MEVLÂNÂ'NIN MESNEVÎSİ (25)

Abone Ol
MESNEVÎ

Der neyabed hal-i puhte hiç hâm
Pes sühen kûtah bâyed ve's-selâm

     Çeviri: Pişmiş, yani tecrübeli / deney sahibi olmuş olanların hâllerini, ham ve acemi olan kimse anlayamaz. Şimdi, sözün kısa olması lâzım gelir vesselâm.
     Açıklaması: Ham olanlar, ne bir manevî hâl sahibi olanları ve ne de hakiki halleri anlayıp, onlara akıl sır erdiremez.
     Hakikatlara vakıf olmak isteyenler; âlimin iyi kötü, güzel çirkin her çeşit olaylara hikmetle yaklaşış biçim ve hallerinden kaçınmasınlar. Ve manen ilerlemek için, manen ve maddeten çalışsınlar.
     Geniş açıklaması “Önsöz”de beyan edildiği üzere, Hazret-i Hüsameddin Çelebî'nin daima şerefli akıllarına gelirdi ki, akıl ve irfan denizi olan Mevlanay-ı Rumî -yüce sırrı kutsansın- keşke bir kitap yazmakla, ruhanî hakikatları istidat ve kabiliyet sahiplerine ima ve işaret etsin. Ve Hakk'a talip olanların kalplerini manen diriltsin.
     O sırada kendisine işaret edilen Mevlana, şimdiye kadar geçen birkaç şerefli beyitleri yazmış olduklarından:
     “Ey Hüsameddin Çelebî! Bu beyitleri yazdım. Oku ve düşün!” buyurması üzerine, Hz. Hüsameddin Çelebî, tam bir feyiz / bereketlenme ve manevî tad ile okudu ve düşündü. Ve şerefli Mesnevî'nin tamamlanmasını O'ndan istedi. Onun üzerine Cenabı Mevlana, şimdiye kadar benzeri görülmemiş, böyle bir seçkin ve güzel kitap ile insanlık dünyasını manen diriltmiştir. (s. 47)
     (Terceme ve Şerh-i Mesnevî-i Şerîf, Cilt: I Âbidin Paşa, İstanbul – 1324  s. 1 – 47)
     (Âbidin Paşa'nın (1843 – 1908) yazdığı adı geçen eserinden sadeleştirilerek alınmuştır.)

BİTTİ