Bazı insanlar vardır ki, kederli ve acılı değil, tersine kederlerden lezzet alıcıdır. Ünlü şair / ozan  Fuzulî: “Severim ben belâyı, çünkü sever belâ beni!” demiştir.
     (Nitekim Fuzulî'nin şu beyti meşhurdur:

“Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabîb
Kılma derman kim helâkim zehr-i dermanındadır.”

     Yani ben aşkın verdiği dertten hoşnudum. Bana ilaç vermekten vazgeç ey doktor! Bana derman kılma! Beni iyileştirme! Benim asıl mahvım; vereceğin zehir hükmünde olan ilaçla gerçekleşir!
     Yine bu hususta: “Derdime derman aradım. Derdim bana derman imiş!” denilmiştir.
     Hz. Ebu Bekir hastalanınca “Doktora git!” demişler. “Zaten beni Doktor hasta etti!” demiştir. Yani Allah'a işaret etmiştir.
     Bu konuda atalarımız: “Lûtfun da hoş kahrın da! Biz, bize senden gelene razıyız!” demişlerdir.
     İmam-ı Rabbanî de diyor ki: “Celali ve Cemali gözünde bir tutmayan insan mıdır?”
     Demek istiyor ki, İnsan; Allah'ın kendini sınamak ve denemek için, başına musallat ettiği / sardığı bela ve  musibetleri ve başından yağdırdığı nimetleri; yani Allah'ın Celal ve Cemali'nin tecellî / zuhur ve yansımasını; gözünde bir tutmalı. Kendisinin bu şekilde denendiğini bilmeli.)        

MESNEVÎ


Rûzha ger reft gu rev ban nîst
Tû biman ey ân ki çün tû pâk nîst

     Çeviri: Günler gittiyse söyle, gidiniz. Korku yoktur. Sen kal, ey o kişi, ki senin gibi pâk yoktur.
     Açıklaması: Önceki şerefli beyitte kederli / acılı günler ateşlerle beraber gitti, diye bazı insanlar dilinden bir çeşit esefle ve üzüntülü bir şekilde açıklanmıştı.
     O üzüntü üzerine, varlığı olmazsa olmaz olan Allah'ın merhamet ve sevgisi akla getirilince, kederlere ve günlerin geçmesine asla önem vermeyip, sevinçli ve güleryüzlü olarak öğüt alıcı olan istidatlı ve kabiliyetli olanlara müjde vererek buyururlar ki, eğer günlerimiz kederler ile geçtiyse, bunda asla korkacak bir taraf ve ıztırap yoktur. Zira dünya kederleri de günler ve geceler gibi geçici ve kalıcı değildir.
     Şerefli beytin ikinci dizesinde, birdenbire merhametlilerin en merhametlisi olan Allah'a dönerek: İlahi! Günlerimiz ister gam ve kederlerle beraber geçsin. Pâk ve sonsuz güç sahibi bir Mevlamız  varken korkumuz niçin olsun? Demeleri tam bir aşk ile âşık olunana seslenir gibi, ârifçe ve birdenbire hissettiği bir âşıkça hâle dayanır.
     Bir de “sen kal” tabiri, “senin merhamet ve aşkın kalsın” demektir. “Der gam-ı ma” ve ondan sonraki: “Rûzha ger reft” ibareleriyle başlayan bu iki şerefli beyti; âcizleri, her ne vakit mütalâa ve hakikatlerini etraflıca düşünür taşınır isem; kalben pek ziyade müsterih ve rahat olurum. Manaları ve hakikatleri düşünülüp ezber ederek okumalarını, Mesnevî'yi tetkik edip inceleyenlere de tavsiye ederim.

MESNEVÎ


Her ki cüz mâhi zi âbeş sîr şüd
Her ki bî rûzist rûzeş dîr şüd (s. 45)

     Çeviri: Her kim ki balık değildir. Sudan kandı. Her kim ki, rızıksız ve nasipsizdir. Onun günü geç ve uzun oldu.