Birden kulağıma sesler gelmeye başladı…

Nereden, nasıl diye dört dönerken, sesler netleşti…

İçimdeki derinliklerden geliyordu sanki…

Aklıma mezarlar düştü, korkuyla dinledim…

***

“Komutanım tam size seslenecekken yedim kurşunu, sonra gözlerim karardı”

“Aslanım! Ben de tam sana seslenecektim mayına dikkat diye”

“Komutanım etrafımız kalabalık ama bizi nereye gönderecekler”

“Memedim nereye olacak,  Allah bilir ama herhalde cennetedir”

“İnşallah komutanım”

O sırada Davudi bir ses duyulur…

“İdlib Türk şehitleri! Cennetin kapısına gelsinler”

***

“Sen nerdensin oğlum”

“Sorma abi ben Şam da askerdim, İdlibe gönderdiler, ya sen?”

“Ben de Lazkiye doğumluyum. Esat akrabam olur. Pilottum, helikopterle ateş dediler ateş ettim ama bende roket yedim, şimdi buradayım”

“Benim de alnımın ortasında kurşun izi var görüyor musun? Nasıl oldu anlamadım bile”

Davudi ses bir kez daha duyuldu…

“Suriyeli askerler!  Cehennemin Ayva kapısına”

***

“Ula keko Tendürek te eylemdeydik nasıl öldük lo”

“He vallah anlamamışem keko, ikimiz birden keklik vaziyeti olduk”

“Ula keklik düz ovada avlaney, bilmisen”

“Vallah bize Erivanda bunu ögretmediler, ben de nasıl oldi anlamamişem”

Davudi ses yine gürledi…

“Kekolar, Cehennemin M kapısına”

“Ula bu M kapısıda ne oliy, de bakem ”

“Ne olacak, bebek katilleri için cehennemin müebbet kapısı”

***

“Sen nerdensin, yaşlı başlı halinle gelmişsin”

“Sorma kardeşim, Umreye gitmiştim dönüşte ateşimi ölçüp attılar beni hastaneye”

“Ben de Avrupa’dan gelince aynı olayı yaşadım”

“Şu sıraya baksana kuyruk uzayıp gidiyor”

“Heeey sen nerelisin?

“Ben Amerikalıyım, bak şunlar Fransız, şunlar İngiliz, şuradaki kalabalık da İtalyanlarla karışık İspanyollar”

“Arkada ki çekik gözlüler de Çinliler sanırım”

“Evet”

Davudi sesin sahibi kapıda kendini gösterdi.

“Siz Coronadan gelenler, karşı tarafa K blok kapısına”

“Orası da ne? Cehennem mi cennet mi, de hele, bilelim”

“Orası KARANTİNA BİNASI, on dört gün oradasınız, karar sonra verilecek”

***

Davudi sesin sahibi bir köşede toplanmış gruba seslendi.

“Siz doktorlar, hemşireler, sağlıkçılar geçin bu tarafa, sizi cennetin P kapısından alacağız”

“Efendim! P kapısının özelliği nedir diye sorabilir miyim?”

“Peygamberler kapısı, hey sen de kimsin sağlıkçıların arasında ne işin var?”

“Ben basınım efendim, dördüncü kuvvet”

“Çık oradan, ayrıl da gel, sen de K blok kapısına”

Sesler kulağımdan, mezarlar gözümün önünden kayboluverdi birdenbire.

Rüyaymış, Hayırdır inşallah…