Komşunun horozu, sabahın ilk ışığı ile başlıyordu. Sesi gür. Uzun uzun öter. Susmak bilmez. Adam'ın canına "tak" eder. Sabrı tükenir. 

Komşusuna da kötü bir söz söylemek istemiyordu. Ama dayanamadı. Horozdan kurtulmalıydı. Düşündü, taşındı bir yol buldu. Komşusunun kapısını çaldı. 

Ne zamandır canım bir horoz eti çekiyor. Bir türlü istediğim gibi horoz bulamadım.

Ne olur? şu horozu kessen. Birlikte yesek. 

Horozun sahibi pek istemez. Ama komşu hakkı da vardı.  Nasıl olsa geride daha çok horoz var. 

Tamam der ve horozu keser. Ve akşam birlikte yerler. 

Adam sevine sevine evine gider. Aylardır hasret kaldığı uykuya nihayet kavuşacaktı. Ve Sabaha kadar deliksiz uyuyacaktı. Büyük bir sevinçle evine gitti ve yattı. 

Derken sabaha yakın, çok sayıda horoz sesiyle uyandı. Bu kabus olmalıydı. İnanamadı, kendini kontrol etti. Gerçekten çok sayıda horoz ötüyor.  Hepsinin sesi birbirine karışıyor, daha çok gürültü çıkıyordu. 

Yataktan fırladı, hışımla komşusunun kapısına vardı. Hızlı hızlı vurdu kapıyı. 

Komşu şaşkın bir şekilde açtı kapıyı. Hayırdır komşu. 

Akşam biz horozu yedik. Bu kadar horozu ne ara aldın?

Horoz almaya gitmedim. Onların hepsini ben yetiştirdim. Dün akşam kestiğimiz horozdan korkularına ses çıkarmıyorlardı. 

Onu kestik meydan bunlara kaldı. 

Bu hikaye günümüzde yaşanan olayları birebir özetliyor değil mi?

İpini koparan meydana çıkıyor. 

Şimdi size bir haber okuyacağım. O zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.

İnegöl'ün Kırsal Kurşunlu mahallesinin arazisinde karşı karşıya gelen 15 kişilik grup arasında kavga çıktı. Kavgada öfkelenen şahıs (17) evine gidip av tüfeğini aldı. kavganın olduğu yere gelen genç av tüfeğiyle 10 kişilik gruba ateş etmeye başladı. Açılan ateş sonuncunda grupta bulunan beş kişi yaralandı. 

Siz ne dersiniz, ne düşünürsünüz bilemem ama bana göre şiddet seven bir millet olma yolunda tam gaz ilerliyoruz. 

Elini sallasan sahte bir kabadayıya çarpıyorsun. Tabii o da sana çarpıyor o ayrı mesele.

Kabadayıcılık oynayan koca koca adamlar, racondan bahsedip karısını kızını döven, taciz eden, yoksulun parasını çalan vs. Onlara sorsanız adamlar. Bana sorarsanız pul kadar değersiz. İşe yaramayan boş varlıklardır. 

O eski babacan kabadayılar gitti, meydan bu zibidilere kaldı. 

Peki gerçekte kabadayılık nedir, kimdir?

Kabadayı! Her şeyden önce temiz kalplidir. Hakka, hakkaniyete, doğruluğa barışa ve hayra yönelik insandır. Kabadayı aklı esince kızıp öfkelenmez, kırıp dağıtmaz.

Adam gibi adamdır Kabadayı. 

Bu konuyu ele almışken, her sokağın başını mesken tutmuş özenti gençlerden bahsetmek istiyorum biraz da.

Ne yazık ki özellikle son zamanlarda baba veya dayı gibi sıfatları kendine yakıştırarak ortalığa korku salmaya çalışan bir çok genç var. 

Öyle düşündüğünüz gibi çorap içlerinde taşıdıkları minicik çakılarla falan değil üstelik. Boylarından büyük silahlarla. Ve çoğu zaman bu silahlarları karşı grup dedikleri gençlerle kavga ederken kullanmakta hiç bir sakınca görmüyorlar. 

Geçtiğimiz gece işi gücü bırakıp camdan dışarıyı izledim uzun süre. Her yer sakin sessiz. Ne kadar huzurlu bir gece diye düşünüyordum ki, düşünmez olsaydım. 

Dışarıdan gelen siren sesleriyle panikledim. 

Ve yine bir yuvanın daha ocağı söndü diye geçirdim içimden. Çok geçmeden tahminlerimde yanılmadığımı nladım. Anlamsız bir sokak kavgasında üstelik gecenin kör saatinde, silahla vurularak yaralanmış ve komaya girmişti. 

Benim sade anlatımımla sakın olan onları hafife almayın. İstikrarlıdırlar mesela. Birini öldürmeye veya yaralamaya kararlılarsa sonuna kadar mücadele eder ve sonunda da emellerine ulaşılırlar.

Peki bu gençleri dururacak bir babayiğit, bir kurum yok mu? Var tabii, fakat bu tip kavgalar insanların gözünde o kadar küçük ve anlamsızki, kavga eder birazdan dağılırlar nasılsa diye kimse parmağını kıpırdatmaz. 

Sadece çevrede kavga seslerinden rahatsız olup polise ihbarda bulunan bir kaç vatandaş ve sırf görev diye olay yerine volümü yükseltilmiş siren sesi eşiliğinde kalabalığı dağıtmak için gelen iki tane polis memuru hepsi bundan ibaret. 

Sonra ne mi olur? 
Arka sokaklara kaçan gençler orada kavganın devamı için başka bir saate randevulaşılır ve kalabalık dağılır. 
Aslında polis onları dağıtarak onlara en büyük iyiliği yapmış olur. Çünkü bir dahaki kavgaya tam teşisatlı gideceklerdir.
Emanetleri, yani silahları, silahı olmayan çakısını alacak, kavgada olmayan arkadaşları davet edilerek olaya dahil edileceklerdir.

Ne yazık ki durum bu arkadaşlar. 
Sokaklarda  gençler arasında kıyasıya bir savaş var. Ve önüne geçilmediği takdirde gençlerimizdeki kayıplarımız her geçen gün artacak. 
Bir an evvel yetkililerin bu konu üzerinde çalışmalar yapması ve önlem alması gençlerimiz ve aileleri adına büyük bir yarar sağlayacaktır.