurayı takip eden işitsel auralar da görülebilir.
Migren hastalığının sebepleri nelerdir?

Stres, açlık, uykusuzluk, bazı yiyecekler, lodos, adet dönemi hormonal değişimler en fazla bilinen migreni tetikleyen nedenlerdir.
Migren hastalığı daha sık kadınlarda mı erkeklerde mi görülür?

Migren hastalığı daha çok kadınlarda görülür. Her 5 kadından birinde migren hastalığı vardır. Migren çoğunlukla genç ve orta yaş grubunda (20-50 yaş aralığında) görülmektedir. Ancak 1 yaşından itibaren çocuklarda da migren tanımlanmıştır. Her yaşta başlayabilir ancak 50 yaşından sonra başlaması olağan değildir.

Migren hastalığında tanıyı koyarken MRI, tomografi incelemelerinde hastanın başağrısı ile ilgili aydınlatıcı patoloji saptanır mı?

Migren hastasının nörolojik muayenesi normaldir. MRI, tomografi incelemelerinde başağrısını açıklayacak bir patoloji saptanmaz.
Migren hastalığında tanı nasıl koyulur?

Migren teşhisi hasta dinlenerek ve muayene edilerek konulur.Migren tanısı hastanın öyküsü ve klinik tablosu değerlendirilerek konulur. Migren tanısı konulurken beyin tümörü, beyin kanaması benzeri durumlar hekim tarafından değerlendirilir ve ekarte edilir.
ID Migren Testi : Tanıya yardımcı ve hastanın kendisinin uygulayabileceği bir testtir. Son üç aydır, iki veya daha fazla başağrısı olan veya başağrısı için doktora danışma ihtiyacı olanlar uygulayabilir. Sorulardan iki veya üçüne evet diyorsanız migren olma olasılığınız %93.3 tür.
1.Baş ağrınız sırasında hiç midenizde bulantı veya rahatsızlık hissettiniz mi?
2.Baş ağrısı sırasında ışık sizi rahatsız etti mi?
3.Son 3 ay içinde baş ağrısından dolayı günlük hayatınızı sürdüremediğiniz oldu mu? (işe gidememek, ders dinleyememek vb)
ID Migren tarama testi denen ve ülkemizde de geçerliliği birkaç çalışma ile ortaya konulan bu test pozitif olduğu halde tanı hâlâ migren olmayabilir ama bu düşük bir olasılıktır. Veya test negatif, yani tüm yanıtlar hayır veya sadece bir yanıt evet olduğunda, kişi yine de migrenli olabilir ama olasılık yine düşüktür.
Baş ağrıları en tipik belirtisidir. İkinci sırada bulantı yer almaktadır. Bulantısı olanların sadece 1/3′ünde kusma meydana gelir. Yine hastaların çoğunda fotofobi (ışıktan rahatsız olma), fonofobi (sese karşı hassasiyet), kokulardan rahatsızlık benzeri duyularda belirgin duyarlılaşma ortaya çıkar. Hasta karanlık ve sessiz bir ortam ister. Çikolata gibi bazı yiyeceklere istek olsa da genelde atak sırasında bir şey yenilemez.
Migrenin belirtilerini, baş ağrısından saatler veya günler öncesinde ortaya çıkan prodrom evresi, baş ağrısının hemen öncesinde oluşan aura evresi, baş ağrısı evresi ve baş ağrısının düzelme evresi şeklinde dört bölümde ayrıntılı inceleyebiliriz.
Prodrom Dönemi: Baş ağrısından önceki saatler veya günler içerisinde öncü fenomenler görülür. Migren hastaları çoğunlukla duygudurumlarında ya da davranışlarında aniden ortaya çıkan olumsuzluklardan yakınırlar. Bazı hastalar ise baş ağrısının geleceğini hissedebilir ancak ne olduğunu tam tanımlayamazlar. Migrenin en sık görünen öncü belirtileri; yorgunluk-bitkinlik hissi, konsantrasyon güçlüğü, başın arkasında sertlik, kasılma, düşünceyi toplayamama hali, bazı yiyeceklere isteğin artmasıdır.
Aura Dönemi: Migren aurası sıklıkla baş ağrısının öncesinde, atakla beraber veya ender olarak atak sonrasında görülen fokal nörolojik belirtilerin karışımıdır. Bu belirtiler genellikle 5 ila 20 dakika içinde gelişir ve çoğunlukla 60 dakikadan kısa sürer. Baş ağrısı sıklıkla auranın bitiminden sonraki 60 dakika içinde ortaya çıksa da bazı durumlarda birkaç saat gecikebilir ya da hiç ortaya çıkmaz.
Migren Ağrısı Dönemi: Migrende tipik baş ağrısı tek taraflı, zonklayıcı, orta-ağır şiddettedir. Genelde aktivite ile şiddetlenir. Migren ağrısı, sadece tek taraflı olabilir, başlangıcından itibaren iki taraflı olabilir ya da tek taraflı başladıktan sonra diğer tarafa yayılabilir. Migren baş ağrısı giderek şiddetlenir, 2 – 12 saat içinde maksimum şiddete ulaşıp, yavaşça azalarak geçer. Tedavi edilmemiş bir migren atağının ortalama süresi 24 saattir. Erişkinlerde 4 – 72 saat, çocuklarda ise 1 – 48 saat sürebilir. 72 saati geçen ağrılarda daha ciddi nörolojik hastalıklar ekarte edilmelidir. Başka neden olmaksızın günlerce süren migren ağrıları “migren statusu” olarak tanımlanır ve nadir görülür.
Düzelme Dönemi: Baş ağrısı giderek azalır ve kaybolur. Hasta kendini yorgun, huzursuz, konsantrasyonu azalmış hiçbirşey düşünemez halde hissedebilir. Uyku ihtiyacı belirgindir. Migren hastasının çoğunluğu uyku sonrası normale dönerken, nadiren uykuya ihtiyaç duymadan kendini aşırı derecede iyi ve yenilenmiş hissederek normal hayata dönerler.
Diğer çok nadir yaşanan migren tipleri:
a) Baziler Tip Migren:Beyin sapının etkilendiği konuşma bozukluğu, başdönmesi, kulak çınlaması, çift görme ve dengesizliğin eşlik ettiği migren tipidir.
b) Konfüzyonel Migren: Bilinç bulanıklığının olduğu migren tipidir.
c) Oftalmoplejik Migren: Gözü hareket ettiren kasların etkilenmesi sonucu çift görme gelişir.
d) Hemiplejik Migren: En korkulan migren tipidir. Hasta ani olarak felç olur. Geçicidir ancak bu hastalarda küçük bir kafa darbesi ile kalıcı olma riski vardır..
f) Abdominal Migren: Sadece sürekli bulantı- kusma oluşur. Genelde çocuklarda görülür.
g) Baş Ağrısız Aura: Hiç baş ağrısı olmaz. Sadece aura bulguları olur.

Migren tam olarak tedavi edilemeyen bir hastalık olarak bilinmektedir. Yaygın ilaç tedavisi yanısıra hastanın yaşamını kontrol altına alması, migreni tetikleyecek faktörlerden kaçınması, kısacası migrenle yaşaması öğütlenmektedir. Migren hastalığının tedavisi var mı?

Migren tedavi edilen bir hastalıktır.
Migren tedavi seçenekleri:
1.İlaç tedavisi; migren ilaçları ağrıyı geçirmez sadece geçici baskılar.
2. Bot-ox uygulaması;bazı hastalarda geçici iyileşme sağlar.
3.Migren cerrahisi,çok zor ve başarılı hasta sayısı düşük.
4.Migren bitkisel tedavisi; ağrıları azalanlar var, ancak bitkisel olması zararlı olmadığı anlamına gelmez.
5.Migren bandı vb. uygulamalar; çok çok az etkili.
6. Akupunktur ve nöral terapi; akupunktur %50 oranında etkili. Tercih edilebilir.
Migren tedavi seçenekleri içinde etkili, neden yönelik, uzun vadeli ve yan etkisiz tedavi nöral terapi kullanılarak yapılabilir.
Nöral tedavi migren atağının pato-fizyolojisi ve nedenlerine farklı bir yaklaşımla açıklama getirebilmektedir.
Migren neden oluşur; Migren tanı olarak baş ağrısı sınıflamasında yer alsa da temelinde otonom sinir sistemi disfonksiyonudur (çalışmasının aksaması). Migren atağı sırasında oluşan baş ağrısı yanısıra nörolojik bulgular ve gastrointestinal sistem bulgularına otonom sinir sistemindeki geçici aksama sebep olmaktadır.
Bu nedenle tahlil ve filmlerle saptanamayan bir hastalıktır. Otonom sinir sisteminin temel iki fonksiyonu olan damar kontrolü ve barsak hareketlerinin kontrolü atak sırasında geçici olarak aksamaktadır. Barsaklardaki yavaşlama bulantı ve kusmaya yol açmaktadır. En önemlisi damar kontrolünün bozulması sonucu damarlarda vazokontrüksiyon (büzülme) başlangıçtaki hafif ağrı ve nörolojik aura bulgularına sebebiyet vermektedir. İkinci aşamadaki damarlardaki vazodilatasyon (aşırı genişleme) zonklayıcı ağrı ve ödeme yol açmaktadır.  Atak bitiminde sistem düzelmekte ve hasta normal hayatına dönmektedir.
Nöral terapi otonom sinir sistemi regülasyonu (düzenlemesi) yapmaktadır. Migrende olan otonom sinir sistemi disfonksiyonunu da rahatlıkla düzeltmekte ve etkili tedavi sağlamaktadır.
İlaçların kimyasal etkileri ile sinir sistemindeki bioelektriksel bozukluk düzeltilememektedir. Sadece entegratif tıp uygulamaları otonom sinir sistemine yani vücut iletişim ağına etkili olabilmektedir.
Migren hastasında otonom sinir sisteminde epizodik (ataklar halinde) olarak aksama yaratacak bir veya birkaç odak vardır. Bozucu alan (interference field) olarak adlandırılan bu odaklar tetikleyici faktörlerin kolaylaştırıcı etkisi ile zaman zaman sistemin aksamasına yol açmaktadır.
Bozucu alan yaklaşımını tıp uygulamalarına kazandırmış olan nöral terapide hastaya özgü bu alanlar saptanır ve tedavide kullanılan kısa etkili lokal anesteziğin hiperpolarize edici (bioelektriksel düzenleyici) etkisi ile odak susturulur. Bioelektiriksel olarak stabilize olan odaktan bir daha sistemi altüst edebilecek uyarım oluşmaz.
Ancak bozucu alanların tümü nöral terapi ile düzeltilemez. Migren tedavisiyle uğraşan hekim bozucu alanların tamamen düzeltilmesinde konvansiyonel tıptan (özellikle diş hekimliği uygulamaları için üniversite düzeyinde) akademik destek almalıdır.
Nöral terapi ve alt yapıdaki bozucu alanların tümüyle eliminasyonu ile migren tedavi edilebilir.